-Geçen sene izliyor muydunuz Ezel'i?
- Aslında bana bu teklif yapıldıktan sonra ev ödevimi yapmaya başladım. Türk televizyonlarında belki de daha önce görmediğimiz bir tarz. Senaryosu öyle, ayrıca çok titizlikle çekiliyor. Bu kadar kısa zamanda bu kadar kaliteli çekebilmek bayağı bir yetenek istiyor. O yetenekleri bir araya toplamak gerekiyor. Ama ekibe dahil olunca gördüm ki hiç de sürpriz değilmiş bunlar. Muhteşem bir ekip gerçekten. Mesela biz yönetmenimiz Uluç'la bir yerde bir şey çekerken diğer yönetmenimiz Cem başka bir yerde başka bir sahne çekiyor.
- Nasıl dahil oldunuz diziye? Şener Şen'i hatta Al Pacino'yu bekleyenler vardı.
- Ben Şener Ağabey'in lafını duydum, fakat anlayamadım. Çünkü Kenan'ın Ramiz'den çok daha küçük olması lazım. Sonra Ekrem Çatay geldi, biz her yıl bir buluşuruz kendisiyle zaten. Ama ben 10 yıldır drama yapmadığım için hep özür dilerim. Benim tiyatrom var, maalesef beş gün dizi çekemem. Fakat böyle bir işle gelince ve Ekrem Bey de 'Biz pazartesi-salı yaparız çekimleri, senin oyunlarına engel olmadan,' deyince, ben de 'Harika,' dedim.