Corona virüsle ilgili akıllarda yer alan birçok soruyu Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş yanıtladı. Corona virüs sürecinde güçlü bir bağışıklığın önemine dikkat çeken ve mutlaka ev yapımı yoğurt, kefir gibi besinlerin tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Ümit Aktaş, kronik rahatsızlığı olanların bu süreçte nelere dikkat etmesi gerektiğini de aktardı. Dr. Ümit Aktaş, corona virüsle mücadele döneminde vücudun en çok ihtiyaç duyduğu vitaminleri de vurgulayarak dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Kronik hastalığa sahip olan kişiler koronavirüse karşı güçlü olabilmek için neler yapmalıdır?
Kronik hastalıkları olanlar koronavirüse karşı çok daha savunmasız. Bu yüzden de yüksek tansiyon hastaları, diyabet ve kanser hastaları için sosyal izolasyon daha da elzem bir hâl alıyor. Romatizmal hastalıklarda kullanılan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçların da vücudu viral enfeksiyonlara karşı savunmasız bıraktığı unutulmamalı. Kronik hastalıklarda doğal beslenme normalde de son derece önemlidir.
Bu hastalıkların kontrol altına alınmasında, hatta bazılarının tedavisinde beslenmenin rolü yadsınamaz. Özellikle kronik hastalıkları olanlar yüksek gluten içeriği ile vücutta enflamasyona, kan şekerinde fırlamalara neden olan buğday ürünlerinden uzak durmalı, mevsimsel beslenmeye dikkat etmeli ve probiyotik zengini besinler tüketmeli.
Bitkisel desteklerden, vitamin ve mineral takviyelerinden faydalanarak bağışıklık sistemlerini desteklemeleri de akılcı bir stratejidir. Ancak bu takviyelerin mutlaka fitoterapi eğitimi almış bir doktor tarafından reçete edilmeleri gerekir.
Stres bu dönemde vücudu nasıl etkiliyor? Strese karşı hangi besinleri tüketmek faydalı olur?
Her zaman söylediğim gibi önleminizi alın ama panik yapmayın. Kronik stres bağışıklık sistemini çökertir. Stres sırasında salgılanan bir hormon vardır; kortizol hormonu. Vücut kısa süreli strese göre tasarlanmıştır. Tehlike anında tüm hücrelere şeker pompalanmasını sağlayan kortizol hormonu aslında bir hayat kurtarıcıdır. Ama stres kronikleştiğinde bu hayat kurtarıcı hormon ciddi bir sağlık tehdidi haline gelir.
"KORTİZOL HORMONU ÖLÜM HORMONU OLARAK DA BİLİNİR"
Kortizol hormonu ölüm hormonu olarak da bilinir. Eğer kronik stres altındaysanız vücuttaki enflamasyon artar ve bağışıklık sisteminiz çöker. Kalp krizi geçirme, kansere yakalanma riskiniz önemli oranda artar. Şu sıralar herkesin kronik stres mağduru olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Stresli insanlar hem daha fazla hastalanır, hem de daha zor iyileşirler. C vitaminin stresin vücutta yarattığı olumsuz etkileri bertaraf ettiğine dair bilimsel bulgular var.
C vitamini zengini beslenmeye çalışın. Hatta bununla da yetinmeyip C vitamini takviyesi alın. Bahsettiğim çalışmalara göre, C vitamininin kortizol değerini düşürmedeki etkisi için, önerilen günlük dozun çok üstüne çıkılması gerekiyor. C vitaminin bağışıklık sistemini desteklediği viral enfeksiyonlara karşı koruyucu etkisi olduğunu da unutmayın. Stresle savaşta güçlü müttefiklerinizden biri de probiyotik zengini bir diyettir.
Stres ve bağırsak florasındaki bakteriler arasındaki güçlü ilişkiyi işaret eden pek çok bilimsel yayın var. Mesela kefir, ev yoğurdu ve şirden mayasıyla yapılmış peynirde bulunan Lactobacillus rhamnosus bakterisinin beyindeki GABA seviyesini dengelediğini, stres hormonu kortizol seviyesini aşağı çektiğini gösteren çalışmalar var. GABA (Gama aminobutirik asit) kendimizi sakin ve daha az endişeli hissetmemizi sağlayan bir aminoasittir.
Koronavirüs sıcaklar gelince kaybolur mu? Virüs sizce ne zaman sona erecek?
Maalesef şu noktada kesin bir şey söylemek çok zor. Neden? Çünkü yeni koronavirüsle ilgili elimizde yeterli veri yok. Ama bildiklerimizden yola çıkarak bazı varsayımlarda bulunabiliriz. COVID-19 zarflı virüsler denen bir virüs ailesindendir.
Dışları yağlı bir kılıf ile kaplı olan bu virüslerin, diğerlerine kıyasla, sıcağa karşı çok daha hassas olduğunu, sıcak havalarda vücut dışında uzun süre hayatta kalamadığını gösteren çalışmalar var. Bundan yola çıkarak salgının sıcak yaz aylarında hız kesebileceği düşünülebilir, ancak bu bir varsayımdan öteye geçemez.
Bence yeni koronavirüsün yavaşlamasında mevsimsel faktörlerden ziyade insan faktörü daha önemli bir rol oynuyor. Yaz aylarında gevşeyip, "nasılsa virüsün etkisi azalmıştır" diyerek dikkati elden bırakmak salgının yeniden alevlenmesine neden olabilir. Bir süre daha azami dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Koronavirüse karşı dirençli kan grupları bulunuyor mu?
Çinli bilim insanlarının yaptığı bir çalışma var. Bu çalışma için koronavirüs enfeksiyonu yüzünden hastaneye yatan 2173 kişinin kan gruplarının ne olduğuna bakılmış. Bu kan gruplarının popülasyondaki oranı da göz önüne alındığında, en büyük risk grubunun A grubu, en düşük risk grubunun ise 0 grubu olduğu sonucuna varılmış.
Bu çalışma, kan grubuna göre virüse yakalanma riski hakkında değil, hastalığın seyrinin nasıl olacağı yolunda bazı bulgular sağlamayı hedefliyor. Ancak bu bulgulardan yola çıkarak herhangi bir yorum yapmak kesinlikle doğru değil. Neden? Çünkü bu araştırmayı destekleyen sonuçların elde edildiği daha kapsamlı araştırmalar yapılması gerekiyor.
Bir tıp insanı olarak, bazı kişilerde "Benim kan grubum 0, bana bir şey olmaz" şeklinde bir algı yaratabilecek bu tür bulgulardan söz edilmesini çok doğru bulmuyorum, özellikle de bilimsel olarak kanıtlanmamışlarsa!
Probiyotiğin önemi son zamanlarda tekrar konuşulmaya başlandı. Probiyotiğin koronavirüse karşı nasıl bir önleyici gücü var?
Tabii ki var. Çünkü bu hastalıkla karşılaştığınızda onu hafif bir grip gibi, hatta hiçbir semptom yaşamadan geçirmeniz için güçlü bir bağışıklık sistemine ihtiyacınız var. Güçlü bir bağışıklık sistemi için ise bağırsak floranız sağlıklı olmalı. Bağırsaklarınızdaki dost bakteriler çeşit ve sayıca ne kadar fazlaysa bağırsak floranız da o kadar sağlıklı demektir.
Bağırsaktaki çoğunluk zararlı bakterilerin olduğunda ise bağışıklık sisteminiz etkin bir şekilde çalışamaz. Bugün artık bağırsaklardaki faydalı bakterilerle bağışıklık sisteminin devamlı bir iletişim halinde olduğunu biliyoruz. Sağlıklı bir insanda bu iletişim mükemmel bir şekilde işliyor. Ama kötü beslenme, bilinçsiz kullanılan antibiyotikler yüzünden dost bakteriler zarar gördüğünde bu iletişim bozuluyor.
VÜCUDA İSTİLACI BİR VİRÜS SIZDIĞINDA...
Yani bağırsaklarınızdaki probiyotik kolonileri yetersizse bağışıklık sisteminiz etkin bir şekilde çalışamaz. Vücuda istilacı bir virüs ya da bakteri sızdığında bağışıklık sisteminizin en zinde, en güçlü halinde olmasını istersiniz.
Tuzlu gargara, sabah aç karna sirkeli su içmek gibi birçok tavsiye kulaktan kulağa dolaşıyor. Bunların gerçekten koronavirüsü önleyici gücü var mı? Önerebileceğiniz bu tarz bir yöntem var mı?
Burun tıkanıklığı için ara sıra kullanabileceğiniz bir yöntem olsa da, tuzlu gargarayla ilgili şöyle bir sorun var, tuz oranı biraz fazla gelirse burun mukozasındaki yararlı bakterileri de yok edebilir. Yani düzenli olarak burnunuza tuzlu suyla yıkamak fayda yerine zarar getirebilir. Bu yüzden özellikle böyle bir dönemde, yani tüm koruyucu güçlerinize ihtiyacınız olduğu bir zamanda tavsiye etmiyorum.
Yukarıda probiyotiklerin öneminden bahsettik, bağışıklık sisteminizin etkin bir şekilde çalışması için bağırsaklarınızdaki ekosistemin son derece önemli olduğunun altını çizdik. Ev yoğurdu, ev turşusu gibi gıdaları sofranızdan eksik etmeyin. Sirke de en zengin probiyotik kaynaklarından biridir. Tabii ev sirkesi olmak koşuluyla!
Şu sıralar özellikle zencefil çayı, ıhlamur çayı, yeşil çay içmenizi öneriyorum. Bu bitkilerin viral enfeksiyonlara karşı koruyucu, bağışıklık sistemini destekleyici etkisi vardır. Ancak tansiyon problemi olanlar yeşil çayı dikkatli tüketmeli.
BAĞIŞIKLIK DOPİNGİ...
Sabahları güne küçük bir kahve fincanı soğuk sıkım sızma zeytinyağı ile başlamak da etkili bir bağışıklık dopingidir.
Koronavirüsten korunmak için her gün mutlaka yapın dediğiniz bir öneriniz var mı?
Doğru beslenin! Bu öneriyi açalım dilerseniz. İşlenmiş yiyeceklerden, tatlıdan, börekten, ekmekten uzak duracaksınız. Yani hem katkı maddeleriyle, kimyasallarla dolu yiyeceklerden hem de kan şekerinizin fırlamasına neden olan unlu mamullerden, tatlılardan uzak duracaksınız. Yedikleriniz bağışıklık sisteminize köstek değil destek olacak!
Peki doğru beslenmenin içinde neler yer alıyor? Probiyotik zengini ev yoğurdu, ev turşusu, halis tereyağı, soğuk sıkım sızma zeytinyağı, mevsim sebzeleri, serbest gezen tavuğun eti, yumurtası ve kırmızı et gibi gerçek besinlerden oluşan bir diyet bağışıklık sisteminizin en etkili destekçisi, sizin de en önemli koruyucunuzdur.
Ancak hiçbir kronik hastalığı bulunmayan, doğru beslenmeye özen gösteren biri de çok fazla virüse maruz kaldığında hastalığı son derece ağır bir tabloyla yaşayabilir. Bunun en iyi örneği de sağlık görevlileridir. Burada anlatmak istediğim şu; doğru beslenmek çok önemli ama "Ben nasılsa iyi besleniyorum" diyerek maske kullanmamak, el hijyenine ya da sosyal mesafeye dikkat etmemek gibi bir lüksümüz yok.