Kolon (kalın bağırsak) ve rektum (kalın bağırsağın makata yakın olan bölümü) kanserleri, kansere bağlı ölüm nedenleri arasında 3. sırada yer alıyor.
Kolon ve rektum kanserlerinde en sık görülen belirtiler, dışkı alışkanlığında ve çapında değişiklik, kansızlık, aşikar veya gizli rektal kanama (kanın sade ya da dışkıyla karışık olarak gelmesi) ve istemsiz kilo kaybıdır.
Kolorektal kanserlerde, ailede kanser öyküsünün bulunması önemli bir belirtidir. Bunun dışında bazı hastalıklar da kanser gelişimine yatkınlık gösterebildiğinden düzenli takip gerektirir.
Sağlam kişilerin korunması için 50 yaşını dolduran her bireye kolonoskopi yapılmalıdır. Birinci derece yakınlıktaki akrabalarında kolon kanseri olan kişilere, akrabaya teşhis konulma yaşından 5 yıl öncesi baz alınarak kolonoskopi yapılması gerekmektedir. Beslenme de başlı başına önemli bir konudur.
Serbest radikalleri hızla vücuttan uzaklaştırmasıyla bilinen su, aynı zamanda kanser önleyici etkiye de sahiptir.
Kanserler üzerine yapılan araştırmalar, az posalı gıda tüketen toplumlarda kolon ve rektum kanserlerinin daha yaygın olarak görüldüğünü ortaya çıkarmıştır.
Ayrıca günümüzde salam, sosis ve sucuk gibi işlenmiş et ürünleri de kahvaltı sofralarından eksik edilmiyor. Fakat bu ürünlerin tüketimi, üretim esnasında içerisine kanserojen özellik taşıyan birtakım koruyucu ve katkı maddelerin katılması nedeniyle insan sağlığı için ciddi riskler taşıyor.
Bu nedenle işlenmiş gıdalardan kesinlikle uzak durulması gerekiyor. Ayrıca mangalda yakılarak pişirilen etlerinde önemli bir kansorejen olduğu unutulmamalıdır.
Yüksek kalori içeren karbonhidratlarla beslenmenin yanı sıra yetersiz meyve sebze tüketimi de kanserojen özellikteki nitratın nitrite dönüşümüne yol açabilir.
Bu dönüşüm ise kanseri tetikleyebilir. Çünkü antioksidan ve anti proliferatif özellikteki meyveler vücutta, bağırsak iç yüz tabakasının çoğalmasını ve bağırsakta polip oluşumunu engeller.