Bilginin hızla yayıldığı ve herkesin her şeyi bildiğini iddia ettiği bir çağda aslolan bilmek değil irfan sahibi olmaktır. Bir meselenin özüne vakıf olmak ve temel paradigmasını kavramak için elbette bilmek gerekir. Fakat bilgiyi, irfan süzgeçinden geçirecek bir idrak her şeyden daha önemlidir. İrfan süzgeci ise ancak nitelikli ve kaliteli eserlerin kültür dünyamıza kazandırılmasıyla olur. TK Yayınları işte tam olarak bu boşluğu dolduruyor ve tarihi birikimi binlerce yılı buluna kültürel mirasımıza nitelikli ve kaliteli eserler kazandırıyor. İyiler Yalnız Değildir başlığını taşıyan eser, hayata dair birçok konuya ustalıkla değiniyor. Daha da önemlisi yol gösteriyor. Ahlak felsefesinin en önemli konularında biri olan 'İyi nedir?', 'İyiliğin sınırları nerede başlar ve biter?', 'Hayat insan için ne anlam ifade eder?' gibi birçok sorunun cevabını, bu eserde bulabilirsiniz. Kitap kendi içerisinde diyalektik bir bütünlük taşıyor. Her bölüm bir önceki bölümle bağlantılı. Dolayısıyla okurken hem sıkılmıyorsunuz hem de olay ve olguları kavramsal bir bütünlük içerisinde idrak ediyorsunuz. Ertelediğimiz her işe kendi zihnimizin uydurduğu bir bahane vardır değil mi? Hatta bahaneler silsilesi. Buna hiç anlam da veremeyiz. Oysa Fatma Bayram, bu konuyla derinlemesine nüfuz ederek şöyle demiş: "Kimimiz korkaklıktan, kimimiz mükemmel olma tutkusundan, kimimiz de sadece tembellik ve sorumsuzluktan bir türlü elimizi taşın altına koyamayız. Eleştirilme korkusu ve taktir bağımlılığı da trajik bir şekilde ertelemelere yol açar. Erteleme hastalığında, işin psikolojik kısmının, dini olandan daha etkili olduğunu düşündüğüm için bu örnekleri veriyorum. Psikolojimiz ertelemeyi teşvik ediyor. Zihnimizde inançları kullanarak ona saygın bahaneler Buluyor. Bu nedenle rahmetli Seyyid Kutub, "İslam'ı yaymak isteyen kişinin öncelikle bahane bulma ruhunu terk etmesi" gerektiğini söylerken son derece haklıydı." Bakın küçüçük bir paragrafta, hayatımızı karartan nice noktayı aydınlatan bir ışık huzmesi barındırıyor. Bu huzmenin eserin her tarafına sirayet ettiğini şaşkınlık ve hayranlıkla okuyacaksınız. Eserde yer yer kıssalara yer verilmiş. Önemli düşünürlerin söylemlerine ve fikirlerine atıfta bulunulmuş. Bu da eseri canlı ve dinamik bir hale getirniş. Bu yönüyle de okunması oldukça keyif veriyor. Düşüncenin 140 karakterle sınırlandırıldığı ve herkesin her şeyi 140 karakter nispetince bildiği ve daha ötesini merak bile etmediği bir çağın şahitleyiriz. Bence bu çağın insanlarının da en büyük eksiği bu durum. Bunun sebep olduğu handikaplar, bir çığ gibi herkesin ruhunun üzerini kapatıyor. Maneviyatla, psikolojinin, düşünceyle bilginin bir araya geldiği eserler, yaşadığımız buhranın tetiklediği sancıları bir nebze olsun hafifletiyor. Daha da önemlisi zifiri karanlık bir deniz de adeta bir deniz feneri görevi görüyor. 'Ben kimim?' ve 'Bu hal neyin nesi ve bu anlamsızlıktan nasıl kurtulabilirm?' sorularıyla başetmeye çalışan her fikir erbabının mutlaka okuması gereken bir eser, 'İyiler Yalnız Değildir'...