Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Tayyare yılları

Medarıiftiharımız Türk Hava Yolları, 20 Mayıs 1933'te kuruldu. Bu yıl 85'inci yaşını kutluyor. Gelin o yıllara doğru uzanalım. İşte Türk havacılık sektöründen birkaç enstantane...
Önce gençler için birkaç açıklama: Yazıda bazen 'tayyare' kelimesi geçecek. Tayyare, 'uçak' demektir. (Tayyar diye erkek isimi var. O da 'uçan, uçucu, buharlaşıp havaya karışan' demek.)
Yerli havacılığı her zaman desteklemiş olan Atatürk'ün, Havilland DH-68B uçağının kapısından inerken fotoğrafı vardır ama aslında hiç uçmamıştır.
Sebebini, 1910'da Fransa'da yapılan Picardie Manevralarındaki bir olaya bağlar. Bir uçağa binmeye heveslenir. Refakat ettiği Ali Rıza Paşa onu durdurur. 'Bilmediğin taş ya karın ağrıtır ya baş' der. Nitekim başka ülke subayının bindiği o uçak yere çakılır.
Sivil bir havayolu kurmak için 1933 yılında ABD'den iki adet yolcu tayyaresi alınır. Karşılığında 25 bin 555 dolar ödenir.
1 Nisan 1933'te Ankara-İstanbul uçak biletleri satışa çıkarılır. Biletler Türk Tayyare Cemiyeti tarafından satılmaktadır. Fiyat kişi başı 35 lira 5 kuruştur. (Bu fiyat İstanbul- Ankara treninin yataklı vagonunda seyahat etmek kadardır. Aslında maliyet çok daha fazladır. Sektörü teşvik etmek için farkı devlet karşılamaktadır.)
Ankara'dan 14:15'te kalkan tayyare, 15:25'te Eskişehir'e iniyor... 15:45'te Eskişehir'den havalanıp 16:55'te İstanbul'a Yeşilköy'de yapılan meydana konuyordu. Böylece yolculuk toplam iki saat kırk dakika sürmüş oluyordu. 16 saat süren Ankara-İstanbul tren yolculuğu ile kıyaslandığında bu müthiş bir hızdı.
20 Mayıs 1933'te Türk Hava Yolları İdaresi Devlet Hava Yolları İşletmesi (DHY) kurulur. Sermayesi 180 bin liradır. Kadrosundaki 24 personelin 7'si pilot, bir telsizci, sekizi makinist, yedisi memur, biri idarecidir.
Bugün Kızıltoprak'ta heykeli bulunan Vecihi (Hürkuş) Bey, işadamı Nuri (Demirağ) Beyin 6 bin 500 liralık desteğiyle ülkenin ilk kapalı yolcu uçağı 'Vecihi XVI'yı yapar. 6 Ekim 1933'te Kalamış semalarındaki ilk deneme uçuşu başarılı geçer. Uçağa 'Nuri Bey' adı verilir.
Cumhuriyetin 10'uncu yaşını kutladığı 1933 önemli bir yıldır. Mareşal Voraşilov başkanlığında bir Sovyetler Birliği heyeti gelir. Kurtuluş Savaşı'na ciddi para ve silah desteği vermiş olan Sovyetler, heyetin getirdiği altı uçağı ve beş planörü Türkiye'ye hediye eder.
1933 yılı sonuna kadar THY 460 yolcu ve bin yüz kilo posta taşır. Gelir 7 bin 500 liradır. Giderler ise her şey dahil (yakıt, tesis, personel vs) 180 bin liradır.

GENÇ SANATÇI GÖSTER KENDİNİ
Aralık ayında size BASE adlı çağdaş sanat girişiminden söz etmiştim. Hani İstanbul'dan Batman'a, 31 üniversitenin güzel sanatlar fakültelerinden mezun öğrenciler, eserleriyle uluslararası bir jürinin karşısına çıkmış... Jüri bin kadar eserden 108 öğrencinin 116 eserini seçmişti... Bunlar İstanbul Karaköy'deki Galata Rum Okulu'nda sergilenmiş ve bir kısmı satılmıştı. Sergiyi 12 bine yakın kişi izlemişti. Yeni nesil sanatçı platformu denilen Base'i başlatan İdil Berkant ve Ali Kerem Bilge (bir de Aslı Boduroğlu var) ile İstanbul Modern'in açılışında karşılaştım. Haberler güzel. Ahmet Elhan, Ali Akay, Arie Amaya - Akkermans, Aslı Altay, Başak Doğa Temur, Burçak Bingöl, Ceren Erdem, Deniz Artun, Hale Tenger, Huma Kabakcı, İnci Aksoy, Mehmet Güleryüz, Nathalie Angles, Sara Reza, Seyhun Topuz, Şener Özmen ve Yunus Büyükkuşoğlu'ndan oluşan jüri kurulmuş... (Hepsi çağdaş sanatın göbeğinde faaliyet gösteren isimler.) 1 Mayıs'ta başlayan başvurular 1 Temmuz'a kadar sürecek. Her mezun en fazla üç eser ile yarışa giriyor. Yine aralık ayında olacak serginin küratörlüğünü, akademisyen ve sanat yazarı Derya Yücel yapacakmış. Bu haberlere çok sevindim. Henüz sanatçı olmaya dahi karar vermemiş genç mezunları böylesine kapsamlı bir biçimde destekleyen kaç girişim var şu ülkede? Base'in en kısa sürede kurumlaşması gerekiyor. Ancak bu kaotik ortamda kolay değil işleri. Mesela Rum Okulu'nun kiralama fiyatı artmış. Niye? Dolar yükseldi! Base takımı yıllar sonra bugünlere bakıp "Onlar vurdu biz büyüdük" diyecek inşallah.

'İNÇ' YAZANA SOPA GEREK
Bu 'inç' olayı beni sinir ediyor. Geçen gün gazetede ilan: Markete cuma günü uygun fiyatlı takım çantası gelecekmiş. Genişliği 21 inç imiş. İlanı hazırlayanlar, neden söz ettiklerini biliyorlar mı? Ne demek 21 inç? Yani ne kadar? Bir Allah'ın kulu yok mu şu Anglosakson uzunluk değerini 2.54 ile çarpıp "53 cm" yazacak? Haziranda Dünya Futbol Şampiyonası var. Firmalar TV satma derdinde. İlanlara bakıyorsun 'ekran 55 inç' diyor. Benim evde bundan olduğu için biliyorum: Yani ekranın diyagonali 140 cm. Peki ya 43 inç? Onu hemen anlamam mümkün değil. Çarpım işlemi yapmam gerek. Bazı firmalar akıllı. Hem santimini yazıyor, hem de inç değerini: 43 inç yani 109 cm. Ben TV satan firmanın başı olsam, ilana inç yazan ama santim yazmayan reklam şirketini anında kapının önüne koyarım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA