Rol aldığı dizilerdeki başarılı oyunculuğuyla gönüllere taht kuruyor, pozitif enerjisiyle çevresine neşe saçıyor. Ünlü oyuncu Ecem Özkaya, Sabah TV'ye çok özel açıklamalarda bulundu. "Aşka kapılarımı kapatmadım" itirafıyla ses getiren Özkaya, ilk görüşte aşka inandığını itiraf etti. Oğlu Ahmet Kaan ile ilişkisini de anlatan oyuncu, "Bütün inandıklarımın hediyesi gibi geldi bana" sözleriyle dikkat çekti. İşte Ecem Özkaya'nın tüm açıklamaları…
-Öncelikle nasılsınız, nasıl gidiyor hayat diye sormak isterim…
Sezon bitti. Dinlenmeye çalışıyorum. Şehir dışında olduğu için yol, set, tiyatro… Oldukça yoğun bir tempodan geçtim. Mayıs ayının sonunda da sezon finali verdik.
-Ecem Özkaya'yı Radyo Tv okuduktan sonra ekran önüne iten şey neydi?
Benim hayalim ekran değildi, tiyatroydu. 10 yaşında başladım drama dersleri almaya. Televizyon çok ütopik bir şeydi benim için.
OĞLUM BÜTÜN İNANDIKLARIMIN HEDİYESİ GİBİ
-Öncelikle nasıl bir çocuk olduğunuzu, sonrasında nasıl bir anne olduğunuzu merak ediyorum.
Hep sakindim, ailenin prensesiydim. El bebek gül bebek büyüdüm. Tatlı anılarım var. Oğlumla ilişkimiz de olduğumuz gibi. Zaman zaman mesafe konuluyor tabii ki. Ben arkadaşı olamam, ben onun annesiyim. Çünkü hayatta sadece bir tane annesi olacak, binlerce arkadaşı olacak. O yüzden daha çok iletişim üzerine kurulu bir ilişkimiz var. Aramızda şöyle bir anlaşma var; ben sadece seni ömrünün sonuna kadar sevmekle mükellefim. Başka her şeyin ya da hiçbir şeyin olamam. Ben sadece annenim. Umarım da ona layık bir anne olmaya çalışırım. Çünkü çok kıymetli bir evlat. Bütün inandıklarımın hediyesi gibi geldi bana. Sağ olsun, iyi ki var.
ÖZLEM DUYGUSU BİZİ YIPRATMADI, ARTI DEĞER SAĞLADI
-Peki özlem? Şehir dışı bir iş yapıyorsunuz, nasıl başa çıkıyorsunuz bu duyguyla?
Bizi zaten en çok o zorluyor. Özellikle son iki senedir çok majör değişikliğin yaşandığı bir süreçten geçildi. Pandemi koşulları olsun, ev taşıdık… Okula gidemiyor ama okula başladı. Bildiğimiz bütün ezberlerin yıkıldığı, yeniden yapılandığı bir şeydi. Ben ilk defa evladımdan uzak kalıp çalışmak zorundaydım. Ama özlem duygusu bizi yıpratmadı, artı bir değer sağladı. Özlemeyi belki başka türlü bilemezdik de. Bunu anlatarak geçti.
-Anne olmak sizde neleri değiştirdi?
Ecem'de çok şey değişti, baştan aşağı değişti. Öncesini çok hatırlamıyorum ama (gülüyor). Onu kucağıma aldıktan sonra dün yok, hep böyleymişim gibi.
BİZ ORADA AKRABA OLDUK
-Gelelim projelerinize. Gönül Dağı dizisi harika gidiyor. Reytingler iyi, senaryo ve oyunculuklar harika. Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Çok kıymetli geri dönüşler alıyoruz. Zaten bunu ikinci sezonda gördük. Bir senaryo geldi okuduk, ben samimiyetini çok sevdim. Özlediğim bir şey vardı orada ve 'neden olmasın?' dedim. Aile gibi olduk tabiri vardır ya, biz orada akraba olduk. Bunun seviliyor olması tamamen işin samimiyetindeydi. İnsanların özlediği bir şeydi.
-Her proje farklı bir deneyim. Zahide size neler kattı? Zahide için özel bir hazırlık süreciniz oldu mu?
Zahide'nin hikayesi çok benzemiyor, Ecem'le benzemiyor tabii ki. Hiç benzemiyor. Ben onu giymeyi çok seviyorum. Zahide'den çok şey öğrendim. Ama kuvvetli duruşu, hayata kendi sınırları içinde meydan okuyuşu, evlatları uğruna sabit doğruları oluşunu Ecem'e çok benzetiyorum. Her şeyden önce bir anne. Üretme çabasını da hatalarını da çok sevdim. İstemek nedir, biraz Zahide'den öğrendim. Yoksa çok istemeyi bilen biri değildim. Yalnızlık kavramını attım üstümden biraz daha. Kısacası onu çok seviyorum ve çok şey öğrendim.
-Peki tiyatro? Kanlı Komedya oyununda En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştınız. Orada neler yapıyorsunuz?
Orada da sezon finali verdik. Bir ödül verdiler, çok kıymetliydi. 5. Sezonumuzu bitirdik. İzlemeyenler buyursun gelsinler.
-Set dışında neler yaparsınız?
Spor yapmaya çalışıyorum. Çok vakit kalmıyor. Yolda git gel durumumuz oluyor. Kaan'la vakit geçirmeye özen gösteriyorum. Dalış yapıyorum. Bu şekilde gidiyor yani.
AŞKA KAPILARIMI KAPATMADIM!
-Biraz da özel sorular sormak istiyorum. Mustafa Üstündağ ile iki yıl önce evliliğinizi noktaladınız. Aşka kalbinizi kapattınız mı? "Yeniden evlenirim" diyebilir misiniz?
Bilmiyorum ki. "Aşka kapılarını kapattı" gibi bir durum tabii ki yok.
-Peki evliliğe?
Bilmiyorum. Şimdi ben büyük konuşurum, başıma gelir. Ben evliliğimi de çok sosyal medyada yaşamadım. Öyle bir şeye ihtiyaç hissetmedik. Daha çok aile hayatında kalmaya özen gösteririm. Bide bunlar çok özel alanlardır ya. Bu gönüldür ve nasıl ve ne şekilde vuku bulacağı bilinmez. Bir öngörüsü yoktur. Klişedir ama yolda yürürsün bir anda karşılaşırsın filan, mümkündür.
AŞK BENCE BİRAZ SIVI BİR ŞEYDİR
-İlk görüşte aşka inanır mısın?
İnanırım. O bir fısıltı bence. Bir kimya mevzusu. Aşk deyince zaten insanın her kendini taşıdığı bir üst versiyonunda yeniden tanımladığı bir şey. Her yıl değişen bir durumu karşılıyor gibi. O yüzden tanımlayamam. Ama şöyle bir şey derim; aşk kendine sarılmaktır. Aşk bence biraz sıvı bir şeydir. Şu an öyle bir durum olmadığından da tanımlayamam.
KISA SORULAR
-Karşı cinste ilk dikkat ettiğin şey genellikle ne olur?
Gözler. Sonra kişisel bakım.
MUHAFAZAKAR ÇİZGİLERİM VARDIR
-Kırmızı çizgilerin var mı?
Vardır. Muhafazakar çizgilerim de vardır. Oluyor, ama kırmızı çizgiler de değişiyor. Son 3-4 yıldır 'ben o 20'li yaşlardaki kızı tanımıyorum' dediğim bir yerdeyim.
-Hiç unutamadığın bir doğum günü anısı var mı?
En çok çocukluğumdakiler. Her seneyi bir unutamam. Uyuyamam öncesinde. Haziran çocuğuyum, tam okullar kapanıyor, 'kimler yazlığa gidiyor, kimler kalıyor?' filan diye sorarım.
-"O günden sonra hayatım bir daha eskisi gibi olmadı" dediğin bir olay yaşandın mı?
Yaşadım ama anlatamam.
KAYBETME KORKUSU OLAN BİR İNSANIM
-Hayatından neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsün?
Ay hiç demek bile istemiyorum. Sorunuzu duyarken bile kötü oldum. Bunu dile bile getirmeyeyim olur mu? Çünkü kaybetme korkusu olan bir insanım. O olmazsa olmazdı diyeceğim şey tabii ki oğlum Kaan.
-Pek bilinmeyen, ilginç bir huyun var mı?
Çok sinirlendiğim zaman bir derin nefes alıp, 'bir tanem' diye söze giriyorum. Patlamasını bilmiyorum, bilmek istemem. Ya da kimse bununla karşılaşmasın ne gerek var.
-Güzellik avantaj mı, dezavantaj mı?
İkisi de ya. Bazen çok dezavantaj. Bir şeyi sadece güzel olduğu için değerlendirilme hali başka bir sığlık getirebiliyor. Bazen de avantaj. Çünkü dikkatini çekiyor o sırada. Çok yuvarlak bir alan.
-Cimri biri misin?
Değilim.
-En çok neye para harcarsın?
Evden kıyafet fırlıyor. Ben artık onları ne yapacağımı şaşırdım. Onlardan arınmam gerekiyor. Halbuki bu kadar harcamazdım kıyafete.