Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Çetenin esiriyim

Vallaha artık iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilmiyorum ama bendeniz birkaç gün önce topladım tası tarağı, Çeşme'ye yerleşmeye karar verdim. Çeşme dediğim de ağız alışkanlığı, bizim ev Ilıca-Alaçatı arası bir noktada konuşlanmış durumda. 20 yıllık fakirhanemizi artık kışın da şenlendireceğim anlayacağınız. Yani sanırım, galiba, herhalde, tahminimce!!! Hâlâ tam olarak şuurumun yerinde olup olmadığını bilemiyorum da... Gerçi tamam, son birkaç yıldır, 'kıyılara kaçan kadın modeli'ne bağlamak konusunda birtakım hayallerim vardı ama, böyle pat diye cengaverlik edince de sudan çıkmış balığa döndüm. Dediğim gibi sonuçta çocukluktan beri yazlar bu evde geçiyor, şimdilik bir sorun yok yani... Asıl sınav, el-ayak çekilip, kazaklar sandıktan çıktıktan sonra gerçekleşecek. Muhtemelen sizler kışın 'Yaz gelse de tatile gitsek,' diye gün sayarken, biz de burada 'Kış bitse de tatilciler gelse, iki insan yüzü görsek,' diyeceğiz.

***

Biz dediğim, en yakın dostlarımdan biri de benimle aynı dönemde, tamamen tesadüfi olarak, şartlar gereği buraya yerleşti de onu diyorum. Yani biz iki bacı, 'amanın ne oluyor' derken bir baktık, hayalini kurduğumuz ancak 'daha zamanı var' dediğimiz şeyi gerçekleştirmişiz. Evlerimiz de birbirine pek yakın. Arada komşuculuk oynuyoruz. Ben salata yaparken onu arayıp 'Bacı, senin bahçede nane var mıydı? Geleyim alayım,' diyorum, o beni arayıp 'Haldun'un kenesi var, sen de ilaç vardı ya, gelirken getiriver,' diyor. (Haldun onların mahalleyi korumakta olan, yakışıklı, dört ayaklı delikanlı!)
***

Tabii bir de bu var: İkimiz de yaşlılığımızda, 57 kedili, 24 köpekli, evi Nuh'un gemisini andıran o deli kadınlara dönüşme yolunda sağlam adımlarla ilerliyoruz. Ama kardeşim o şerefsiz keratalar da resmen kime yancı yazılacaklarını hissediyorlar ama yaa! Mahallede ne kadar yarası, beresi olan, yok yüzünü arı sokmuş, yok hamile, yok lohusa hayvanat varsa, gelip vicdan azabı gibi karşımıza kuruluyorlar. Bir süre özellikle göz temasından kaçınmaya çalışıyoruz ama öyle ısrarcılar ki, nüfusa katılmaları iki günü bulmuyor. Hele dünyanın en çirkin köpeklerinden oluşan bir soysuzlar çetesi var ki, tammm bizim evin kapısının önüne, amele koğuşu misali ayak ayağa yatıp, ben eve girip çıkarken 'Paspasın olalım abla, bize bi lokma ekmek,' bakışları fırlatıyorlar. Kayıtsız kalmak ne mümkün... Şapşal çete üyelerim benim yaaa.. Gerçekten hepsi seçilmiş gibi çok çirkin ve ben git gide hepsine daha çok âşık oluyorum! Yalnız bu işe benim manyak kedi Cacık çok bozulmuş durumda... Kendisinin herhangi bir paylaşımcı ruhu bulunmadığından mahallenin hayvanatları kapıya geldikçe onlara bakıp bakıp sinirinden beni kemiriyor. Kıçı kırık burjuvam benim!
***

Neyse hadi ben kaçtım. Taflanları böcük sarmasın diye ilaçlamam lazım. Bu sene size buralardan çoook haberler uçuracağım. Kasaba dedikoduları şşşşşşt!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA