AĞIR Roman'ı uzun bir aradan sonra tekrar izledim.. Bayıldım, bayıldım, bayıldım.. Aysun Aslan'ın sihirli elleri, oyuna sahnede iken dokunmaya devam etmiş ve ortaya fırtına gibi bir tempo ile gelişen dans tiyatrosu çıkmış..
Vaktin nasıl geçtiğini anlamadık..
Kazım "Bu gösteri Amerika'ya gelmeli mutlak" dedi.. "Kapalı gişe oynar.."
Amerika'da çok şov izledim. Kazım haklı.. Üstelik Ağır Roman, müziği, dekoru, dansçıları ve sunduğu yaşam tarzı, "Doğu Yakasının Hikâyesi" ile Amerikan seyircisi için öyle yeni ve cazip ki..
Ağır Roman'ı gerçekleştiren zamanın İstanbul Opera ve Balesi Müdürü Mesut İktu, gösteriyi dünyaya sunmak amacı ile kolları sıvamış, hatta Japonya turnesini nerdeyse bağlamıştı.. Hatta Folklorama'yı da yanına katmıştı. O ayrıldıktan sonra, sanırım proje rafa kalktı, bir daha ilgilenen olmadı. Oysa Ağır Roman ve Folklorama, Türk Kültürünün tanıtımı açısından fevkalade önemli ve değerli iki yapıt. Kültür Bakanı Atilla Koç'un dikkatlerine sunulur..
Metin Kaçan'ın romanını okudum. Filmini seyrettim, oyunu da izledim. En başarılısı bu dans tiyatrosu.. Fahir Atakoğlu'nun müziği, Aysun'un koreografisi harika.. Hayati Ata'nın dekorları ve Ayşegül Alev'in kostümleri olağanüstü..
Sibel Sürel gene muhteşemdi, dansçı ve oyuncu olarak. Kocasında Alkış Peker de.. Komiserde Berk Sarıgül, Salih'te Can Tunalı, Reco'da Salim Borak, Pezoda Cem İndere, Sado'da Gökhan Demiray, Şair Baba'da Erdal Atik irili ufaklı rollerini nasıl büyüttüler.. Aslında korododakiler dahil tüm ekibin adını alkışla yazmam gerek, yazıyı telefon rehberine çevirip..
Bu yeni Ağır Roman'ı kaçırmayın.. Geçen yıllarda görmüşseniz, bir daha gidin hatta.. 20 Ekim ve 1 Kasım'da iki temsil var.. Unutmayın.. Sevgili Meriç Sümen..
Bütçen mi yok, ne oldu?.. Böyle ilansız, reklamsız, böylesine gizli saklı sezon açılışı da ne demek oluyor?. Bu harika yapıtı ben duyuruyorum, tamam, ama kurumun da eserlerine ve seyircilerine sahip çıkması gerekmez mi?.