8 Ocak Türk müziğinin efsanevi sesi Cem Karaca'nın ölümünün 8. yıldönümü. Bu özel günde ardında onlarca unutulmaz eser ve anı bırakan Cem Karaca'yı tekrar hatırlamak, hatırlatmak istedik.
ANADOLU ROCK'IN KURUCUSU
Anadolu Rock ve Anadolu Pop'un kurucularından olan Cem Karaca, bu müzik tarzlarını icra eden Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Dervişan gibi pek çok grupla çalıştı. Güçlü bir rock ve pop kültü yarattı. Eserlerinde sosyal ve siyasî içerikli konulara değinerek müziği farklı boyutlara taşıdı.
TOTO KARACA'NIN İLK ÇOCUĞU
5 Nisan 1945’de İstanbul’da dünyaya gelen Cem Karaca, Ermeni asıllı Toto Karaca ile Azeri asıllı Mehmet Karaca’nın ilk çocuğu. Ortaöğrenimini Robert Kolej'de yapan Karaca, sanatçı bir çiftin çocuğu olduğu için müziğe de doğuştan yetenekliydi.
Cem Karaca’nın müziğe olan yatkınlığını gören Toto Karaca, oğlunun müziğe yönelmesinde büyük rol oynadı.
BAĞLAMA İLE DEĞİŞEN MÜZİK ANLAYIŞI
İlk evliliğinden kısa bir süre sonra askere giden Karaca'nın hayatı askerliği sırasında bir anlamda değişti. Bir yandan eşinin hasretini çekerken diğer yandan da Anadolu'nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını farkeden Karaca, asker arkadaşının çaldığı bağlama sayesinde bir zamanlar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını anlattığını keşfetti..
İLK BAŞARI EMRAH'LA GELDİ
1967'de askerlik dönüşü katıldığı Apaşlar grubu, Hürriyet gazetesinin düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında, Emrah adlı parçayla ikinci olarak büyük bir başarıya imza attı. Doğu-batı müziği sentezinde parçalar üreten Apaşlar grubu "Resimdeki Gözyaşları" isimli eseriyle büyük başarı elde etti. Cem Karaca'nın, grubun gitaristi Mehmet Soyarslan ile arasında doğan politik anlaşmazlık nedeniyle, Apaşlar 1969'da dağıldı.
Moğollar grubunun dağılması, Cem Karaca’nın kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kurmasına yol açtı.
Grup politik rock ve progressive rock tarzını Türk dinleyicilerle tanıştırdı. Cem Karaca tam anlamıyla ilk stüdyo albümü olan “Yoksulluk Kader Olamaz”ı Dervişan ile çıkardı.
Dervişan'n dağılmasından sonra Edirdahan isimli grubu kurdu. Yeni albümü "Safinaz"la eski başarsını elde edemedi. Bu albümün ardından Almanya’ya gidip 1987 yılına kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Gurbet acısı Cem Karaca’nın bu dönemdeki en iyi albümünü Almanca ("Die Kanaken") çıkarmasına yol açtı. Bu albümde yabancı düşmanlığı, gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işledi.
Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü iddia edildi ve döneklikle suçlandı. Hem Cem Karaca hem de Özal ailesi bu iddianın gerçek olmadığını ısrarla belirttikleri halde, sanatçı yine de 12 Eylül bozgununa sorumlu arayan eski solcuların günah keçisi olmaktan ve dışlanmaktan kurtulamadı. Bu aydın sapmasını hicvettiği 'Yarım Porsiyon Aydınlık' adlı şarkısında 'hiç bir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz' diyerek kırgınlığını dile getirdi.
'80 sonrası dönemde müzik yapımcılarının desteğini alamadan çıkardığı albümler o yıllar büyük ses getirmemesine karşın, yıllar içinde şarkılar değerini buldu. Oh Be, Kahya Yahya,Hep Kahır gibi hit şarkılar bu dönemde çıktı.
Ülkesine yeniden dönüşünden sonra ilk albümünü 1987'de eski arkadaşı Cahit Berkay'la birlikte yaptılar. 'Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar'. Bundan bir sene sonra 1988'de, aranjör Oğuz Abadan'la birlikte 60'lı yılların sonunda yaptığı çalışmalarda da olduğu gibi, orkestrasyona ağırlık vererek, yaylı varyasyonlarının hakim olduğu bir başka çalışmayı gerçekleştirirler: 'Töre'.