İclal: Saygı gösterme, ikram. (Arapça)
İçim: Lezzet, tat, bir yudumda içilecek kadar.
İlayda: Su perisi. (Türkçe)
İlbike: Seçkin kadın.
İlcan: Ülkenin sevilen kişisi.
İlçim: Elçilik görevi. (Türkçe)
İlsu: Vatan suyu. (Türkçe)
İlşen: Ülkesi sevinçli.
İmren: Edinme isteği, çok beğenme. (Türkçe)
İpek: İnce, kibar, zarif. Bir böceğin kozasından yapılan ince, parlak, dayanıklı, iplik ve bundan yapılan kumaş. (Türkçe)
İzgi: Adaletli, güzel, iyi, akıllı, beğenilen. (Türkçe)
İzel: El izi.
İzzet: Kuvvet, itibar, değer. (Arapça)
Kadem: Uğur. (Arapça)
Kardelen: Kışın son günlerinde, ilkyazın ilk günlerinde kar üzerinde beyaz pembe çiçekler açan çiğ-demgillerden bir bitki. (Türkçe)
Kübra: En büyük, çok büyük. (Arapça)
Kaan: Kağan. Hanların hanı, şahinşah.
Kabil : Kabul eden, önde olan.
Kadem : Ayak, adım.
Kâdir : Tükenmez güç ve kudret sahibi.
Kadîr: Çok güçlü, çok kudretli.
Kadı : Hüküm, karar ve hakimlik.
Kalender : Dünyadan el etek çekip boş dolaşan derviş.
Kamran : İsteğine kavuşmuş, mutlu, bahtiyar.
Kasım: Taksim eden, bahşeden.
Kâzım : Öfkesini, gazabını yenen.
Livin: Hareket, devinim. (Kürtçe)
Loya: Tatlı şerbet. (Lazca)
Levin: Renk. (Ermenice)
Liva: Yumuşak karın erimeye başlaması. (Lazca)
Limsa: Bir bitki türü. (Lazca)
Linet: Sürgün. (Arapça)
Levent : Bahriyeli. Boylu poslu, yakışıklı.
Levni : Renkli, boyalı.
Murat : İstek, arzu, maksat. Seçilen
Mazhar : Nail olan, şereflenen, bir iyiliğe kavuşan.
Memun : Korkusuz, tehlikesiz, sağlam, emin.
Mert : Sözünün eri, yiğit, bahadır.
Mestan : Mest olmuş, bayılmış.
Metin : Sağlam, dayanıklı.
Miraç : Merdiven, yükselen, yükseklere çıkan .
Mirkelam : Kibar konuşan, hoş sohbet, sohbet adamı.
Mirza : Hükümdar soyundan gelen, beyzade.
Misbah : Lamba.
Mithat : Methetme, övme.
Mustafa : Saf hale getirilmiş, süzülmüş, güzide.
Mayda: İnce yapılı, narin. (Farsça)
Mayıs: Bahar ayı, yılın beşinci ayı. (Türkçe)
Maysem: Mayıs. (Çerkesçe)
Melek: Tanrı ile insan arasında aracılık yapan, nurdan yapılı olan, dinsel varlık. Huyu güzel kişi. (Arapça)
Meliha: Güzel, sevimli, şirin. (Arapça)
Melike: Kadın hükümdar, hükümdar karısı. (Arapça)
Melis: Meliz: Bal, balansı. (Yunanca)
Melisa: Tatlı, sevgili, oğulotu, balansı, çayırlık, kokulu bir bitki. (Yunanca)
Melodi: Kulağa hoş gelen ses dizisi. (Fransızca)
Meltem: Karadan denize esen yaz rüzgârı. (Türkçe)
Mine: Metal üzerine vurulan renkli sır tabakası, çok ince nakış, ıtırlı bir bitki, dişlerin üzerindeki koruyucu tabaka. (Farsça)
Miran: İnci. (Kürtçe)
Nabi : Haberci, haber veren.
Namdar : Meşhur namlı, ünlü, tanınmış.
Nebi : Haberci, haber getiren, peygamber.
Necat : Kurtuluşa, selamete eren.
Necati : Kurtulan, felah bulan.
Neccar : Dülger, marangoz, doğramacı.
Necdet : Kahraman, yiğit, efe.
Necih : Başarılı, galip, muzaffer.
Necmi : Yıldız
Nefi : Kazançlı, kârlı.
Nağme: Ezgi, güzel uyumlu ses. (Arapça)
Nemir: Ölümsüz. (Kürtçe)
Neşem: Sevincim.
Nida: Ses, çağırma, seslenme. (Arapça)
Nurcin: Işık toplayan, nur toplayan. (Arapça)
Nusa: Gelin. (Lazca)
Nuşin: Tatlı, lezzetli. (Farsça)
Nüjen: Modern. (Kürtçe)
Nükhet: Güzel koku. (Arapça)
Nükte: İnce, anlamlı, düşündürücü söz, espri. (Arapça)
Oğuz : Doğru, sağlam, güçlü, genç.
Oğuzhan : Oğuzların hükümdarı.
Okan : Anlayışlı, kavrayışlı.
Oktay : Hiddetli, kızgın, sinirli.
Orhan : Şehrin hakimi.
Ozan : Halk şairi, geveze.
Öktem : Gösterişli, korkusuz, güçlü.
Ömer : Diri, canlı, yaşayan hayat süren
Önder : Lider, şef, reis.
OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı
ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek
ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.
PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi
PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki
PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları
PINAR: Büyük su kaynağıÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
Peyami : Haberci.
RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.
RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel
REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen
REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu
RUHŞEN: Neşeli,canlı.
Raci : Rica eden, yalvaran, ümitli, dileyen.
Racih : Üstün, kıymetli, faziletli ve itibarı fazla olan. Tercihli.
Rafet : Merhamet etme, acıma, esirgeme.
Ramazan : Çok sıcak olan, günahları yakan.
Ramiz : İşaret koyan, işaretle konuşan.
Rauf : Pek esirgeyen, çok merhamet eden.
Recai : Rica eden, dua eden, Allahü teâlâya yalvaran.
Recep : Mübarek, muazzam, muhterem; kıymetli.
Refah : Bolluk, rahatlık, her türlü sıkıntıdan kurtulma.
Re'fet : Acıyan, merhamet eden.
SANEM: Çok güzel kadın; Put
SEBLA: Uzun kirpikli göz
SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen
SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı
SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz madde SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak
SEHER: Tan ağartısı
SELDA: Bir söğüt cinsi
SELEN: Haber, müjde
SELİN: Gür akan su
SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.
SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan
SEMA: Gökyüzü; Göç
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.
SEMRA: Esmer kadın.
SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel
SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı
SERAY: Ay gibi güzel
SERMA: Kış soğuğu
SERPİL: Gelişmek,büyümek.
SERPİN: Yağmur
SERRA: Rahatlık,kolaylık
SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında
SEVAL: Severek al anlamında
SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek
SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
SEVİL: Her zaman sevilen biri ol
SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik
SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.
SEYLAN: Sel, akma, akış
SEZEN: Hisseden, sezgili
SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği
SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.
yer; Bahşiş, hediye; Bağ
SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası
SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler
SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim
SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi
SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.
SUZAN: Yakan,yakıcı
Sadeddin : Dinin mübarek kişisi.
Sadullah : Allahü teâlânın saadeti.
Sadun : Uğurlu olan, uğur getiren.
Safa : Saf, berrak, temiz, kedersiz, gönlü şen.
Saffet : Saf, halis, temiz. Hile ve dubaradan uzak olan.
Saffan : Saf, halis.
Salahaddin : Dine bağlı, dini düzgün.
Sâman : Servet sahibi, zengin, rahat, dinç, düzenli.
Sedat : Doğru ve haklı
Selami : Barış, huzur ve selamet sahibi.
ŞAFAK: Gündoğumundan önceki aydınlık
ŞEBNEM: Çiğ, gece nemi, jale
ŞENAY: Mutlu geçen ay
ŞEYDA: Çılgın, deli divane
ŞİRİN: Cana yakın, sevimli
ŞULE: Alev, ateş alevi
ŞÜKRAN: İyilik bilme, minnettarlık
Şaban : Aralık, fasıla.
Şabi : Cemaat ehli.
Şadan : Sevinçli, keyifli, neşeli, bahtiyar.
Şahap : Alev, ateş parçası, akan yıldız.
Şahinalp: Şahin gibi yiğit.
Şahsüvar : Usta binici, çok iyi ata binen.
Şâfi : Şefaat eden, şifa veren.
Şarani : Saçı gür
Şecaeddin : Dinin kahramanı, dinin yiğidi.
Şehlevent : Uzun boylu, yakışıklı genç.
Şemseddin : Dinin güneşi.
Şemsi : Güneş gibi parlayan.
Şerafeddin : Dinin şereflisi.
Şeref : Asil, yüksek, şanlı, şöhretli atalara sahip olmak.
Şevket : Büyüklük, kudret ve kuvvetten doğan haşmet.
Şevki : Şevkli, neşeli, istekli.
Şeyban : Saçlarına ak düşmüş, ihtiyar, yaşlı.
Şihab : Cesur, parlak yıldız, kıvılcım.
Şihabeddin : Dinin parlak yaldızı.
Şinasi : Tanıyan, tanıyıcı, bilen, anlayan.
Şir : Aslan.
Taceddin : Dinin tacı.
Taci : Taçlı.
Tahsin : Kale gibi sağlamlaştırma.
Taki : Günahtan kaçınan, dinine bağlı.
Talat : Yüz, çehre, dindar.
Talha : Bir zamk ağacı.
Tamer : Tam erkek.
Taner : Şafak gibi canlı erkek.
Tanju : Türk hükümdarı [Çinlilerce] Tarkan : Dağınık, perişan.
Tarık : Sabah yıldızı, parlak yıldız.
Taceddin : Dinin tacı.
Taci : Taçlı.
Tahsin : Kale gibi sağlamlaştırma.
Taki : Günahtan kaçınan, dinine bağlı.Talat : Yüz, çehre, dindar.
Talha : Bir zamk ağacı.
Tamer : Tam erkek.
Taner : Şafak gibi canlı erkek.
Tanju : Türk hükümdarı [Çinlilerce] Tarkan : Dağınık, perişan.
Tarık : Sabah yıldızı, parlak yıldız.
Vakkas : Savaşçı, okçu.
Vakur : Ağırbaşlı, temkinli.
Vakıf : Duran, ayakta duran.
Vâlâ : Yüksek, yüce.
Vecdi : İlahi aşka dalan, vecde gelen, kendinden geçen.
Vecit : Vecde gelen, İlahi cezbe ile bayılan.
Vecihi : Bir kavmin büyüğü.
Vedat : Sevgi ve dostluk gösteren.
Vefa : Sözünde duran, dostluğunu devam ettiren.VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar
Veli : Ermiş.VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar
VAHİDE: Tek, bir
VARİDE: Gelen, erişen - Söylenti
VASFİYE: Nitelikli
VEDİA: Korunması için bırakılan emanet
VEFİKA: Uygun, aynı fikirde, yoldaş
VELİDE: Yeni doğmuş çocuk
VERDA: Verdane (merdane Osm.) / Verd (Ar.)'den Verda, gül anlamında
VESİLE: Neden, sebep - Kavuşma
VİCDAN: İyiyi kötüden ayırmaya yarayan şuur, ahlak
VİLDAN: Yeni doğmuş çocuklar
VUSLAT : Kavuşma, yetişme, ulaşma
Yahya : Canlı, hayat süren.
Yaver : Yardım edici, imdada koşan.
Yavuz : Yaman, korkusuz.
Yekta : Tek, eşsiz, benzersiz.
YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar
YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş
YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
YONCA: Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı
Zafer : Maksada ulaşma, barışma, düşmanı yenme.
Zâfir : Zafer kazanan, üstün gelen.
Zamir : Yürek, iç, vicdan.
Zekai : Çabuk anlayışlı, keskin zekalı.
Zekeriyya : Erkek zat.
Zeyd : Artan, çoğalan.
Zeynel : Süslü.
Ziver : Süs, ziynet ehli.
Ziya : Işık, aydınlık, nur.
Ziyad : Fazlalık, çokluk, bolluk.
Zübeyr : Akıllı.