Türk asıllı Avustralyalı ünlü manken ve oyuncu Didem Erol, sürpriz bir kararla Amerika'ya yerleşmişti. Bir döneme damga vuran, Avrupa Yakası'ndan Emret Komutanım'a pek çok fenomen projede yer alan Didem Erol'un bu kararı hayranlarını şaşırtmıştı.
Oyunculuk kariyerine Amerika'da devam eden Erol, adını da 'Serah Henesey' olarak değiştirmiş ve kendine yeni bir hayat kurmuştu.
2020 yılının son günlerinde de Nathan Cowles ile dünyaevine giren Erol, güzel haberi Instagram hesabından şöyle duyurmuştu: "Aralık 30, 2020 bugün sevgilim, aşkım ve en iyi dostuma 'evet' dedim. Sevgili Nathan en büyük mutluluğum... (1 yıllık pandemide bile beni her gün kahkahalarla güldürebilecek tek adamsın) ve en büyük nimetimsin..."
Son olarak Didem Erol, sosyal medya hesabından isyan dolu bir paylaşımda bulundu.
DİDEM EROL'DAN AÇIKLAMA
Basında çıkan 'isim değiştirme' haberleri üzerine Instagram vb. sosyal medyada pek çok yorum, küfür ve çirkin haksız kelimeler görüyorum. Bu yüzden açıklama gereği gördüm.
1- Din değiştirmedim. İsim değişikliğinin din değiştirmeyle alakası yoktur. Daha önce din, isim değiştiren insanlara benzetme yapmayınız! Kuran'dan ezbere çok ayet bildiğim gibi İncil'i de okurum, Tevrat da okurum, Budizm ve Taoizm de okurum. Bütün dinlere ve inançlara saygılıyımdır. İşin daha da enteresanı din değiştirmeye inanmam ve samimi bulmam!
2- Evlenince isim değiştirmişim gibi yanıltıcı haberler görüyorum. Serah Henesey ismini 10 yıldır kullanıyorum, evleneli 3,5 ay oldu..!!!
3- Sanat hayatında farklı isim kullanan ne ilk, ne son kişiyim. Seda Sayan, Serenay Sarıkaya, Marilyn Monroe, Charlie Chaplin, Rita Hayworth bu isimlerle doğmadılar.
4- Türklüğümden utanmıyorum, soranlara her zaman Avustralya'li Türk'üm diye açıklama yapıyorum. Sosyal medyam da Türkiye'ye övücü fotoğraflarla dolu. Atatürk sonsuz gurur kaynağım.
5- Daha ilginci yasal adım Didem Erol da değil.
Amerika'ya ilk geldiğimde, özellikle Los Angeles'ta ırkçılıkla çok karşılaştım. Bir kadın olarak tek başına ayakta durma savaşı verirken (haftada 7 gün, 3 iş çalıştığım zamanlar oldu) bir de üzerine bunun savaşını vermeyim dedim. Burada başka kimsem olmadığı için kendimi korumak ve kollamak zorundaydım. Haksız eleştiriler yapmak yerine alın teriyle çalışan, çabalayan insanlara saygı duyun.
Saygılarımla, Serah.
Öte yandan Didem Erol, daha önce verdiği bir röportajda Amerika'daki yaşantısını şöyle anlatımıştı;
Amerika'ya ilk 2000 yılında gittim. Şimdi daha çok gelen Türk oyuncu var. Benim zamanımda kimse yoktu! Türkiye'ye gelmeden evvel Londra ve Avustralya'da oyunculuk yapıp, okuduğum için amacım hep internasyonel bir kariyerdi, uluslararası projelerde yer almaktı. Türkiye'ye ilk geldiğimde ziyaret amaçlı gelmiştim, kalmak gibi bir niyetim yoktu. Düzgün Türkçe bile konuşamıyordum!
Daha sonra 2008'de iki Amerikan yapımında oynadım. Birinci projemde Morgan Freeman ve John Cusack ile ufak bir rol aldım. İkincisi Luke Goss ile beraber başrol oynadığım Annihilation Earth isimli filmdi. Bunların getirdiği ivmeyle 'Amerika'da devam ederim' dedim ve 2009'da Amerika'ya döndüm. Zaten Los Angeles'a önceden duyduğum enteresan bir aşk vardı, 2002'de Los Angeles'tan ayrılırken 'Bir gün mutlaka geri donup burada yasayacağım' demiştim dediğimi yaptım.
Los Angeles'ta yaşıyorum, oyunculuğa devam! Türkiye'de son oynadığım film 'Organik Aşk Hikayeleri' filmiyle Toronto'da Reelheart Film Festivali'nden 'En İyi Kadın Oyuncu' dalında aday oldum. Buradaysa en son Darren Bousman'ın tiyatrosunda oynadım. Muhteşem bir deneyimdi.
İnteraktif ve sürükleyici bir tiyatro… Seyirciyi de oyunun içine alan ve sadece 9 kişiye oynanan bir oyundu. Çünkü 9 ayrı hikaye var içinde. Gecede 10 oyun oynadık. Kapalı gişe!
KENDİ FİLMİMİ ÇEKECEĞİM
Şimdi kendi filmimi çekmeye hazırlanıyorum! Mart ayında çekecektik, koronadan dolayı olmadı… Şimdi tekrar çekmeye hazırlanıyoruz. Amerika'da yapımın da pek çok aşamasında çalışma ve işi öğrenme fırsatım oldu. Ben de 'hem yapımcı, hem oyuncu olabilirim' dedim.
Başkalarının işini ve projesini beklemektense kendiminkileri yapmak daha mantıklı geldi. Yıllardır işin içerisindeyim, çok büyük yapımcı ve yönetmenlerle çalışma fırsatım oldu, onlardan çok şey öğrendim. Heyecanlıyım. Türümüz Korku!
Yine bu pandemi süresince pek çok audition'a katıldım. Audition'lar (deneme çekimleri) artık şahsen yapılmıyor tabii 'self-tape' yani kendimiz çekip gönderiyoruz. Kendi yapımcım, yönetmenim, ışıkçım, kameramanım ve montajcım olmayı öğrendim! Kast direktörleri işler açılır açılmaz setlere dönebilelim diye kast seçimleri yapmaya devam ettiler. Gönderdiklerimden birisi çok beğenildi ve role seçildim mesela. Enteresan bir aile draması. Çekimleri ekimde. Bütün oyunculara korona testi tabii tutuluyor. Sette oyuncular dışında herkesin maskeli olma zorunluluğu var. Ekip sayısı sınırlı. SAG'in (Amerika'daki Oyunculuk Sendikasi) birçok kuralı var. İnsanların sağlığını tehlikeye atmadan prodüksiyonları sürdürmeye gayret gösteriyoruz.
Ben oyuncuyum ve dünyanın her yerinde çalışırım, çalışıyorum da. Uluslararası projelerde yer almak tercihim. Beni heyecanlandıracak bir karakter ve muhteşem bir senaryo Kuzey Kutbu'ndan gelirse, gider Kuzey Kutbu'nda da film çekerim ben.
Ayrıca Didem Erol, "Türkiye'ye dönme planınız var mı?" sorusuna, "Yok. Ama çok iyi bir iş olur, kısa süreli dönerim." ifadelerini kullanmıştı.