4 Mayıs koronavirüs tablosu verileri, Türkiye'de 29 Nisan - 17 Mayıs 2021 tarihleri arasında uygulanan tam kapanma sokağa çıkma yasağının güncel vaka sayısına etkisi kamuoyu tarafından merak konusu olarak, 4 Mayıs koronavirüs tablosu açıklandı mı? sorusu üzerinden yapılan araştırmalarla bilgi sahibi olunmaya çalışılıyor. Türkiye'de güncel koronavirüs vaka ve vefat rakamlarının yer aldığı Türkiye günlük koronavirüs tablosu günlük bazda takip edilerek, 4 Mayıs korona tablosu ve bugünkü Türkiye corona virüsü vaka sayısı kaç oldu? sorusuna yoğun olarak yanıt aranıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı aracılığıyla 4 Mayıs koronavirüs tablosu son dakika olarak paylaşıldı. Bakanlık tarafında yayımlanan bugünkü güncel korona son durum tablosu verileri şöyle;
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 24-30 Nisan tarihleri arasını kapsayan illere göre haftalık vaka sayılarının yer aldığı haritayı sosyal medya hesabından paylaştı. İllere göre haftalık Kovid-19 vaka sayısı her 100 bin kişide İstanbul'da 532,02, Ankara'da 361,52, İzmir'de 223,34 oldu. Haftalık verilere göre en çok Kovid-19 vakası görülen iller İstanbul, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli oldu.
İllere göre haftalık Kovid-19 vaka sayısı her 100 bin kişide İstanbul'da 532,02, Ankara'da 361,52, İzmir'de 223,34 oldu.
İstanbul'u, 498,70 ile Kırklareli, 489,89 ile Tekirdağ, 439,11 ile Çanakkale ve 437,65 ile Kocaeli takip etti.
Vaka sayısı en düşük olan iller ise Şırnak 43,12; Şanlıurfa 70,25; Mardin 76,40; Siirt 79,14; Van 90,75.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından vaka haritasını paylaşırken, şunları ifade etti:
"İllerimizde bir haftada 100.000 nüfusa karşılık gelen vaka sayısını gösteren insidans haritasının güncel halini ekte bulabilirsiniz. Tedbir ve kısıtlamalar bu haritayı her gecen gün daha iyi bir tabloya çevirecek."
Sağlık Bakanlığı Toplum Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, AA muhabirine, salgınla mücadelede aşılamanın önemi ve Türkiye'nin aşı stratejisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Uluslararası literatürde ve Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, salgın söz konusu olduğunda bulaş yollarını engellemek ve aynı zamanda bağışıklık oluşturulması gerektiğini vurgulayan İlhan, salgınla mücadelede aşısı olan her virüs için de aşılama programının hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
İlhan, "DSÖ, mücadelenin hastalığın kontrol altına alınarak kazanılabilmesi için özellikle solunum yolu ile bulaşan koronavirüslerde yüzde 60-70 oranındaki grubunun aşılanması ya da hastalık geçirerek bağışık olmasının gerektiğini söylüyor. Bu nedenle aşı olmadan koronavirüsle mücadele etme şansı söz konusu değil." dedi.
Salgının kontrol altına alınabilmesinde "sürü bağışıklığı" ve "toplumsal bağışıklık" stratejilerinin uygulanabildiğini dile getiren İlhan, şu açıklamalarda bulundu:
"Sürü bağışıklığı, sürecin başında İngiltere ve İsveç'in denediği bir yöntemdi. Sürü bağışıklığı, toplumun kendi haline bırakılarak virüsün toplum içinde yüzde 60-70 oranında bulaşmasıyla kişilerin virüsle tanışması şeklindedir, yani toplumun serbest bırakılmasıdır. Toplumsal bağışıklık ise bu sürecin yani yüzde 60-70 oranında toplumun bağışık olma halinin belirli bir plan dahilinde aşılanma ile sağlanması şeklindedir."
Salgının başından beri Türkiye'nin bu konudaki stratejisinin net olduğunu belirten İlhan, "Başından bu yana Türkiye'de 'toplumsal bağışıklık' stratejisi uygulanıyor." diye konuştu.
Prof. Dr. İlhan, Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020'den itibaren olabildiğince az kişinin enfekte olması için çalışmalar yapıldığını dile getirerek, tedbir kararları ile aşı geliştirilinceye ve erişimi sağlanıncaya kadar az kişinin enfekte olabilmesi için mücadele verildiğini, aşıların devreye girmesiyle Türkiye'de de toplumsal bağışıklık için aşılama planlaması yapıldığını anımsattı.
Toplumsal bağışıklığın oluşturulabilmesi için hedef grubun yüzde 60-70'inin aşılanması gerektiğinin altını çizen İlhan, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de 18 yaş üzeri vatandaşlara bakıldığında yaklaşık yaklaşık 60 milyon kişiden bahsetmek mümkün. Çünkü, 23 milyon 18 yaş altı gencimiz var. Bu doğrultuda Türkiye'de, 60 milyonun bağışıklanması gerekiyor. Şu an baktığımızda ülkemizde ikinci doz aşısı yapılan 9 milyon 600 bin kadar vatandaşımız var. Aynı zamanda şu an için koronavirüsü geçiren de yaklaşık 5 milyon vatandaşımız bulunuyor. Bu doğrultuda 15 milyon seviyesine gelindiği düşünülürse, yüzde 25 hedefine yaklaşıldığını söylemek mümkün."
Toplumsal bağışıklığın kazanılmasında aşı teminin de büyük önem taşıdığını dile getiren İlhan, "Türkiye, dünyada farklı aşıları yapan nadir ülkelerden biri. Aşı çeşitliliği, aşı temininde elde edilen önemli bir kazanımdır." dedi.
Prof. Dr. İlhan, toplumsal bağışıklığın kazanılması için uygulanan strateji kapsamında yüksek risk gruplarından başlanarak aşının uygulandığını hatırlattı.
İlhan, 40 yaş üzeri vatandaşların aşılanmasıyla hastalığa bağlı ölüm oranlarının önemli oranda düşmesinin öngörüldüğünü anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü, kronik hastalıklar genellikle 40 yaşlarında başlıyor ve koronavirüs ölümlerine bakıldığında da en az bir kronik hastalığı olanların ölüm riskinin olmayanlara göre daha yüksek olduğuna şahit oluyoruz. Bu nedenle 40 yaş üzeri aşılandığında, ölüm riski toplumda daha da azalacak."
Toplum Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan, toplumsal bağışıklığın kazanılmasının 18 yaş üstündekilerin aşılanmasıyla mümkün olacağını belirterek, "Aşı temininde sıkıntı olmaması halinde 18 yaş üstüne aşı yapılmasıyla birlikte, toplumsal bağışıklığın kazanılması için gerekli olan yüzde 60-70 hedefi güz döneminde gerçekleşebilir." diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı Covid-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu'nda 4 Mayıs 2021 saat 15.00 itibarıyla yer verilen tabloya göre 1.doz uygulanan kişi sayısı 14 milyon 182 bin 727, ikinci doz uygulanan kişi sayısı 9 milyon 685 bin 833 oldu. Uygulanan aşı dozu sayısı ise 23 milyon 868 bin 550 olarak kayıtlara geçti.
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınında, aşı uygulamalarında gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. BioNTech kurucu ortağı ve CEO'su Prof. Dr. Uğur Şahin, yeni tip bir koronavirüs aşısı ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. BioNTech kurucusu Şahin, yaptığı açıklamada BioNTech'in yeni bir aşı geliştirme çalışmalarına başladığını duyurdu.
Koronavirüs salgınında giderek artan aşı uygulamalarının, koronavirüsün varyantlarına karşı etkinliğini artırdığı şu günlerde, Şahin tarafından yapılan açıklama, salgının seyrini değiştirir nitelikte. Şahin, BioNTech'in, daha uygun, rahatlıkla sağlanabilir sıcaklıklara uygun bir aşı geliştirme çalışmasında olduğunu söyledi.
Şahin, özellikle Hindistan gibi ülkelerde, sıcaklık ve uygun koşulların yoksunluğunun, aşıyı muhafaza etmede uygun olmayan koşulları gözeterek yapılan yeni aşı girişimi sayesinde uzun süreler boyunca rahatlıkla saklanabilecek bir aşının müjdesini verdi.
Başlatılan çalışmaların ardından onay aşamasına gelen yeni koronavirüs aşısının, standart buzdolaplarında 2 ila 8 derece arasında seyreden sıcaklıklarda rahatlık saklanabilmesinin hedeflendiğini söyleyen Şahin, yeni aşının raf ömrünün ise 6 ay olacağını duyurdu.
Yaptığı açıklamada, "Koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşı formülümüz eksi 80 derece saklanabiliyor ve taşınabiliyordu. Oldukça hassas koşullara ihtiyaç duyan bu aşı formülünü geliştirmemizin ardından yeni aşı çalışmalarına başladık. Dağıtımcılara daha kolay bir şekilde ulaşmasını hedeflediğimiz yeni aşımız, 2 ila 8 derece arasında saklanabilecek. Yeni koronavirüs aşısı, aynı zamanda 6 aylık bir raf ömrüne sahip olacak" ifadelerini kullanan Şahin'in bu açıklaması, oldukça ses getirdi.