Teniste 2. servisi garanti vuruş atar gibi; Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra hele deplasmana gidiyorsanız kurduğunuz 11'de "acaba"ları soyunma odasında bırakıp, az soru işaretli kadroyla çıkacak, sonu ünlemle bitebilecek ihtimalleri taraftarınız önünde deneyeceksiniz. Sakatlıktan dönen Kazımcan, hazır olmayan Ndombele ve oyuna sonradan girdiği maçlarda etkili olan ama kapalı savunmalar karşısında adıyla savaşan Barış. Sıkıntının üç ası..
B planı olmayan, derinde kalabalık bekleyen Antalya karşısında omurgasındaki otomatik vitesi kaybeden Galatasaray, Kerem'in rot balansı kanatlara bozgun oyununda İcardi de derine gelmeyince, Ndombele'nin ağırlığı ve Barış'ın basit top kayıplarıyla ilk yarıyı heba etti. Önce Tete ve golü bulduktan sonra Mertens ve Kaan değişikliklerinin zamanı da, tercihi de doğruydu Buruk adına ama ön tarafı basit top kayıpları yaptığında Nuri Şahin'in de son gemileri yakmasıyla saha sarı-kırmızılı takım tarafına hafif yokuş oldu ki, o dakikalarda Assombalonga'nın kafasıyla kaçırdığı gol…
Icardi yakın direğe insafsız vururken bayrağı çeken yardımcının ne acelesi vardı bilmiyorum ama Muslera'nın ayağına kırmızı kartlık darbe geldiğinde sanıyorum VAR odasına ya yemek siparişi geldi; ya da Netflix'de yeni çıkan Beckham belgeselini izliyorlardı. Belgesel güzel bu arada, tavsiye ederim.
ERMAN TOROĞLU - SARI KARTTAN SONRA YAPILAN O ALKIŞ...
Galatasaray'da Şampiyonlar Ligi'nde oynanan Manchester United maçının yorgunluğu gözüküyordu. O, zaman zaman baskı yapan G.Saray ilk yarıda hiç yoktu. Öyle olunca da geri kaçarak rakibe alan bıraktılar. Topu kendilerinde tuttular ama ilk yarı boyunca oyunun tam hakimi değillerdi. İkinci yarı artık bu işin öyle olmayacağını anladılar, prese başladılar.
Oyuncu değişiklikleri de avantaj oldu. Sarı-kırmızılılarda çok kaliteli oyuncular var. Her an oyunu değiştirecek 7-8 futbolcu var sahada olan kadroda. Antalyaspor, tamam iyi direndi ama hücumu fazla düşünmediler. Büyük takımdan puan alacaksan en az 1 -2 gol atman lazım.