Ertuğrul Özkök, kendisini "hıyar" gibi hissettiğini yazmış. (Hürriyet- 31 Ağustos 2010) Böyle bir duyguya kapılmasının gerekçelerini sıralarken, hükûmetin "gizli ajandasından" da söz ediyor. Özkök, referandumdaki gizli ajandayı, "Yüksek Yargı'ya el koyma" niyeti olarak takdim ediyor. Onun görüşünü paylaşan önemli bir kitle mevcut. Dolayısıyla, sadece Özkök'e değil, kendisi gibi düşünenlere de hitap etmek isterim.
Acaba farklı bir pencereden baksanız nasıl olur? Yani, daha önce birilerinin "el koyduğu" yargının, vesayetten kurtulup özgürleşmesi.
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek'e telefonlarını hatırlayın. Özbek, neden İstanbul 12'nci, 13'üncü ve 14'üncü Ağır Ceza Mahkemeleri'nin başkanlarıyla görüştü? Haydi, bunun, kendisine göre izah edilebilir bir yanı var. "Eski bakanın ricasını kırmadık; hâkimlerin sıkıntılarını bir de kendilerinden dinledik" gibi. Ama, Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yaver Aktan'ın dinlemeye takılan sözlerini nasıl açıklayacağız? Meselâ ne diyordu Hamdi Yaver Aktan, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in "kurtarılması" konusunda: "Dosya birleştirildikten sonra, önce tüm sanıklar tahliye edilecek, sonra biraz uzatıp, dosya kapatılacak. Burada süreci biraz uzatmamız gerekiyor. Göndermiyorum derse ne yapacaksınız? Fotokopi bile gönderse, birleştirme kararı ver. Fotokopi bile olsa, ben olsam birleştiririm, basarım tahliyeyi."
Hamdi Yaver Aktan'ın projesi harfiyen uygulandı. İlhan Cihaner, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde "görevi ihmalden" yargılanıyordu. Daire, İlhan Cihaner ve Saldıray Berk'in yargılandıkları Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyayla, Dursun Çiçek'in sanık olduğu İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyasını talep etti. Daire'nin amacı, Yargıtay'da Cihaner aleyhine açılan "görevi ihmal" davasını, "terör örgütü üyeliği" suçuyla birleştirmekti. Oysa Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi, kendi dosyasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyayla birleştirilmesi kararını vermiş ve bu talebi de 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul görmüştü. Erzurum'daki dosyasının fotokopisi Yargıtay'a geldi. Yargıtay, fotokopi üzerinden birleştirme işlemini gerçekleştirdi. Aynen Hamdi Yaver Aktan'ın söylediği gibi.
... Ersan'a (Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker-NI.) açık söyledim: Bunu yaparsan Yargıtay Başkanısın. Yapmazsan beni hiç ilgilendirmez. 3 tane adaysınız. Abdurrahman Yalçınkaya (Yargıtay Başsavcısı), Kadir Özbek (HSYK Başkanvekili) ve sen (Ersan Ülker'i kastediyor). Diğer adaylar beni ilgilendirmiyor. 3'ünüzden hangisinin öne geçeceğine bağlı. Kadir'e de söyledim. O da etkili bir şeyler yaptı. Kenarda yan çizerek, oturarak olmayacağını anlasınlar. Herkesin bir projesi var. Ersan'a da açık söyledim. Bunu yaparsanız geçersiniz. Kadir'e de söyledim; 3'ünüz varsınız. Abdurrahman Bey bir dava daha açabilir.
Açılırsa seçimi olumsuz etkiliyor.
O da müthiş korkak, hepimizi içeri atarlar... Neyi atıyorlar, Yargıtay Başsavcılığı'ndan içeri atarlarsa... bu ülkede ihtilâl olur. İçeriye girmekten çıkmaktan korkuyorsan, o zaman bir takım görevlere talip olma. Bırak başkası yapsın.