Tuba Ünsal'ı iyice anlamak için, yine başrolünde olduğu, bir Reşat Nuri Güntekin eseri
Çalıkuşu'nun günümüzdeki dizi versiyonu, 2005 tarihli
Yeniden Çalıkuşu'na da bakmak lazım. Yayınlandığı kanalda "Ulusal kültürümüze dev bir hizmet, edebiyatımızın dev bir klasiği!" olarak sunulan
Yeniden Çalıkuşu yeterince açıklıyor Tuba Ünsal sendromunu. Orijinal
Çalıkuşu'nun esas kişisi Feride, bütün İstanbulluluğuyla Anadolu'nun ücra bir kasabasına öğretmenliğe gitmiş bir yürekli kadındı bildiğiniz gibi. Tuba Ünsal da
Yeniden Çalıkuşu'nda, Feride'nin günlüklerini okudukça değişen torunu Handan rolündeydi. Tam da burada, Sırma Köksal'ın
kitaplık dergisinin 83. sayısında yazdığı
Cumhuriyet Kızı Feride başlıklı yazısının sonlarına bakarsak; "Belki bugünün kadınları artık Feride'den çok Mahmut Yesari'nin
Çulluk'unun başkişilerinden Münevver'in torunlarıdır. Münevver sigara fabrikasında işçidir, yoksuldur, eğitimsizdir, her fabrika çıkışı üstü başı aranır, âşıktır, bakire değildir, aldatılır... Bugünkü kadının sorunlarına da, yaşamına da daha yakındır. Hepimiz gibidir, ahlakın ahlaksızlığında kıstırılmış, ayın başında eline geçen üç kuruş maaşla hayattaki yerini arayan bir kadındır. Üstelik de Feride'den sadece altı yıl sonra 1928'de yazılmıştır. Ama Cumhuriyet ülkücülüğü, fabrika işçisi kadınların yaratıcı kendisi olduğu halde, kendi yarattığı kadını değil de, iyi Osmanlı kızı Feride'yi tercih etmiştir yüceltmek için. Kendi çocuklarını boğan bir canavar gibi. Ama ne yapalım ki, dayatılanların ömrü çok uzun olmuyor da, gerçekten yaşayanlar hiçbir zaman o kadar bilinen bir roman kahramanı olmasalar da, yaşamlarını hepimizde sürdürüyorlar."