Bu ay Sahi Kitap'tan çıkan bir kitap, kediseverleri bayram ettirecek, edebiyatseverleri ise meraklandıracak. Büyük Yazarlar ve Kedileri kitabını Heike Reinecke ve Andreas Schlieper birlikte kaleme almış. Türkçeye kazandıran ise Altuğ Sami İçilensu... İki Alman yazar, kedilerle yakın arkadaşlık yapan edebiyatçıları mercek altına almış. Aralarında Haruki Murakami, Charles Baudelairre, Charles Bukowski, Herman Hesse gibi ünlü yazarların yanı sıra sıra dışı bir sanatçı Frida Kahlo ve efsane müzisyen Freddie Mercury gib isimler de var.
Başlıktaki tanım ise Nobel ödüllü usta yazar Ernest Hemingway'a ait... Kedilere düşkünlüğü ile tanınan ve onları 'sevgi emen süngerler' diyen ABD'li yazarın, zor geçen hayatının önemli bir kısmı, kedilerle ile dostluğu ile devam ediyor. Bir gemi kaptanın Hemingway'e verdiği altı parmaklı kedi Snowball ilk kedisi olur. Sonrası zaten birçok kedi dostu gibi, hayatındaki kedilerin sayısı sürekli artar.
Hemingway'in üçüncü eşi bu sebeple kediler için evin dışına bir ev inşa etmeyi önerir. Elbette Hemingway bu teklifi tüyler ürpertici bulur.
Biraderim diye seslendiği Boise'nin ise Hemingway'deki yeri ayrıdır. Onunla bir köpek gibi yürüyüşlerine eşlik eder. Yazarken yanından ayrılmaz, okurken kucağından inmez. Bir hayvanla aynı evden yaşayanlar için bunlar elbette çok normal şeyler.
Gelelim bir başka kedi dostu yazar Haruki Murakami'ye... Dünyaca ünlü Japon yazarın kedilere olan bağlılığını tüm okurları bilir.
Çocukluğun itibaren hayatında kediler hep olmuş. Onlara zaman zaman romanlarında da yer verdiği bilinir. Murakami hayatının yokluk döneminde kedilerin yoldaşlığını şöyle anlatıyor:

"Ne televizyonumuz, ne radyomuz ne çalan saatimiz vardı! Dairemizin bir ısıtma sistemi de olmadığından geceleri eşimle ısınmak için dört kedimize sarılıp yatardık." Kitapta yazarlar dışında bir de siyasetçi var; kedilerle yakın dostluğunu ömrü boyunca sürdüren Winston Churchill... Başbakanlık döneminde konutundaki Nelson adındaki kedi, yokluk döneminin şartlarında İngiliz Başbakanın ısınmasına yardım eder. Churchill de onu, kimseye fark ettirmeden somonla beslermiş. Yalnız Nelson'ın gönlümü kazandığı olay başka. Kraliçe 2. Elizabeth'in Başbakanlık ofisine girerken Nelson girişteki paspasa kakasını yaparak, "Hoş geldin" demiş adeta. İngiliz siyasetçi, hayatının son dönemindeki kedisi ile ilgili kantarın topuzunu kaçırmış. Ne yazık ki her hayvanseverin böyle ölçüyü kaçırdığım örnekler vardır. Göğsü ve patileri Jock ailede öyle önemli bir yere gelir ki, kendisi masadaki yerine yerleşmeden aile yemekleri başlamaz imiş! Ölüm döşeğinde iken bile Churchill'in yanından ayrılmamış. Gerçekten de bir hayvanla aynı evde yaşayanlar bilir ki, hasta iseniz sizin yanınızda ayrılmaz, sürekli temas ederek size şifacı olmaya çalışırlar.
Gelelim efsane bir müzisyene... Freddie Mercury'den sadece müzisyen olarak bahsetmek elbette bir haksızlık olabilir. Ama kedisi Delilah'a şarkı yazacak kadar tutkulu bir hayvansever olduğunu belirtmeli. Turnedeyken kedileriyle konuşmak için evine telefon açan biri o... Kitapta yazarlar onu şöyle anlatıyor:
"Hayatının en egemen unsuru müzikti, kediler de onun müziğinin bir parçasıydı. Bu yüzden parçalarında Delilah gibi kedilerin de yer alması şaşırtıcı sayılmaz." Delilah şarkısının Queen grubunun 1991'de çıkan son albümleri Innuendo'nde yer alması, son klipte Freddie Mercury'nin kedilerinin portrelerinin yer aldığı bir yelek giymesi, aynı ölümü öncesi görkemli bir veda gibi değil mi?
Kitap bu ve benzeri seçkin isimlerin kedileriyle ilişki ve hatıralarına yer veriyor. Edebiyat meraklıları kadar bir hayvanla bir arada yaşamayı düşünenler için ufuk açıcı.