Merve Erdoğan, 90'ların sonunda ekrana gelen "Bücür Cadı" dizisinin Zeliş'i olarak tanındı. Oyuncu, ardından "Arka Sıradakiler" ile televizyon izleyicisinin hafızasına kazındı. Bir döneme damga vuran 'Bücür Cadı' dizisinin çocuk oyuncusu Merve Erdoğan'dan müjdeli haber geldi.
2000'li yılların çocuk yıldızı Merve Erdoğan, 2020 yılının aralık ayında müzisyen Mert Carim ile nikah masasına oturmuştu.
Bücür Cadı'nın Zeliş'i Merve Erdoğan büyüdü de anne oluyor.
Oyunculuğunun yanı sıra güzelliğiyle de dikkat çeken Merve Erdoğan Carim, geçtiğimiz haftalarda sosyal medya hesabından yaptığı ultrason paylaşımı ile hamile olduğunu duyurmuştu.
"Bir maşallahınızı alırız" diye güzel oyuncu Merve Erdoğan'ın bebeğinin cinsiyeti merak konusu olmuştu...
Merve Erdoğan bayram pozunu ise yine bebeğinin ultrason fotoğrafı ile yaptı. Doğacak bebeğinin cinsiyetini açıklayan Merve Erdoğan takipçilerinden isim önerisi istedi. İşte Bücür Cadı'nın Zeliş'i Merve Erdoğan'ın bebeğinin cinsiyeti...
Güzel oyuncu paylaşımında kızları olacağını şu sözlerle duyurdu:
Bu bizim çekirdek ailemizin üç kişi kutladığı ilk bayramdı. Bizim için çok güzeldi, umarım sizin için de öyle geçmiştir. Şimdi sizden küçük bir yardım isteyeceğim. Bebeğimizin cinsiyeti belli oldu. Allah'ın iziyle bir kızımız olacak. Sizlerden; aklınıza gelen, sevdiğiniz kız bebek isimlerini yoruma yazmanızı ve bize bu seçimimizde yardımcı olmanızı rica edeceğim. Hadi miniğimizin adını beraber seçelim
Hürriyet'ten Eda Solmaz'a röportaj veren Merve Erdoğan, eşi müzisyen Mert Carim ile bebek beklediklerini şu sözler ile açıklamıştı:
'Bücür Cadı' dizisindeki Zeliş karakteriyle hafızalara kazınan Merve Erdoğan, güzelliğiyle beğeni topluyor.
İlk ekran deneyimini henüz üç yaşındayken tadan Merve Erdoğan, asıl çıkışını dokuz yaşındayken rol aldığı Bücür Cadı dizisinde canlandırdığı Zeliş karakteriyle yaptı.
Sosyal medyada aktif olan Bücür Cadı'nın Zeliş'i Merve Erdoğan eşiyle mutlu anlarını bol bol paylaşmayı ihmal etmiyor.
Ünlü oyuncu Merve Erdoğan, Emine Bıyık'a hakkında merak edilenleri anlatmıştı…
Oyunculuk nasıl başladı?
Annem hep "Bir gün kız çocuğum olursa sanatçı olmasını istiyorum" dermiş. Ben doğunca da hep bu şevkle büyütmüş beni. Ama oyunculuk serüvenim biraz Türk filmi gibi. Henüz dört yaşındayken annem beni ajansa yazdırmak istiyor. Fakat nerede bir ajans bulur, nasıl kayıt olunur konusunda hiçbir fikri yok.
Benim elimden tutup bu hayalle Taksim'e gidiyor. Taksim Meydanı'nda yürürken tesadüfen bir ajans sahibi yanımıza gelip benim yüzümü çok beğendiğini söylüyor ve oyuncusu olmamı istiyor. E fırsat annemin ayağına kadar gelmiş, beni hemen o ajansa kaydettiriyor. Bir gün sonra dizi teklifi gelmesiyle de hikâyem başlıyor.
Çok küçük yaşlarda başlamış olmanın avantajı ve dezavantajları var mıydı?
Bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü dezavantajını hiç yaşamadım. Tam tersi avantajı çok fazlaydı. Mesela ne yapmak istediğimin farkında olduğum için daha erken tiyatro eğitimi almaya karar verdim. Gitmek istediğim rotayı erkenden çizip yola koyulabildim. Çok büyük isimlerle birçok işte yer alabildim. Şimdi gerçekleşebilecek her şeyi yıllar önce gerçekleştirmek, bu meslekte daha uzun ve daha emin yol almak demek benim için.
Bugüne kadar iyi yapımlarda yer aldınız. Kendinize bu meslekte ilke edindiğiniz en önemli bilgi hangisi?
Bu meslekte hocalarımdan, ustalarımdan edindiğim en önemli ilke "Ben oldum" diye bir şey yoktur. Öğrenmeye ne kadar aç olursan, profesyonelleşsen de amatör ruhunu kaybetmezsen o kadar çok ilerlersin. Bazen iyi bir projede yer alabilmek, büyük riskler almanızı gerektirebiliyor. Örneğin 'Sevdaluk' dizisi şehir dışında çekilen bir projeydi. Anlaşmayı yapmadan önce İstanbul'daki tüm işlerimi bırakmam gerekiyordu.
Tiyatroda oynuyordum, okulum vardı ve ulusal bir kanalda program sunuyordum… Tüm bunları bir dizi için bırakıp gitmek, biraz delilikti. Menajerlerim Canda ve Temmuz Karikutal projeye çok inandılar ve bu riski göze almam gerektiğini söylediler. Ben de bu riski göze aldım. Tiyatroyu, sunuculuğu bıraktım. Okulu dondurdum ve 'Sevdaluk' için Rize'ye gittim. Sonuç olarak değdi mi? Bence değdi, "İyi ki bu riske girmişiz ve kabul etmişiz" diyebiliyorum. Bunun dışında tabii ki 'Sevdaluk'un kadrosundaki usta oyuncular da kabul etmemdeki en büyük etkendi. Demet Akbağ ve Erdal Özyağcılar gibi isimlerle aynı projede bulunmak, benim için büyük bir şanstı…
Bu işin eğitimini alıyorsun, yıllardır çalışıyorsun ama tecrübesi olmayan bir manken ya da bambaşka bir iş yapan biri birden başrol oynuyor. Bunun bir haksızlık olduğunu düşünüyor musun?
Hayır, düşünmüyorum. Herkes kendi yolunu belirler, tercihlerini yapar ve o doğrultuda ilerler. Ben sadece dizi oyuncusu değilim, zaten öyle bir kavramda yoktur. Kendine 'oyuncu' diyorsan her alanda iyi olmalısın.
İşte ben bunun için eğitim almayı tercih ettim. Sadece teoride bırakmayıp uygulamasını da öğrendim. Oynadığım dizi sayısı kadar, belki daha fazla sahne deneyimim var. Tiyatroyu asla bırakmadım.
Hâlâ oynamaya devam ediyorum, ömrümün sonuna kadar da devam edeceğim. Ayrıca deneyimlerimi öğretmek de istiyorum. Lisansımı tamamladıktan sonra eğitmenlik yapmaya başlayacağım.
Kendim için bu yolu seçtim. Bana "Oyuncu" diyorlarsa hakkını vermeliyim. Sadece güzel olduğum için değil, her rolün hakkını verebilirim inancıyla tercih edilmeliyim. Şöhret peşinde koşan biri olmadım hiçbir zaman. Başrol oynamak çok zor bir şey değil.