NICOLAS Sarkozy, genç, çalışkan, atak. Gazeteciler onu takip etmekte güçlük çekiyor. Alışılmış bir cumhurbaşkanı değil. Özel hayatında da sınır tanımıyor.
Bir süre önce, Fransa'da şahit olduğum ahlâk çöküntüsünü sütunuma taşımış, bu ülkede cinsel konuların ulu orta tartışıldığını, liselere bile prezervatif dağıtıldığını yazarak, Türkiye'nin muhafazakâr yapısı sayesinde, değerlerimize sahip çıkabildiğimiz için kendimizi mutlu hissetmemiz gerektiğini söylemiştim.
Bazı okurlarımdan, "Cinsellik müstehcenlik ve ahlâksızlık değildir" diye, benim geri kafalılığımı yeren mesajlar almıştım. Sarkozy'nin eşi Cecilia'dan boşanma çabaları vesilesiyle, bu konuya açıklık getirmek isterim. Cinsellik, insanın özelinde kaldığı zaman, elbette müstehcenlik ve ahlâksızlık değil. Ama iş ayağa düşünce, hem laubali, hem de ahlâk dışı bir görüntü ortaya çıkıyor.
Bir gün Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin aldığı aşk mektubu gazetelere konu oluyor; ertesi gün Cecilia'nın sevgilisiyle buluşmak için Cenevre'ye gittiği haberi yayımlanıyor. Bir bakıyorsunuz Sarkozy, yelkenci Maud Fantonay'a madalya verirken cinsel tacizde bulunuyor.
Cinsellik, insanın fıtratında var ama, ahlaki kurallar bunun teşhirciliğe dönüşmesini veya teşvik görmesini engelliyor.
O yazımla, aynı zaman, Abdullah Gül'ün eşinin başı bağlı diye karalar bağlayanlara, "Türkiye'nin kıymetini bilin" mesajını vermek de istemiştim.