DEHB genetik kökenli ve nörobiyolojik hastalık olarak tanımlanır. 3 farklı belirti grubu taşır. Dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüselliğin birarada, farklı şiddetlerde ya da bazen de tek başına görüldüğü bozukluktur. Bu bozukluk, yalnızca çocuklarda değil, ergenlerde hatta yetişkinlerde de görülebilir.
Bu tanın konulabilmesi için; belirtilerin 12 yaşından önce var olması ve en az iki ortamda (ev, iş, okul, vb.) görülmesi, sosyal, mesleki ya da akademik hayat kalitesinin bozulması ve başka ruhsal bozukluğa bağlı olmaması, en az 6 ay süredir var olması gerekir.
Bu çocuklar sınıf ortamında, dikkat toplamada, anlatılanları dinlemede ve kurallara uymada zorlanırlar, düzensiz ve dağınıktırlar, bir görevi yerine getirirken unutkanlık sık görülür, dürtüsel davranışlar gösterirler, aşırı konuşurlar, sıralarını bekleme sabırları yoktur. Sürekli eşyalarını kaybederler. Ayrıca eş zamanlı çalışırken başarısızdırlar. Elleri ayakları kıpır kıpırdır, oturmaları gereken yerlerde bile sürekli ayaktadırlar ve sınıfta amaçsızca koşuşturup dururlar. Bir işi sonuna kadar tamamlayamazlar. Sürekli olarak diğer insanların sözünü keser, kendilerine bir soru sorulduğunda, soru tamamlanmadan cevabını verirler.
PEKİ HER HAREKETLİ ÇOCUK HİPERAKTİF ÇOCUK MUDUR?
Normal hareketli ile aşırı hareketli çocukların ayırt edici özellikleri vardır. Normal hareketli çocuğun davranışları uyumlu, sürekli ve amaca yöneliktir. Sınırlayıcı bir ortam varsa ve dikkatini yoğunlaştırması gerekiyorsa çocuğun hareketliliği azalırken stres yaşadığında hareketliliği artar.
Aşırı hareketli çocuğun davranışları keyfi ve amaçsızdır. Sınırlayıcı bir ortam varsa ve dikkatini yoğunlaştırması gerekiyorsa, çocuğun hareketliliği artar. Aşırı hareketli çocuk heyecan verici ortamlarda sakinleşirken, normal durumlarda hareketliliği artar.
DEHB olan çocukların güçsüz tarafları olduğu kadar, güçlü olduğu tarafları da vardır. Bu çocukların meraklı, heyecanlı ve enerji dolu olmaları, diğer insanlarla kolay iletişim kurabilmeleri, adalet ve adaletsizlik konularında oldukça duyarlı olmaları, sempatik olmaları, risk almayı sevmeleri, şakacı ve empatik olmaları gibi birçok olumlu özellikleri vardır.
DEHB olan çocukların gösterdiği olumsuz davranışlara odaklanmak yerine olumlu davranışlarını pekiştirmeleri ve çocukla oyun oynayarak problemleri çözmeye çalışmaları gerekir.
Şiddet içerikli ve çok uyaranlı videoların izlenmesi ve bu tarz oyunların sık oynanması; dikkat, dürtüsel kontrol ve planlamadan sorumlu beyin bölgesi frontal loba zarar verir ve DEHB belirtilerinin şiddetini artırabilir. O nedenle ailelerin tv, tablet, telefon gibi elektronik uyaranlara sınırlandırmalar getirmeleri gerekir.
DEHB olan çocukla inatlaşmak yerine onunla bağ kurmak, oluşabilecek çatışmaların önünene geçerek olumlu iletişim kurulmasını sağlayacaktır.
Ailesi ve öğretmenleri tarafından DEHB olan çocuğun olumsuz özelliklerine takılı kalmayıp olumlu özelliklerini fark ederek yeteneği olduğu alanlarının desteklenmesi gerek. Ailesi ya da öğretmenleri tarafından DEHB olan çocuğa etiketlendirilme yapılması; çocuğun kendini suçlu, yetersiz ve değersiz hissetmesine neden olabilir. Dolayısıyla çocuğun benlik algısı düşebilir ve çocuk zamanla bu durumu içselleştirebilir. O neden etiketlendirmeden uzak durulması gerekir.ir.
DEHB çocuklar engellendikçe, uyarıldıkça ve cezalandırıldıkça DEHB belirtilerinin şiddeti artar ve davranış kontrolü sağlamaları güçleşir. Ailelerin ve öğretmenlerin problemli davranışı görmezden gelerek dikkatini, ilgisini çeken alana yönlendirmeleri gerekir.
İnsanoğlu için en önemli olan duygu güven duygusunu öğretmenlerin ve ebeveynlerin DEHB olan çocuğa hissettirmeyi asla ihmal etmemeleri gerekir. Hatalarına ve başarısızlıklarına rağmen ona her daim güvendiklerini ve yanında olduklarını hissettirerek çocuğun iyi hissetmesini sağlamaları gerekir.
"Sen bir dahisin, sen sınıfın en akıllı çocuğusun, gördüğüm en güzel resmi çizdin, bu işin üstesinden ancak sen gelebilirsin" gibi abartılı ve övücü ifadeler yerine "Ödevini yapmak için çaba sarfediyorsun, dikkatini iyi bir şekilde topladığını düşünüyorum, bu davranışı kutluyorum" gibi takdir içerikli ifadeler kullanılmalıdır.