İltifatın da, sevgi sözcüklerinin, savunmaların, görüş bildirilirken edilen iddialı lafların da köpük köpük olanından çok rahatsız olurum. (Özdemir Asaf'ı hatırladım şimdi: "Bana yalanlar söylese inanacaktım... Ama 'yalan' söyledi!") Boğazı tek boğumdan oluşan bir ham kişi olduğumdan da dayanamaz hemen tepki veririm: "Abartma ki inanayım!" Bunu reklamcıların kulağına küpe olsun diye söylüyorum: "Rica ederim, özellikle biz kadınlara yönelik reklamlarınızda eşeğin kulağına su kaçırmayın."

KARNIMIZ TOK
Kılı tüyü bir ay boyunca deri altına hapseden epilasyon aletlerine de, beyaz dar pantolon giymeye izin veren 'uçamayan kanatlılar'a da, suya bir sokup çıkarınca yok olan lekelere de karnımız tok bizim. Sizin bu sıkı atışlarınız ise, bizde bir 'dıkanma' hali gösteriyor haliyle. Atmayınız Recepler, din kardeşiyiz. Şu işin olurunu söyleyin ki inanalım, güvenelim, kendimizi salak yerine konmuş gibi hissetmeyelim. Çok rica ederim.