Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Sansürlenecek bir kitap yazmak isterdim

Evdeki küçük kütüphanede bulmuştum 'Fareler ve İnsanlar'ı... Lise ikinci sınıfta olmalıyım; belki de üç...
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Amerikalı John Steinbeck yazmıştı, 1937'de... İnce ve küçük boy bir kitaptı.
Olaylar bir çiftlikte geçiyordu. Hikâyenin baş kahramanları iki ırgattı: Kıvrak zekâlı George Milton ile kıt akıllı koca adam Lennie Small...
Kahya Slim, çiftlik sahibinin kompleksli oğlu Curley ve yeni evlendiği fingirdek eşi...
Hikâye eğitimsiz tarım işçileri arasında geçtiği için, gerçekçi yazar Steinbeck, yeri geldiğinde kaba saba bir dil kullanmıştı.
Geçen gün 'Fareler ve İnsanlar' tartışması patlayınca hafızamı şöyle bir yokladım. Aklımda en çok yer eden, "Curley'nin eldiveni" olmuştu. Kitabı yeniden satın alıp o bölümü buldum. Bakalım nasılmış:

Eldivenin içi
George desteyi ortasından kesti ve kâğıtları tek tek yüzünü çevirerek masaya koymaya başladı. "Bence bu Curley denilen adam tam bir orospu çocuğu. Kötü niyetli bücürleri hiç sevmem ben."
"Son günlerde iyice zıvanadan çıktı gibi geliyor bana" dedi hizmetçi. "Birkaç hafta önce evlendi. Karısıyla, babasının evinde oturuyorlar. Sanki Curley'nin burnu iyice kalktı evlendiğinden beri."
"Belki de karısına gösteriş yapıyordur" dedi George homurdanarak.
Temizlikçi dedikoduya kaptırdı kendisini iyice. "Sol elindeki eldiveni gördün, değil mi?"
"Evet gördüm."
"O eldivenin içi vazelin kaplı."
"Vazelin mi? Ne işe yarıyor ki?"
"Dinle bak ne işe yaradığını... Curley elini böylece karısı için yumuşacık yaptığını söylüyor."

Nazik bir dokunuş
Çiftlikte çalıştığı için elleri nasır tutan adam, hiç olmazsa tekinin hassasiyetini koruyabilmek için, vazelinlenmiş bir eldiven takıyor... Böylece her fırsatta okşadığı genç eşinin tenini de tahriş etmemiş oluyordu.
Ne argo kelimeler, ne hikâyenin trajik sonu... En çok aklımda kalan Curley'nin eldiveni olmuştu işte.
İnsanların küçüklü büyüklü sorunlarına buldukları ilginç çözümlere bir örnekti... Önce çok tuhaf geliyor ama sonra makulleşiyordu: Nasırlı bir el istemiyorsa, o ortamda adam başka ne yapabilir?
Bugünden baktığımda, düşünüyorum da: Acaba erkeklere yönelik bir satır arası mesaj da mı vardı o bölümde? "Dokunurken yumuşak olun" gibi bir şey...

Yasakların katkısı!
"Gençlere kötü örnek oluyor" gerekçesini son zamanlarda sıkça duyuyoruz. Hayali iddialar bunlar. Tıkız beyinlerin yavan mahsulleri.
'Kötü örnek' hiç yok demiyorum elbette... Ama normal bir zekâya sahip hiçbir genç kapılıp gitmiyor onlara... (Takılıp kalırsa eğer, ruhsal bir sorunu vardır zaten.)
Hayat zengin, çeşitli, çok renkli: Farklı örnekler, değişik deneyimler birbirini törpülüyor. İnsanoğlu onların arasından geçerek yolunu buluyor. Olgunlaşıyor.
Neyse... Karamsar olmak yerine sansürün faydalı yanını görelim:
Hangi reklamcı kıyıda köşede kalmış bir kitabı, üç-beş günde çok satanlar listesine sokabilir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA