BU ALANDA ÜÇKAĞITÇI ÇOK
- Artık erkeklere karın bölgesine baklava yapılıyormuş. Olabilir mi? Estetik cerrahlar öyle şeyler öneriyor ki, kanmamak mümkün değil. Paran varsa, yaptırırsın.
- O.O: Yaptırırsın değil mi? Parası olmayan da kredi alır gider. Üstelik o baklavaları yağ alarak yapıyorlar. Adamlar acayip sporcu gibi duruyor, dokununca yumuşak.
- A. O: Çok eski bir yöntem. 30 senedir yapılan bir ameliyat. Cin fikirlinin biri çıktı patlattı.
YABANCI MADDE REAKSİYON YAPIYOR
- Bu işin duayenisiniz. Başladığınız günlerden bugüne neler değişti?
- A .O: Çok ciddi yol alındı Türkiye'de. 30 sene boyunca sadece iki-üç isim vardı. Son 15-20 senede plastik cerrahi inanılmaz güzelleşti. Yenilikleri görünce çok hoşuma gidiyor. Ama çoğunu anlamıyorum. Mesela enjeksiyonlar var, başından beri onu doktorluk olarak görmüyorum. Ben bir tek enjeksiyon yapmadım. Türkiye'de botoks yaptıran milyarlar var, ama ben yapmadım, yapmam da! Ne kadar dermatolog varsa, ne kadar gözcü varsa, yapıp duruyor. Güzellik salonunda bile yapıyorlar. İş değil ki, yaparsın, ne olacak? Biraz öğrenirsin, üçbeş bozarsın, sonra yapar geçersin.
- Enjeksiyon doğru bir uygulama mı, bu konuda siz ne düşünüyorsunuz Osman Bey?
- O. O: Doğru tabii. Bir de şöyle bir lüksü var: Yanlış da yapsan geçiyor. Ama dolgu aynı şey değil. Dolguda bazen o kadar abuk sabuk şeyler kullanıyorlar ki, kalıcı olabiliyor. Kalıcıdan kastım, suratları bayağı yaralanmış hastalar. Acayip çirkinleşmiş, çaresi olmayan insanlar var.
- Bu doktor beceriksizliği mi, yöntemin sakatlığı mı?
- O. O: İkisi de değil. Yabancı madde sonuçta. Ne kadar reaksiyon yapmıyor denilirse denilsin, bir gün yapıyor.
- A. O: Bir de silikon enjeksiyonları var. Silikon ne erir, ne gider. O silikon oynuyor, oraya buraya gidiyor. Silikonu çıkarmak, bahis konusu değil, yapılırsa kalır.
- O.O: Onlar üçkağıtçı, doktordan saymam.
- Bunu yapan doktorlar bilerek mi yapıyor?
- O. O: Plastik cerrahlar da yapıyor. Ama plastik cerrah olmayanların büyük bir çoğunluğu da yapıyor. 'Bir şey enjekte ettiğimde, o orada bir tabaka gibi durur, istersem çıkarırım,' diye düşünüyorlar. Halbuki dokuların arasına giriyor ve çıkarman için o bölümü çıkartman lazım. O zaman da ya sakatlık ya da çöküntü oluyor. Bazen deriye çok yakın yapıyorlar, gelip yapışıyor, hiç çıkaramıyorsun, çünkü deri de gidecek. Böyle tedavisi imkansız problemler oluyor. O hastalar sonra bize geliyor. O nedenle bu adamlar kötü neticelerin farkında bile değil; tabii eğer mahkemeye yansımadıysa.
- Belki de hastaların tavır koyması gerekiyor?
- A. O: Garibimin haberi bile yok bu durumdan. Silikon 20-30 senedir var. Bir doktora 'Silikon yapmayın, çıkaracağım diye uğraşıyorum anam ağlıyor,' dedim. Adam iyi de para kazanıyor. 'Çok az silikon koyuyorum, çok azıcık,' dedi. 'Hay boyu devrilesi,' dedim içimden, başka bir şey diyemedim. Oynadığın şey can.
YAPILMIŞ GÜZEL DUDAK HİÇ GÖRMEDİM
- Beden modası diye bir kavram oluşuyor. Güzellik anlayışı nasıl değişiyor? Estetik cerrahide yeni buluşlar oluyor ve bunlar kullanıma mı sokuluyor?
- O. O: Benim inandığım, toplumun takip ettiği kişiler ön ayak oluyor bu işlere. Ama bir cerrah olarak modaya uyma mecburiyetim yok benim. Mesela dudaklara hiç dokunmadım. Yapılmış güzel dudak da hiç görmedim. Trilyonlar kazansınlar, bana ters olduğu için yapmıyorum.
- Başka yapmadığınız operasyon var mı?
- O. O: Kaş kaldırmayı sevmiyorum. Yara izlerinin iyi olmayacağını bildiğimiz ameliyatlar var, onları da sevmiyorum. İyi yaptığımı yapmaya çalışıyorum. Modaya uyacağım diye rezil olmanın âlemi yok.
- A. O: Kafadan sakat doktor da sakat hasta da bol. Bizim amacımız insana doğal güzellik verebilmek. Normal bir şeyi, üzerine para verdikleri için neden anormal yapayım?
- O. O: Yapana da, yaptırana da kızmıyorum, bana ne? Ama beğenmiyorum. Geri dönüşü olan uygulamalarda çok derdim yok. Ama geri dönüşü olmayan şeyleri moda diye yapmak, kabul edilir gibi değil.
ÖNLEYİCİ AMELİYAT YOKTUR
- İnsan ne zaman estetik ameliyat talebinde bulunmalı?
- O. O: Ameliyatına göre değişir. Hastanın ne istediğini biliyor yaşa gelmesi, psikolojik bir engeli bulunmaması şart. Ölüm, ayrılık, gibi kötü bir deneyimden yeni çıkmamış olmasında fayda var. İhtiyacın mantıklı olması gerekiyor. Yani 'Kulağımı yaptırayım, kocam eve dönsün,' diye bir durum söz konusu değil. Şimdiye kadar estetik kimseyi geri döndürmedi, yine de kesin konuşmayım ama...
- Doğru doktoru nasıl bulacağım?
- O. O: Çok zor. Google diye bir bela var başımızda. Normal şartlarda Türkiye'de bir doktorun Google'da resim göstermesi yasak. İndirekt bir şeyler yapıyorlar. Bir de Photoshop diye bir şey var. At atabildiğin kadar, sıfır kontrol! Böyle bir ortamda hakikaten hastanın iyi doktor bulabilmesi çok zor. Ya yaptığını görecek, ya akıllı biri önerecek. Ben 25 senedir yaptığım ameliyat için 'İz kalır,' diyorum. Öbürü 'Ben izsiz yaparım,' diyor. Sen de hasta olarak inanıyorsun...
- İnsan belli zamanlarda küçük operasyonlar yaptırırsa, güzel yaşlanabilir mi?
- O. O: Öyle bir şey yok. Bazısı 40 yaşında bile yüz ameliyatı ihtiyacında oluyor. Bazısının suratı 65-70'inde hâlâ şahane.
- Önleyici bir ameliyat söz konusu değil mi?
- O. O: Önleyici ameliyat yoktur. Olanı bozarsınız.
BABAMIN AMELİYATLARINA GİRSEYDİM, ASİSTANI OLARAK KALIRDIM
- Osman Bey, ABD'den döndüğünüzde zor bir dönem yaşadınız sanırım? Atilla Bey almış yürümüş, siz daha işin başındasınız...
- O. O: Evet, babam beni yanına aldı. Abdi İpekçi'de muayenehanemiz vardı. Babamla odalarımız yan yana. Kapı çalıyor, ses geliyor, sonra tak tuk tak topuk sesleri benim odamın önünden geçiyor ve babamın odasının kapısı kapanıyor! Bütün gün böyle geçiyor. Kapımı çalan yok, postacı bile gelmiyor! Çok sinir bozucu.
- Nasıl aştınız bu durumu?
- O.O: Bir hasta geldi, baktı iyiyim, sonra başkaları geldi. Allah da yardım etti, yaptığım ameliyatlar hiç morarmadı falan. 'Fena değil galiba,' diye konuşmaya başladı insanlar. O dönem babamın ameliyatlarına girebilirdim, ama o zaman hep onun asistanı olarak kalırdım. Hiç girmedim onun ameliyatlarına. Ve başardım (Gülüyor). Vardır ya hani böyle zafer durumları... Fakir ama onurlu bir doktordum.
GÖZLERİMLE AMELİYAT EDERDİM
- Güzelliğin hayatınızdaki yeri ne? Bozuk formlar sizi rahatsız eder mi?
- O. O: Birinde sağlam bir deformite varsa rahatsız eder. Ama kulağının kenarı bir parça bilmem ne, gözünün kenarı şöyle gibi şeyler rahatsız etmiyor.
- Mesleki deformasyon olmaz mı?
- A. O: Bende var. Eskiden yolda gördüğüm kadınları gözlerimle ameliyat ederdim.
İNSANIZ, HATA YAPARIZ
- Sizin yaptığınız operasyonlar nedeniyle şikayette bulunan olmadı mı?
- A. O: Olmaz olur mu? Biz de insanız.
- Ne yapıyorsunuz o zaman?
- O.O: Araba motoru yapmıyoruz. Motoru alıyorsun, vidaları sıkıyorsun, bitiyor. Her defasında aynı neticeyi verir. Bizde vücudun iyileşme süreci var. Bu süreçte hafif sağa gidebilir, sola gidebilir. Şişer, şişmez... Ama hastaya arkasında olduğunu hissettirmek gerek.
ZENGİN ÇOCUĞUYUM, EMEKLİ OLACAĞIM
- Değişmeyen ilkeleriniz var mı?
- A. O: Daima korkak davranacaksın, biraz pay bırakacaksın. İyi doktor yemeği az tuzlu yapar.
- Bir plastik cerrah ne zaman emekli olur?
- A. O: Fizik olarak yetersizleşince emekli olmak gerekir. Eli titriyorsa yapamaz. Ama 83 yaşında benim gibiyse yapar.
- Siz ne zaman emekli olmak istersiniz Osman Bey; Atilla Bey'in çok niyeti yok ama...
- O. O: Babam memur çocuğu, o nedenle ömür boyu çalışma mecburiyeti var. Ama ben zengin çocuğuyum, 10 yıl sonra bırakmayı düşünüyorum.