Doğal bir mucize olarak adlandırılan ve son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz 'Glutatyon' nedir? Glutatyon, önemli hücresel bileşenlere zarar gelmesini önleyen bir antioksidandır. Vücudu temizleyen ve hücreleri koruyan glutatyonun vücutta azalmasıyla birçok sağlık problemi ortaya çıkar. Glutatyonun, vücudun çöpçüsü olduğunu belirten Fitoterapi Uzmanı Dr. Buğra Buyrukçu, "Vücutta azalmaya başladığında kalp damardan kansere pek çok ölümcül hastalığa neden olabilir" diyerek Glutatyon ile ilgili bilgiler verdi.
Glutatyon, bitkiler, hayvanlar, mantarlar ve bazı bakteri ve archaea'da bir antioksidandır. Glutatyon, serbest radikaller, peroksit, lipit peroksit ve ağır metaller gibi reaktif oksijen türlerinin neden olduğu önemli hücresel bileşenlere zarar gelmesini önleme yeteneğine sahiptir.
Bağışıklık sistemini güçlendirirken bedende biriken ağır metallerin, toksinlerin vücuttan atılmasını sağlıyor, paslanma ve iltihaplanmanın önüne geçiyor. Normal koşullarda vücudun ürettiği doğal bir antioksidan. Ancak zamanla glutatyon rezervi yetmemeye başlıyor" diye konuştu.
GLUTATYON HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?
Yaş, beslenme, sigara ve alkol gibi nedenlere bağlı olarak vücutta azalmaya başlayan glutatyonun mutlaka takviye edilmesi gerektiğini kaydeden Dr. Buğra Buyrukçu, "Aksi halde kendini temizleyemeyen vücut yaşlanmaya, organlar fonksiyonlarını yerine getirememeye ve kalp damar hastalıkları, demans, kanser gibi birçok ciddi hastalıklar ortaya çıkmaya başlıyor.
Vücutta azalan glutatyonun takviyesi için elbette beslenme önemli ancak yeterli olmayabiliyor. Yine de glutatyon üretimini tetiklemek için soğan, sarımsak ve lahana tüketmek gerekiyor. Glutatyon içeriği en yüksek besinler arasında yer alan ıspanak, bamya, karnabaharı sofradan eksik etmemek veya B12 takviyesi çok işe yarıyor" dedi.
Vücudun üretmediği ancak en çok ihtiyaç duyduğu vitaminlerden biri olan B12 günümüzde de en çok şikayet edilen eksikliklerden biridir. Özellikle hamile kadınların alması gereken ek vitamin takviyelerinden biri olan B12 DNA yapısının oluşumu ve sinir sistemi için vazgeçilmez bir vitamindir. Hayvansal gıdalarda bulunan B12 vitamini et ve tavuk tüketmeyen kişilerde en çok yaşanan eksikliktir. Anemi (kansızlık), nörolojik ve ruhsal bozukluk gibi üç temel rahatsızlığa zemin hazırlayan B12 eksikliği zamanında tedavi edilmediğinde daha ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Bağırsaklarda bulunan bakterilerle sentezlenip su da çözülebilen B12 vitamini vücutta kırmızı kan hücrelerinin çoğalmasını destekler.
B12 VİTAMİN EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
- Bağırsakların çalışması için etkin olan B12 vitamini eksilince bu çalışma ya yavaşlar ya da hızlı çalışır. Bu yüzden bağırsak besinleri çözümlemekte ya zorlanır ya da hızlı çözer. Kabızlık ve sürekli ishal gibi iki farklı sindirim sorununa neden olur.
- B12 vitamin eksikliğinin en belirgin belirtileri ise tırnak kırılması ve saç dökülmesidir. Zayıflayan sinir hücreleri gerekli vitamin ve mineralleri vücutta ölü hücrelere yetiştiremediklerinde buralara yenilenen kök hücreler zayıflar. Bu da kırılmaya ya da dökülmeye neden olur.
- Kas ve kemiklerin zayıflaması ayrıca gün içerisinde kişinin vücut enerjisinin çabuk tükenmesi de B12 eksikliği belirtileri arasındadır.
- Nadirende olsa vücudun ısı oranı artar. Ter bezleri hızlı çalıştığından ateş basması ve terleme olayları sıklıkla yaşanır. Bu havalar bağlı ortaya çıkmaz.
İŞTE EN ÇOK B12 VİTAMİNİ BULUNAN BESİNLER
DENİZ ÜRÜNLERİ
Vücudun günlük B12 vitamini ihtiyacını karşılamada en etkili besinler deniz ürünleridir. Özellikle somon balığı bu türlerden en etkilisidir. Uzmanlar en az haftada iki defa balık ürünleri tüketerek vücudun temel ihtiyacı olan vitamin eksikliğinin giderilmiş olacağını vurgular.
ET
Hayvanlarda daha fazla bulunan B12 vitamini bakımından özellikle ciğerlerde bulunur. Uzmanlar ortalama bir insanın günlük 100 gram et dışında ciğer tükettiklerinde bu eksikliği fazlası ile giderileceğini belirtiyor.
SÜT VE SÜT ÜRÜNLER
İçerisinde B12 vitamini fazla olan peynir tam bir kalsiyum ve potasyum deposudur. Aynı şekilde yoğurtta bu eksikliği gideren besinler arasındadır. Sütün içerdiği laktoz alerji yapısı nedeniyle sık tüketilmesi önerilmediğinden işlenmiş hali ile bu açığı kapatabilir.