Ahmet Arslan, 29 Temmuz 2004'te öğle saatlerinde İvedik Caddesi'nde işlettiği döviz bürosunda ensesinden ateşli silahla vurulmuş halde bulundu. Ağır yaralanan Arslan, yaklaşık 7 yıl bitkisel hayatta kaldıktan sonra öldü. Cinayet girişiminin hemen ardından başlatılan soruşturmada olayın failinin 1964 doğumlu İlknur Çelik (Şahsüvaroğlu) olduğu belirlendi. Çelik'in olay günü başörtülü, pardösülü ve gözlüklü olduğu, saldırının ise Ali Çelik adına kayıtlı 9 mm "Beretta" marka tabancayla gerçekleştirildiği tespit edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Mart 2005'te, olayın ardından kayıplara karışan İlknur Çelik hakkında "adam öldürmeye tam teşebbüs" ve "ruhsatsız tabanca bulundurmak" suçlarından Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açtı. İddianamede, Çelik'in saldırının ardından otomobille olay yerinden uzaklaştığı belirtildi ve "Eylemin ne amaçla gerçekleştirildiği kesin olarak tespit olunamamış ise de mağdur (Ahmet Arslan) ve firari sanık arasında ticari ilişkinin bulunduğu anlaşılmıştır" denildi. Savcı, "eylemin yastıkla gerçekleştirilmesi ve sanığın olay yerinden uzaklaşma şeklinin, saldırının tasarlayarak gerçekleştirildiği kanısı uyandırdığına" da iddianamede yer verdi.
15 YIL KAÇMAYI BAŞARDI
SALDIRININ ardından 15 yıl boyunca izini kaybettirmeyi başaran Çelik, 30 Nisan 2019'da gittiği bir bankada, kimliğindeki soğuk mührün eksik olduğunu fark eden görevli sayesinde polis tarafından yakalandı. Yargılamasını yokluğunda sürdüren Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine çıkarılan sanık kadın, "eylemi kendisinin gerçekleştirmediğini, savunmasını daha sonra yapacağını" bildirdi. Artık "Şahsüvaroğlu" soyadını kullanan kadın, saldırı tarihinde Ali Çelik ile evli olduklarını, eski eşinin tabancası bulunduğunu söyledi. Mahkeme kadını tutuklayarak davayı erteledi. Sanık kadın, geçen günlerde ikinci kez hâkim karşısına çıktı ve bu defa savunmasını yaptı. İlknur Çelik, maddi sıkıntıları bulunması nedeniyle Arslan'ın kendisine maddi destek vaat ettiğini de ileri sürdü. Arslan'dan birkaç kez borç aldığını söyleyen kadın, Arslan'ın daha sonra borca karşılık dairesini istediğini kaydetti. İlknur Çelik, Arslan'ın bu yöndeki baskılarının arttığını, kendisini çocuklarıyla tehdit ettiğini öne sürdü ve "Çok tedirgindim. Eşimin ruhsatlı tabancasıyla döviz bürosuna gittim" dedi. Arslan'ın kendisinin küçük oğlunun fotoğrafını göstererek, "Ya bu işi benim dediğim gibi halledeceğiz ya da bu çocuğu zor görürsün" dediğini iddia eden kadın, tabancanın ateş aldığını savundu.
SİLAH NASIL PATLADI ANLAMADIM, PİŞMANIM
"O an silah patladı, nasıl oldu anlamadım" diyen kadın, çok korktuğunu aktardı.Bu sırada birinin gelerek "Ahmet nerede?" diye sorduğunu bildiren kadın, gelen kişinin, aradaki banko nedeniyle Ahmet Arslan'ı görmediğini ifade etti. "Ahmet namaza gitti" dediğini söyleyen kadın, "O çıkınca oğlumun fotoğrafını aldım, çantama koydum ve çıktım gittim. Çok pişmanım. 15 yıldır pişmanlık yaşıyorum" diye konuştu. Arslan'ın yakınlarının avukatı ise sanığın tehdit iddialarını kabul etmedi. Mahkeme, davayı görmeye gelecek günlerde devam edecek.
