SABAH Pazar'daki söyleşiyi ilgiyle okudum. Denizlili işadamı Osman Nuri Sözkesen, uzaya turist olarak gidecek ilk Türk olacakmış. Sözkesen, bir aksilik olmazsa üç yıl sonra uzaya çıkacakmış. Daha da ilginç olanı, tekstilci işadamının kendisi ve geziye birlikte katılacağı uzay turistleri için özel bir pijama da hazırlatmış olması. Gezi sırasında tüm ekip, bunları giyecekmiş. İşte Türk'ün aklı, Türk'ün farkı... Uzaya çıkarken bile aklımıza önce rahatlık geliyor. Tıpkı piknikte olduğu gibi. Nedir bizim ulusal piknik kıyafetimiz? Altta çizgili pijama, üstte beyaz atlet, ayakta tokyo ya da siyasi görüşün baskın geldiği durumlarda takunya... Peki bir Türk'ün uzay pijaması nasıl olmalı? Bir kere mutlaka çizgili olmalı. Hatta uzaylılarla tanışma ihtimalimize karşı, ulusal renklerimizi sembolize eden kırmızı-beyaz çubuklar pek yerinde olur. Ancak mekikteki ABD bayrağı ile karışmaması için aralara mutlaka ay-yıldızlar da serpiştirilmeli. Hem bu, millet olarak uzaya yakın durduğumuz izlenimi de yaratabilir. (Her ne kadar yalan olsa da) Pijamada mutlaka bir sigara-çakmak cebi olmalı. Türk dediğin mekik, kekik tanımaz, sigarasını tüttürür! Parmak arası terlik delikanlıyı bozar. Hayvan kafalı, cicili bicili pufuduklar da öyle... Demek ki terlik için geriye bir tek alternatif kalıyor. Ekose pandoflular... Eh, uzaya çıkmışsın, şöyle Mars'a karşı bir mangal yapmadan dönmek olur mu? Pijamayla aynı desende bir çanta, içinde mangal seti, kömür, çıra, azıcık gazyağı, kasap köfte, tavuk kanat... Ohh, yeme de yanında yat!..