Yas, hayatımızdaki büyük bir kayıptan sonra ortaya çıkan doğal bir süreç. Bu kayıp bir insan, bir ilişki, bir dostluk ya da uzun zamandır kurduğumuz bir hayal olabilir. Her kayıp, içimizde bir boşluk yaratır ve bu boşluğu doldurmak zaman ister. Yasın beş aşaması, bu sürecin nasıl ilerlediğini anlamamıza yardımcı olur. Her aşama herkeste aynı sırayla görülmeyebilir ama çoğu insan bu duyguların tamamını bir şekilde yaşar.
1- İNKAR
Yasın ilk aşaması çoğu zaman inkardır. İnsan zihni, yaşadığı kaybı bir anda kabul etmeye hazır değildir. Bu nedenle ilk tepki genellikle şaşkınlık ve donup kalma hâlidir. Bu olamaz, böyle bitmiş olamaz, daha dün yanımdaydı... Kişi, yaşananların gerçekliğini hemen içine alamaz. Bir süre olayın ağırlığını hafifleten bir tampon duvar oluşur. Bu duvar, aslında zihnin kendini koruma şeklidir. Çünkü gerçekle yüzleşmek, duygusal olarak büyük bir yük gerektirir. İnkar bu yükü bir anda hissetmemizi engeller ve süreci yavaşlatır. Bu dönemde kişi olay yokmuş gibi davranabilir, kaybı hatırlatan şeylerden uzak durabilir veya sanki her şey birazdan eski hâline dönecekmiş gibi hissedebilir. Bunların hepsi normaldir. İnkar, sürekli olmaz; zamanla çatlar, yumuşar ve kişi ikinci aşamaya doğru ilerler.
2- ÖFKE
İnkar çözülmeye başladığında duyguların kapıları açılır ve ortaya öfke çıkar. Kişi, acısının bir nedeni olması gerektiğini düşünür ve hedef arar. Bu öfke; kaybın sebebine, kaybettiğimiz kişiye, kendimize, hatta hayata ve kadere bile yönelebilir. Niye böyle oldu? Neden ben? Bu haksızlık!.. Bu aşamada kişi daha kolay alınabilir, daha çabuk sinirlenebilir. Dışarıdan ufak görünen bir olay bile yoğun bir tepki yaratabilir. Bu sert duyguların nedeni aslında kaybın yarattığı acının ortaya çıkmaya başlamasıdır. Öfke, yas sürecinin doğal bir parçasıdır çünkü insanın içinde biriken duygusal enerjiyi dışarı taşır. Bu enerji, acının bir yansımasıdır. Önemli olan, öfkenin altında aslında bir kırgınlık, bir çaresizlik ve bir incinmişlik olduğunu bilmektir. Öfkenin görünür hâlinin altında çok daha yumuşak bir duygu vardır.
3- PAZARLIK
Öfke sakinleşmeye başladığında kişi bu kez durumu değiştirme ihtimalini düşünmeye yönelir. Zihin, kaybı geri alma ihtimalini araştırmaya başlar. "Kendi davranışım farklı olsaydı belki böyle olmazdı... Keşke bir şans daha olsaydı... Belki hâlâ toparlanabilir..." Bu aşama büyük oranda 'keşke'lerle doludur. Kişi olup biteni tekrar tekrar zihninde canlandırır, farklı senaryolar kurar, alternatif sonuçlar düşünür. Amaç, yaşananı geri döndürmek değildir aslında; amaç, kaybın acısıyla yüzleşirken tutunacak bir kontrol hissi yaratmaktır. Pazarlık, kaybın artık geri döndürülmeyeceğini kabul etmeye doğru atılan ara bir adımdır. Zihin hâlâ bir ihtimal arasa da kalp yavaş yavaş gerçeği hissetmeye başlamıştır. Bu süreç çok insani bir süreçtir. Kayıpla yüzleşirken herkes belli bir noktada 'acaba' diye sorar, çünkü insanın doğasında umudu tutmak vardır.
4- ÇÖKÜŞ / DEPRESYON
Pazarlığın tükendiği noktada gerçeklik tam ağırlığıyla hissedilir. Kişi artık geri dönüş olmadığını fark eder ve bu farkındalık duygusal bir yorgunluk yaratır. Bu aşamada; içe kapanma, sessizlik, duygusal ağırlık, enerjisizlik gibi belirtiler sık görülür. Günlük aktiviteler zorlayıcı hâle gelir. Eskiden keyif veren şeyler artık aynı etkiyi yaratmaz. Kişi daha çok yalnız kalmak ister çünkü zihni ve kalbi kaybı sindirme sürecindedir. Bu dönem bir zayıflık değil, yasın en doğal aşamasıdır. Ruh, kaybın bıraktığı boşluğu burada görür, burada tanır ve burada işler. Bu aşamanın temel özelliği derin bir durgunluk ve yoğun bir içsel sorgulamadır. Bu hislerin zamana ihtiyacı vardır. Acele edilmez, zorlanmaz. Bu dönem tamamlandığında kişi yavaş yavaş toparlanmaya başlar.
5- KABULLENME
Yasın son aşaması kabullenmedir. Kabullenme, yaşananları unutmak ya da acıyı yok saymak değildir. Aksine, olanı olduğu gibi kabul etmeyi ve hayatın kaldığı yerden devam ettiğini fark etmeyi içerir. Kişi artık şöyle diyebilir: Bu yaşandı ve ben bununla yaşamayı öğreniyorum. Acı tamamen kaybolmaz ama keskinliği azalır. Duygu daha dengeli bir hâle gelir. Kişi yeni bir düzene, yeni bir ritme ve yeni bir bakış açısına doğru ilerler. Bu aşamada insan yeniden hayata bağlanmaya başlar. Yeni alışkanlıklar edinir, günlük yaşam temposunu oturtur, sosyal ilişkiler toparlanır. Kalpteki yara tamamen kapanmasa bile artık kanamaz. Kişi, kaybıyla barışmış bir şekilde hayatı farklı bir bilinçle sürdürür.
DUYGULARINI BASTIRMAK YERİNE ANLAMAYA ÇALIŞ
Yas, her insanın hayatında en az bir kez karşılaştığı bir süreçtir. Her aşaması kendi içinde zorludur, ama bir o kadar da doğaldır. Bu beş aşama; inkar, öfke, pazarlık, çöküş ve kabullenme, kalbin yaşadığı dönüşümün adımlarıdır. Bu süreci yaşarken kendine zaman tanımak önemlidir. Duygularını bastırmak yerine anlamaya çalışmak gerekir. Kimse yasını başkası gibi yaşamak zorunda değildir. Herkesin ritmi, duygusu ve toparlanma süresi farklıdır.
UNUTMA
Yas, bir kaybın sonu değil, insanın kendiyle yeni bir bağ kurmasının başlangıcıdır.