68 yaşındaki bir tekerlekli sandalye kullanıcısının asfalt üzerinde sürüklendiği vakalar ve Berlin'de 10 yaşındaki bir çocuğun polis tarafından kovalanıp gözaltına alındığı videolar bunlardan sadece birkaçı. Şiddet uygulamaları arasında dövme, boğma ve acı verme teknikleri ile biber gazı kullanımı bulunuyor. Bazı sokaklar saatlerce abluka altına alınıyor, gösteriler şiddetle dağıtılıyor veya önceden yasaklanıyor.
Rapora göre, devletin baskısı sadece polisle sınırlı değil.
YAHUDİLERE BİLE BASKI VAR
Yabancılar hukuku, antisemitizmle mücadele söylemleri, sağcı medya ve kültürel kurumlar, Filistin dayanışmasını itibarsızlaştırmak için birbirine bağlı şekilde çalışıyor. Bu baskılar özellikle Arap ve Müslüman toplumları, solcu göçmen gruplar ve Yahudi karşıtı Siyonist karşıtları hedef alıyor. Devlet baskısı bazen sol görüşlü Yahudilere de yöneliyor. Örneğin Yahudi aktivist Iris Hefets, 2023 Ekim'den bu yana barışçıl gösterilere katıldığı gerekçesiyle üç kez gözaltına alındı. Hefets'in "Bir Yahudi ve İsrailli olarak: Gazze'de Soykırımı Durdurun" yazılı pankartla gösteriye katıldığı için halkı kin ve nefrete sevk suçlamasıyla yargılandı.
MEDYA DESTEĞİ
Rapora göre baskılar sadece devlet gücüyle hayata geçirilmiyor. Medya da bu önlemlere yönelik destekte belirleyici bir rol oynuyor ve Gazze'deki soykırımı ve Filistinlilere yönelik şiddeti sürekli olarak küçümsüyor. Bu nedenle Almanya'daki solun ve sosyal hareketlerin bazı kesimleri bile itibar kaybı ya da maddi kaynakların kesilmesi korkusuyla büyüyen otoriterliğe karşı çıkmaktan geri duruyor. Raporda, "Bir soykırıma ortak olmanın yanı sıra, Almanya'da toplumun yeniden militarize edilmesi, farklı görüşlerin aşırıcılık olarak yeniden tanımlanması ve özgürlük hareketlerinin Nazizm ile eşitlenmesi girişimlerine tanıklık ediyoruz. Bugün Filistin yanlısı harekete karşı test edilen tedbirler, gelecekte çevre savunucularından diğer muhalif gruplara karşı da kullanılabilir" ifadesi kullanıldı.
RAPORDA NE VAR?
TNI raporu, Almanya'nın İsrail'in apartheid uygulamalarına, savaş suçlarına ve Gazze'deki soykırıma verdiği desteğin, içeride baskıcı politikalara, kitlesel gözetim ve polis şiddetine dönüştüğünü belirtti. Rapora göre Almanya, "Filistin dayanışmasını kriminalize etme laboratuvarına" dönüşmüş durumda. Raporda bir avukatın, "Almanya'nın İsrail apartheid rejimine ve savaş suçlarına verdiği destek, ülke içinde baskı, kitlesel gözetim, polis şiddeti ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması olarak geri dönüyor. Almanya bu şiddeti yalnızca ithal etmiyor: Bunu rafine ediyor, kurumsallaştırıyor ve ihraç ediyor. Ülke, Filistin'le dayanışmanın kriminalize edilmesi için bir test alanına dönüşmüş durumda. Devlet, protesto yasaklama ve ifade özgürlüğünü kısıtlamada anayasal düzenin sınırlarını zorlayarak, bu düzenin artık tanınamaz hâle gelmesine yol açıyor. Bugün Berlin'de olanlar yarın başka ülkeler için bir model hâline geliyor" sözlerine yer verildi.
ALMANYA YİNE YANLIŞ TARAFTA
Raporda özetle, "Almanya'nın Holokost'a karşı tarihsel sorumluluğu, başka bir soykırımı savunmak ve buna karşı çıkanları bastırmak için rutin bir gerekçe olarak kullanılıyor. İsrail devletini eleştiren kişiler, ki aralarında çok sayıda Yahudi de bulunuyor, antisemit olarak damgalanırken, kaybettikleri yakınlarına yas tutan ve adalet isteyen Filistinliler kamu düzenine tehdit olarak tanımlanıyor. Almanya şu anda Gazze'deki soykırıma suç ortaklığı yapıyor ve bir kez daha tarihin doğru tarafında durma fırsatını kaçırdı" denildi.