Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Derin beyin uçarı beyin

Bir süre önce fark ettim: Tablet bilgisayar elimden düşmüyordu. Buna karşılık kitap okuyamıyordum. Evdeki kitaplıklar renkli duvarları andırmaya başlamıştı.
Bir şey daha: Yatağa yattığımda bir-iki kitaptan bölümler okur, sonra da uyurdum. Ancak elimdeki tabletse, uykum bir türlü gelmiyordu.
Arayan bulur ya... Derken tam da bu meseleleri ele alan makalelerle karşılaştım: "Kağıt beynimiz" ile "ekran beynimizin" farklı olduğunu söylüyorlardı.
Bir metni kağıttan okurken kullanılan beyin bölgesi ile aynı metni ekrandan okurken harekete geçen beyin bölgesi farklıydı.
Beyin üzerine çalışan bilimciler farklılığı deneylerle ve ölçerek saptamışlardı:
Kağıt metinde "çizgisel beynimizi" kullanıyor; kelimeleri, cümleleri art arda dizerek ilerliyorduk. Bu da belli bir bütünlüğü, mantığı ve elbette konsantrasyonu gerektiriyordu. Çizgisel okuma sırasında "derin beyin" harekete geçiyordu.
Buna karşılık ekran karşısındaki beyin, metne konsantre olmakta zorlanan, atlayanzıplayan, uçarı bir beyindi. Yazıya kısa bir süre odaklanıyor, sonra "aklı" ekranın başka yerlerine kayıyordu.
Problemin kaynağını anlamıştım: Beynim ekrandan okumaya alışarak, kağıt kitaplara ihanet etmişti.
Bir yazıyı tabletten okumaya başlıyor... Derken karşıma çıkan özel bir ismi araştırıyor... Oradan bilmediğim bir kavrama geçiyor... İlginç bir videoyu izliyor... Bir süre sonra da beş dakika önce okumakta olduğum metni boşluyordum.

Kolaycı bir organ

"Madem okumaktan hoşlanıyorsun, işte sana ekran, oku okuyabildiğin kadar" diyordu beynim. Niye böyle yapıyordu? Çünkü aslında kolaycı bir organdır beyin. Meselelere basit çözümler bulsun ve onları hep tekrarlasın ister...
İnternete bağlanabilen araçlar (laptop, ceptel, tablet) bizi giderek daha fazla uçarı beyinli yaratıklar haline getiriyor.
Evet, eskiye kıyasla çok daha fazla okuyoruz. Ancak okuduklarımız, derin beynin çalışmasına gerek duymayan, Twitter, Instagram, Whatsapp'a uygun kısa yazılar, haberler vb.
Bu mu? Okuma ve düşünme hayatımız artık hep 140 karakteri aşmayan metinlerden mi ibaret olacak? Hayır!
Araştırmalarda ilginç sonuçlar çıkıyor:
Örneğin dilbilim profesörü Naomi Baron'un Almanya, Japonya, Slovakya ve ABD üniversitelerinde yaptığı çalışma, öğrencilerin iş ciddiyete bindiğinde kağıt kitabı tercih ettiklerini ortaya koydu.
Sınava girilecek dersin kitabı, yeni bir yönetmelik veya şirket birleşme sözleşmesi... İnsanlar hayatlarını etkileyecek uzun metinleri, kağıttan okumayı tercih etmeye başladı. Çünkü derin beyinleri devreye girdiğinden, daha iyi anlıyor ve öğreniyorlar.
Uyku
sorununa gelince... Onun da özeti şu: Uyumadan önce ekrandan bir şeyler okumaya kalkışırsanız... Büyük ihtimalle uykunuz kaçacak, sabahleyin de uykunuzu tam alamamış olarak uyanacaksınız.
Velhasıl kağıt kitabın ortadan kalkması için... Yaydıkları ışık, mat kağıttan yansıyan ışıkla aynı değerde olan yeni nesil ekranların icat edilmesi gerekiyor.
O zamana kadar Kuran'ı, Mesnevi'yi, Nutuk'u, İnce Memed'i veya Grinin Elli Tonu'nu, yani uzun ve önemli metinleri kağıttan okumayı tercih edeceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA