- Köşe yazarlarından aldığınız tepkileri okuyoruz, bizim bilmediğimiz nasıl tepkiler aldınız?
- Dehşet tepkiler aldım. Ölüm tehditleri de alıyorum. Türkiye'de bu hep böyle, kızan insan neden kızdığını da pek bilmiyor. Hayalinde kurduğu şeye kızıyor. Ama bunu beklemiyordum çünkü ben insan aklına güvenirim. Rojin arkadaşın da akıllı ve bunu algılayabilecek bir kadın olduğunu düşünüyordum. Burada bir kötü niyet olduğunu düşünüyorum. Çünkü o yazı, neresinden bakarsanız bakın absürd, anormal bir yazı ve güldürmek için yazıldığı belli. Ben onun babası yaşındayım, onu seks kölesi mi yapacağım?
- Madem öyle niye bu ifadeyi kullandınız?
- Eşkıyanın dağa kadın kaldırma gibi bir geleneği var bu ülkede. Ben de bununla birazcık dalga geçmek istedim, 'Seks kölem yaparım,' falan diye.
- Ama bunu yaparken bir isim zikrettiniz...
- O ismin niye geçtiğini anlatayım. Ben Rojin adını severim. Rojin kamuya malolmuş bir insan. Güzel bir kadın deyince aklıma o geldi. Başka bir kötü niyet yok. Rana da diyebilirdim. Ama Rana'yı niye dağa kaldırayım, değil mi?
- Çok hassas bir süreç içindeyiz, böyle bir dönemde, böyle bir yazının kaleme alınması ne derece doğru?
- Bakın burada Kürtlerin yaşadığı siyasi meselelerle ilgili bir şey yok. Ama şu var; o gün Habur'dan gelen görüntüler, Başbakan'dan makul Kürtlere kadar herkesi rahatsız etti. Ben de o rahatsızlığımı mizah yoluyla ortaya koydum. Bugün mağdurlar devamlı tanımlanıyor Türkiye'de: Kürt olabilir, Ermeni olabilir, herkese iyi davranıyor devlet ama artık biz Türklere çok iyi davranılmıyor gibi gelmeye başladı bana. Bu devlet tüm vatandaşlarına iyi davransın. Türk, Kürt, hepimize. Ben de espri yoluyla bunu demeye çalıştım. Yoksa bu yazı Rojin'le ilgili değil. Niye olsun ki? Habur'daki görüntü onlar açısından müthiş coşkulu ve güzel. Ben de o gün mahkemelere falan gitmişim... Kaç yıldır bu ülkede belli bir konumu olan, adı bilinen bir insanım. Adalet sistemi bana bu anlayışı göstermedi, insanlar da beni çok sevmiyor. Keşke dedim, ben de şunlar gibi gelmiş olsaydım Türkiye'ye. Buradan çıktı yani.
- Bir eleştiriyi, konuya ilişkin düşüncenizi varolan birinin üzerine kurgulamanız, isim kullanmanız gerekli miydi?
- Rana gibi düşünün, Rojin de hoşuma giden bir Kürt ismi. O yazı dikkatle okunsa ne Kürtlere hakaret var, ne de kadınlara hakaret var. Benim bir kadını dağa kaçırıp seks kölesi yapacağım dememin komik olacağını düşündüm. Yani bunu ben dersem komik olur diye aklımdan geçirdim. Yıllardır beni toplum tanıyor. Benim tipim ne, eğitimim ne, yaşım ne, başım ne, karımla ve kendimle ilgili neler yazıyorum? 'Saçmalamış,' deyip geçilecek bir laf diye düşündüm. İnsanlar bunu Kürtlere ve kadınlara yapılmış bir hakaret olarak tanımlayıp, mağdur olarak kendilerini tanımlayıp, o mağduriyetlerinin öcünü almak istiyorlar. Buna da yapacak bir şey yok.
KADINLARA SAYGISIZLIK YAPMADIM Kİ
- Hep mağdur kadınlar bu tip konuların öznesi oluyor nedense?
- Ben hiç öyle yapmıyorum. Kadınlara karşı saygısızlık hiç yapmadım ki. Ne zaman yaptım? Hiçbir yazımda yok.
- Açıkçası beni de bu yazı bir kadın olarak rahatsız etti.
- Çünkü kendinizin benim tarafımdan dağa kaldırıldığını düşünüyorsunuz, 'Bana bunu nasıl yapar, vücuduma böyle şeyler nasıl yapar?' diye düşünüyorsunuz.
- Böyle düşünmememiz mi gerekiyordu?
- Tabii ki. Ben niye dağa kaldırayım birini? Ama eşkıyalar kaldırıyor. Onlarla dalga geçtim. Kürt eşkıya tarihinde kadını dağa kaldırmak gibi bir tabir yok mudur? Bununla alay ettim. Ben 55 yaşında kalkıp şehirden, kadınların evini basıp, kadınları dağa mı kaldıracağım yani...
- Yazdığınızın gerçekleşme ihtimalinin ciddiye alındığını düşünmüyorum sadece bu üslubu kaldırıp kaldıramadığımızla ilgili bir sıkıntı var.
- Ülke hazır değil bu üsluba. Ama dünyada da örneği olan bir mizah türüdür bu ve Türkiye'de de olmasında bir sakınca yok. Çünkü zararı yok.
- Pişman mısınız bu yazıyı yazdığınıza?
- Bir kadını üzmüş olduğum için pişmanım Rojin'i üzmüş olduğum için çok üzgünüm.