- Kaç yıldır arkadaştınız Şakir Bey'le?
- Aşağı yukarı 15 yaşından beri...
- Babalarınızın mesleği de ortak. İkisi de eczacı. O sebeple mi tanıştınız?
- Yok yok, ondan değil. Sabahattin Eyüboğlu vardı profesör. Onların pazartesi toplantıları vardı. Pazartesi akşamları toplanır edebiyat, sanat konuşurduk. Melih Cevdet Anday, Cevat Çapan, Yaşar Kemal, Orhan Veli... O zamanın bildiğin meşhur adamları. Biz onlardanız yani.
- İnsan hatıralarıyla yaşar diyorsunuz. En çok hatıra da yaşlılıkta biriktiğine göre, en güzel zamanlar mı yaşlılık zamanları?
- Olgunluk zamanıdır. İnsan 20 yaşına kadar bir şey değildir. Biraz etrafa bakıp da bir şeyi anlamanız için en azından 10 sene olması lazım. Bir de eğitimi koy üzerine. Türkiye'nin yarısı zaten eğitim düzeyinin altının da altındadır. Bir şey olacağı yok yani. Sonunda hiçbir şey olmaz. Koyunlar da yaşar, ağaçlar da yaşar.
- Yaşlandıkça insan vazgeçiyor bazı zevklerden mecburen; alkol, sigara, kadınlar... Sizde de öyle olmuştur herhalde.
- Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. Ne geçeyim ya, canım ne isterse öyle yaparım. Artık sevmemeye başlarsın otomatikman. Artık hoşuna gitmez.
- Onlar sizden vazgeçiyor yani.
- Tabiata hiçbir şey olmuyor da, biz değişiyoruz. Biz çürüyoruz. İnsanlar böcek gibi bir şeydir, böceğin konuşanı, yürüyenidir.
- Kafka gibi konuştunuz.
- Böcek olsa daha mühim bir şey olur insanlık. Bir böcek olsana göreyim hadi. Böcek ol sen.