Farah Zeynep Abdullah, Erdal Beşikçioğlu ve Tilbe Saran'ın başrollerini paylaştığı Bergen filminin galası önceki akşam Sarıyer'deki bir alışveriş merkezinde gerçekleştirildi.
KOMBİNİ ELEŞTİRİLDİ
Haftalardır beklediği galaya su yeşili renginde bir takımla katılan Farah Zeynep Abdullah, kıyafetinden dolayı hiç beğenilmedi.
"HANİ HERKESİN KIYAFETİNE KİMSE KARIŞAMIYORDU"
Sosyal medyada gündem olan Farah Zeynep Abdullah, Twitter hesabından eleştirilere cevap verdi.
GALADAKİ KONUŞMASIYLA ALKIŞ TOPLADI
Sanat, spor ve iş dünyasından birçok ismin konuk olduğu galada basın mensuplarına açıklamada bulunan filmin başrol oyuncusu Farah Zeynep Abdullah, şunları dile getirdi:
"Ben çok heyecanlıyım, dört gözle bekliyorum. Bizler bu filmi canla başla yaptık. Filimi izleyenlerin neler düşüneceğini çok merak ediyorum.
İlk başta duyunca Bergen'in hayatı, bizim tanıdığımız acıların kadını, arabeskin kraliçesi sadece o kalıpların olmadığını göstermek istedik.
Bir kadının var oluşunu anlatıyoruz. Bergen kısacık hayatına çok şey sığdırmış.
Tatlı bir şekilde Bergen'in hayatına girip, tatlı davranarak, herkesi kandırabilecek, hepimizin tanıdığı adamlardan biri."
Öte yandan geceye Farah Zeynep Abdullah'ın 'Erik Dalı' şarkısında oynadığı anlar damga vurdu.
İşte Bergen'e hayat veren Farah Zeynep Abdullah'ın galadan dikkat çeken görüntüleri...
Farah Zeynep Abdullah'ın gala tarzı dikkat çekti | Video
İşte az bilinen gerçekleri ile Bergen'in acılarla dolu bir okadar da kısa hayat hikayesi...
'Acıların kadını' olarak bilinen şiddet kurbanı Bergen ile ilgili az bilinen gerçek! Bergen, sadece 30 yıl yaşadı. Kısacık ömrü boyunca 'acıların kadını' olarak anıldı. Bu lakabın sebebi; yaşadığı belalı aşktı.
Kendisine defalarca şiddet uygulayan, yüzüne bir kova kezzap atıp gözünün birini kör eden adamı öyle sevdi ki, onu her defasında affetti. Ne acıdır ki, hayatına son veren kurşun da, yine çok sevdiği adamdan geldi.
Tepesinde duran kişi garson değil, eski kocasıydı. Yorgunluktan kapanmak üzere olan gözleri, fal taşı gibi açıldı. Yerinden fırlayıp dünyanın öbür ucuna kaçmayı diledi ama omzuna bastıran güçlü el, bu isteği engelledi. Kara yağız adam, kısık bir sesle "Tekrar barışalım, yeniden başlayalım" dedi. Kadın hiç düşünmeden teklifi reddetti. Adam ısrarcıydı, iki kadın ise kararlı.
Dakikalar süren gerilim dolu sohbeti, adamın belinden çıkardığı silah sona erdirdi. Vurulan kadın; sahnelerin namlı solisti Bergen'di...'Acıların kadını' Bergen... Hemen yanına uzanmış feryat eden kişi annesiydi; Sabahat Tanınmışer... Onları vuran ise Bergen'in eski kocası Halis Serbest'ti... Ambulans geldiğinde Bergen, çoktan ruhunu teslim etmişti. Annesi, yoğun bakıma kaldırıldı, Halis Serbest ise polisler geldiğinde çoktan sırra kadem basmıştı. Ertesi gün gazeteler acı haberi manşetlerinden duyurdu: 'Acıların kadını Bergen öldürüldü!"
BELGİN OLDU BERGEN
Gelin filmi başa saralım, hikayeyi en baştan anlatatalım. Belgin Tanınmışer, 1959'da Mersin'de doğdu. Annesi ebe, babası boyacıydı. Doğumundan bir süre sonra yedi çocuklu anne-babası boşandı. Annesi, onu alıp Ankara'ya taşındı. Belgin, ilkokulu bitirir bitirmez konservatuvara girdi. Hem de birincilikle. Müthiş bir sesi vardı ama okumak istemiyordu. Hayali şarkıcı olmaktı. Bir gün hayalini gerçekleştirebilmek için o şans ayağına geldi. Onu sahneye çıkardılar. Seçtiği şarkı Batsın Bu Dünya'sıydı. Öyle bir söyledi ki sahneden indiği an kontrat önündeydi. Önce okulu bıraktı, sonra yaşını büyüttü.
Bir gazetede görüp çok sevdiği Norveç'in Bergen şehrini, kendisine sahne adı olarak seçti. O artık Bergen'di... Sahne günleri başlamıştı. Bergen söylüyor, ortalık yıkılıyordu. Güzel kadındı Bergen, hayranı çoktu. Renkli dünyanın, şöhretin tam tadını çıkarmaya başlamışken ilk tokadı, sahneye çıktığı pavyonda, kendine gönül veren taksici Yalçın'dan yedi. Sonra Halis çıkageldi. Onu pavyonda görüp aşık olan Halis. Her gece kulisine çiçek gönderiyordu. Bergen ise çiçekleri çöpe atıyordu. Kara yağız delikanlı yılmadı. Bergen kendisine taksitle bir araba aldı. Ama daha senetlerini ödemeden arabası yandı.
Bergen yıkıldı. Aynı gece Halis yeniden çıktı karşısına. Üstelik hediye olarak bir araba almıştı ona. Bergen, o an bu babacan adama tutuldu. İlk günler iyiydi ama hayatları bir süre sonra fırtınaya döndü. Halis çok kıskançtı, sevdiği kadının sahneye çıkmasını istemiyordu. Evde kavga gürültü hiç eksik olmuyordu. Bu arada Bergen, arabasını yakan kişinin Halis olduğunu öğrendi. "Sevdiğinden yapmıştır" diye dert etmedi. Sonra Halis'in evli olduğu ortaya çıktı. Bu krizi de aştılar.