- İlk eşiniz de Türk değil ve sarışın. Siz sarışın seven, klasik Türk erkeği misiniz?
- Tesadüf. Öyle sarışın takıntım yok ama hayatımın büyük bölümünü yurtdışında yaşadım, beğenlerim o yönde gelişti. Esmer oldu, Türk oldu fark etmez ama güzel olmaları önemli tabii.
- Sizce eşiniz neden basında bu kadar çok yer alıyor?
- Ivana hakikaten güzel bir kız. Çocuğumuz olduktan sonra da hemen kendisini toparladı. Bizim Bodrum Türkbükü'nde güzel bir evimiz var. Türkbükü'nde göründükçe 'İkoncan' lakabını taktılar.
- Üzüldünüz mü böyle bir lapakla anılmasına?
- Ben pek rahatsız olmadım. Ivana zaten nerede bir kamera görse hemen pozunu verir. Ama daha sonra düşündüm, bu 'ikoncan'lık güzel bir şey mi, kötü bir şey mi? Dalga da geçebilirsiniz. Abuk sabuk giyinen insanlara mı deniyor, yoksa modayı iyi bilen insanları mı anlatıyor?
- Bence amele bir tabir...
- Evet, anlayamıyorsunuz tam. Bunun tereddütünü yaşadık ama bunun üzerine teklifler gelmeye başladı. İlk başta 'Bizim kıyafetlerimizi giyin,' dediler. Ivana'nın da hoşuna gitti, işi de yoktu o zaman, çocuğa bakıyordu. Sonra Ivana aynı firmaya 'Mayo yapalım, herkes beni mayoda tanıyor,' demiş. Bu firmayla mayo yapmaya başladılar, Kıbrıs'ta defile yaptılar. Orada Patricia Field ile tanıştı, Ivana'nın mayolarına hayran kaldı, Sex and the City filminde kullanmak istedi.
- Gurur duydunuz tabii değil mi?
- Ben Ivana'nın kabiliyetli olduğunu biliyorum da aklımdan da 'Acaba âşığım da o yüzden mi bana güzel geliyor yaptıkları,' diye geçiriyordum. Dışarıdan insanlar beğenmeye başlayınca, bana da moral geldi. 'Ben senin kocan olarak sana yardımcı olayım,' dedim. Atladık Marakeş'e gittik, Sex and the City'nin çekimine.
- Bu arada siz işi gücü bıraktınız, karınızın peşine takıldınız, öyle mi?
- Ben çalışıyorum ama sabahtan akşama kadar ofiste olmama gerek yok. İnşaat işlerimizde çok iyi ortaklarımız var, şirketlerimiz kurumsallaştı. Bir hafta, iki hafta rahat seyahat edebiliyorum.
- Mayolarınızı tanıttınız, sonra?
- 'İkoncan'ın kötü kısmından yavaş yavaş sıyrılıyoruz, Ivana'nın başarıları benim de hoşuma gidiyor. Ivana dostlarımızla deri işine girdi, Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde mağaza açtık, Ruslar için. Nişantaşı'nda da bir mağaza açtık. Şimdi bir de ulusal bir kanalda televizyon şovu yapmaya başladı. Hem moda, hem mağazacılık hem de televizyonculuğa başladı Ivana.
Senin hanım fazla ileri gitti
- Aileniz ne diyor, sizin bu sosyetik aile yapınıza?
- Annem gençken Türkiye'nin en güzel kadınıydı. Ben doğduğumdan beri her salı hamama gider, giyimine, tırnağına çok özen gösterir. Bu yüzden annem Ivana'yla gurur duyuyor. Babam rahmetli, ilk başta 'Senin bu hanım da fazla ileri gitti,' diye homurdanıyordu. Ivana'ya söylediğimde bir dikkatli oluyordu, ikincisinde bazen olmuyordu, kaçıyor, gidiyordu.
Evlenince Ivana mankenliği bıraktı
- 'İlk görüşte aşk' der misiniz sizinkine?
- Evet evet. Ben çok beğenmiştim. Evet bir sene flört ettik, bir sene nişanlı kaldık, sonra evlendik. Evlendikten sonra o mankenliği bıraktı.
- Ivana size âşık mı?
- Âşık ya. Ivana bana âşık, daha dün bana kazandığı parayla hediye alma planları yapıyordu.