Umut vadeden yeni müzisyenlerin profesyonel dünyaya adım atmasına destek olmak için İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) yıllar önce hayata geçirdiği Genç Caz+ etkinliğindeyim. İnsanların arasına karışıp genç cazcıları dinlerken, ikizler Berkcan-Mertcan Keskin ile tanışıyorum. Onlar da Genç Caz+ 2023'ün ekiplerinden Keskin Band grubunun üyeleri... Gelibolu'da başlayan bir blues, rock hikayesi... Lansman konserinde buluşup hikayelerini dinliyorum. 2020'de İstanbul'a gelmişler. "Kırılma noktası bu taşınma mı?" diye sorunca, "Hayır, ailemizin bizden desteğini hiç çekmemesi... Ne zaman şarkı yapsak ilk onlara yolluyoruz. Aile olmak bunun gerektirir" diyorlar. 2025 "Aile Yılı" olarak ilan edilmişken bu yılki ilk röportajımın Keskin Band ile olması da hoş bir tesadüf oldu. Şimdi söz ikizlerde:
DİNLEYİCİMİZE SAYGILIYIZ
- İlk albümünüzü ailenize dinletmiş miydiniz?
- Berkcan Keskin: İlk kayıt yaptığımızda zaten hemen dinletiyoruz onlara. Onlar da yorumlar, eleştiri ve tavsiyelerini iletirler bize. Bazen "Şu sözler şöyle mi olsa acaba" gibi yorumlarda da bulunurlar. Onların fikirleri bizim için çok kıymetli tabii ama sonra "Biz karışmayalım" derler.
- Şarkı sözlerinizde pek argoya rastlamadım?
- B. K.: Hiç kullanmıyoruz, tercih etmiyoruz. Bir sanatçı üretimini önce kendine yapar, bu yüzden kendimize yakıştıramayacağımız şeyleri -argo, küfür vesaire- kendi eserlerimizde yer vermiyoruz. Sanatımızda her duyguya bir şekilde yer vermeye çaba gösteriyoruz. Dinleyicilerimize duyduğumuz saygı çerçevesinde davranıyoruz. Biz müziğimizle, sözlerimizle keskin olmayı tercih ediyoruz.
- Mertcan Keskin: Sonuçta hakaret etmek en kolayı. Bunun yerine hislerimizi müzikle, edebiyatla ifade edebiliriz. Son dönemde ilk akla gelenin yazıldığı şarkı sözlerini çok duyuyoruz. İlk aklımıza gelen yerine daha çok emek sarf edebiliriz. Biz aşkımızı ve öfkemizi, özlemlerimizi, mutluluklarımızı müzikle dile getirmeyi daha doğru buluyoruz.
- Müzikte biraz yol aldıktan sonra mı İstanbul'a geldiniz?
M.K.: Pandemi bitince İstanbul'a geldik. Konser salonları, canlı performans yapılacak mekanlar ve festivallerin çoğu burada. Bizim yetiştiğimiz yer Gelibolu. Oraya borcumuz olduğunu hissediyoruz. Bizi tanıyan herkesi doğru temsil etmek için yapmamız gereken İstanbul'a gelmekti ve pandemiden hemen sonra geldik. Daha geniş kitlelere, doğru adımlar atarak ulaşmak için İstanbul'un doğru bir yer olduğunu düşünüyorum.
- Albümünüzün ismi de İstanbul...
M.K.: Burası bir dünya başkenti, zaten bu yüzden de albümümüzün adını İstanbul koyduk. Bir derdimiz var. İstanbul'un dışında da profesyonel müzik yapan ve yapmak isteyen insanlar var bunun çok farkındayız. Bunu buraya aktarmak için bir köprü kurmaya çalışıyoruz aslında. Bu ülkeden vazgeçip gidenlere de bir çağrı olsun. Biz yapmazsak, başkasının sanatını izleriz. Ülkemizin müzik kültürünü sürdürmek, katkı vermek istiyoruz. Çağdaş Türk Müziği'nin kurucuları Türk Beşleri'nden başlayan (Cemal Reşit Rey, Hasan Ferid Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun, Necil Kâzım Akses) Türk Batı müziğinde biz de zincirin bir halkası olmak istiyoruz. Büyüklerimizden bayrağı almaya talibiz. Türkiye'yi global çapta teslim etme hayalimiz var. Küçüklükten beri Eurovision'da çalma ve ülkemizi temsil etme hayalimiz var. Türkiye tekrar orada olmaya karar verirse, rock müzik tarzında Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmeye hazırız.
Müzik tutkumuz bize yol gösterdi
- Müzik hayatınız nasıl başladı? İkiz olarak biriniz müzikle ilgilenirken, diğeriniz de ilgileniyor muydu?
- Berkcan Keskin: Gitara 10 yaşında Gelibolu'da Ahmet Ongun'dan gitar dersi alarak başladık. Çok küçük bir yaşta başlamak çok özveri isteyen bir durum, çocukken bu noktaya geleceğini bilmesek de çalışmalarımızı sıklaştırdıkça müziğe olan tutkumuzun bize yol göstereceğini hissettik.
İlkokulda gitar çalmaya başladım
- Mertcan, sizin ilgi alanınız neydi?
- M.K.: Çocukluğumda bir süre basketbol oynadım. 10 yaşlarında müziğe başladık. O süreçte hafta sonu etkinliği olarak başlayan bir durum, daha sonra çok ciddi bir hal aldı. İlkokul 4'te gitar çalmaya başladık. Annemiz yönlendirdi bizi. İlk bizi annem keşfetti. Annem ve babam öğretmen. Bizi eğitimci yapıda yetiştirdiler. Ailenin desteği çok önemli. Çocukken alınan eğitim konusunda ailenin yapılacak bir şeye izin vermesi ve destekleyici olması geleceği inşa konusunda büyük rol oynuyor. Müzik alanında kendi alanımızı oluşturmamıza ailemizin büyük etkisi olduğuna inanıyorum.
Eserlerimizin zamansız olması için uğraşıyoruz
- Bu albümde dinleyicinin ilgisinin yoğun olduğu, sizin şaşırtan tepkiler oldu mu?
- B. K.: Her şarkı her albüm başka bir insana ulaşıyor. İleride ikinci, üçüncü albümümüz- albümümüzden sonra albüm için ben ilk den albümümüzden şarkıların da öne çıkacağına inanıyorum. Bu albümü kaydederken albüm dol-doldurmak için şarkılar yazmadık. durmak Albümü yedi şarkıdan oluşuyor, on şarkı da çıkarabilirdik ama yine dinleyiciye saygı olarak en iyilerini yayınlamak istedik. Çünkü eserlerimizi zamansız dinle-dinlenebilir şekilde üretmeye çalışıyoruz nebilir sanatsal kaygılarımız genelde ağır basıyor o yüzden albümü dikkatlice işledik ve öyle yayınladık. Bu süreç- süreçlerde bas gitaristimiz Cem Ayar ve lerde davulcumuz Bartu Özbatur'un yol arkadaşlıkkları bizi çok iyi hisset-hissettirdi. Şimdi hem ikinci albümümüzü tirdi. hazırlıyoruz aynı zamanda akustik albümümüzü de Bizi tamamladık. dinleyenlerin her gün her yeni şar-şarkıyla artması çok iyi hissettiriyor bu kıyla yüzden şarkıları ve yeni albümleri-albümlerimizi yayınlamaya devam edeceğiz.
askıyla değil özgür bir şekilde yetiştirildik
- Anne babanız ileride buralara gelebileceğinizi düşündüler mi? Ya da bugün "Biz buralara ulaşacağınızı biliyorduk" diyorlar mı?
- B.K: Aslında onlar bizi özgür bıraktıkları için bu noktaya geldik. Doğru ve verimli çalışmanın temellerini bize iyi gösterdiklerini düşünüyorum. Yani bu denklemi iyi aktardılar bence bize. "Bu işi çok büyüteceksiniz, illa bu işi böyle yapacaksınız" baskısı olmadığı için, daha rahat hareket ettiğimiz için daha başarılı olduğumuza inanıyoruz. - M.K.: Biz baskıyla değil, "İstediğinizi yaparsanız başarılı olursunuz" düşüncesiyle büyütüldük. Bize iyi ve saygılı insan olma baskısı yapıldı. (İkizler aynı anda gülüyor) Kararlarımızı daima özgürce alabildiğimizi düşünüyorum. Bütün aileler çocuklarının en iyisini yapmasını, başarmasını ister, annem bizdeki ışığı farkedip bir şekilde bize bu kapıyı açtı biz de onları gururla temsil ettiğimiz için çok mutluyuz.
Kadını aşağılayan müziğe saygı duyamayız
- Türkiye'de 2024 senesinde en çok dinlenen listeleri yayınlandı. Cinsiyetçi sözlerle müzik yapanların üst sıralarda yer alması şaşırttı. Siz ne diyorsunuz bu konuda?
M.K.: Tüm müzisyenlere saygı duyuyorum. Ancak bir müziğin kadınlara ve insanlara hakaret dolu içermesini kabul etmiyorum. Çünkü toplum bundan çok etkileniyor bu durumu normalleştiremeyiz.
B.K.: Evet hepimiz kadın hakları konusunda hassasız. Tam tersini açıktan söylemek, hele de bunu şarkıyla yayınlamak bir şekilde bu şiddeti normalleştiriyor. Bunu da sanat adı altında da savunacak değiliz yani. Böyle özgürlük olmaz. İnsanların yaptığı müziğe saygı duyarım ama bu yöndeki fikirler ve sözler içeren müziğe saygı duymak zorunda değilim.
Gençlerin yolunu açmaya çalışıyoruz
- İstanbul'a gelip yol açtığınız genç müzisyenler de var sanırım...
B.K.: Sonuçta kendi adımıza da hiç yaşanmamış deneyim yaşıyoruz. Az önce söylediğimiz gibi zincirin halkalarıyız. Bize nasıl büyüklerimiz yardım ettiyse biz de farklı jenerasyonlardan müzisyenlerin karşılaşacağı engelleri kaldırmasına yardım ediyoruz. Kendi müzik şirketimiz olan Geliblues'da Türkiye'nin her yerinden farklı tarzda müzik yapan insanlara yer veriyoruz, Elektronik müzik alanında Tunceli'den Doğukan San ile birlikte çalışıyoruz mesela, Rap müzik alanında da Bursa'dan Emre Sezer, pop ve alternatif müzik alanında Çanakkale'den Burcu Akgün gibi bir çok genç, başarılı ve alanında ilerlemek isteyen sanatçılara yol arkadaşlığı yapıyoruz. Sektörde insanların yolunu bulması hiç kolay değil. Türkiye'nin doğusundan batısına kadar herkese ve her tarzdan müziğe kapımız açık, bu şekilde ülkemizdeki sanatı hep birlikte daha ileri taşıyacağımıza inanıyorum.
M.K.: Türkiye'de bir sanat aktarımı ekolü aslında var, usta-çırak ilişkisi hem sanat hem zanaat alanında kültürümüzü çok net yansıtıyor. Tiyatroda bunu yapıyorlar; orta oyunu, meddahlıktan gelen daha bu kültürü tiyatrolarda yaşatmaya devam ediyorlar. Müzikte bu konuda bir eksiklik olduğunu hissediyoruz. Kendi şirketimizle de doğru bir ekol ortaya çıkarmak istiyoruz. Bu yüzden şirketimizi sadece ticari değil, müziğe gönül koymuş insanların birlikte hareket edeceği bir organizasyona çevirdik.
ORYANTAL MELODİLER DE VAR
- İKSV'nin 2023'teki yarışmasında Genç Caz alanında başarılı bulundunuz. Ama siz rock'çısınız...
M.K.: Biz blues ve rock müzik yapıyoruz. Blues, caza kardeş aslında. Tarz olarak blues ve rocka yakınız. Albümümüzde kattığımız oryantal melodiler bizi Türk müziğindeki yerimizi belirginleştirdi. Arabeskleşen değil de, Batı Türk Rock müziği konseptinde... Biz buna Modern Türkçe Rock müzik diyebiliriz. Dönem dönem bazı değişiklikler yaşıyor olabiliriz. Toplum açısından bakarsak, bazı şeyler etnik kültürün içine sığdırılıyor. Globalleşen dünyada iş yapmak istiyorsak, global standartlara uygun bir iş çıkarmalıyız biz de bunun için elimizden geleni yapıyoruz.