Eski kıyafetlerin yeniden moda olması gibi, eski zaman aşkları da yeniden hayatımıza girse keşke diye iç geçiriyorum bazen.
Aslında duygusal biri olduğum da söylenemez ama yine de Filiz Akın ile Ediz Hun'un Yeşilçam filmlerindeki aşklarına özenmiyor da değilim çoğu zaman...
Karşılıksız sevmelerin hüküm sürdüğü, telefon olmamasından dolayı ulaşmak için çaba sarf edildiği, bir kez görebilmek için saatlerce muhallebicide beklenildiği, yazlık sinema günlerinin iple çekildiği, el ele yürümenin cesaret istediği, iltifatlar karşısında yüzlerin kızardığı eski zaman aşkları...
Bütün bunları yazarken, zannetmeyin ki amacım, modern aşkları sorgulamak ya da yargılamak. Sadece, son günlerde çağa ayak uydurma modası gereği 'sevgili bulma' durumlarının da değiştiğine şahit oluyorum ve şaşırıyorum.
Bunun son örneğini de geçtiğimiz hafta yaşadım. Bir kız arkadaşımdan New Yorkluların son moda sevgili bulma tekniğini yani "Speed Date"i (Hızlı Randevu) öğrendim.
"Amerika'da hayat sanki daha bir hızlı yaşanıyor. Yeri geliyor birden çok işte çalışıyorsunuz, işin dışında spora vakit harcıyorsunuz, bir yandan New York'un sosyal hayatından uzak kalmamak istiyorsunuz... Kısaca bu hızlı ve programlı yaşam içersinde kendinizi hep bir yerden bir yere yetişmeye çalışırken buluyor oluyorsunuz.
Sonra bir bakmışsınız ki yıllar akıp geçmiş... Ve siz yalnız başınıza bu koşuşturma içinde kaybolup gitmişsiniz. Doğal olarak yaşantısı bu kadar hızlı olan bir şehrin randevu şekli de oldukça hızlı olmalı.
Kimsenin boşa harcayacak bir dakikası bile yok!
Sizin ihtiyacınız ilk görüşte "Aşk"...
Bütün bunları kim mi söylüyor? Tabii ki ben değil...
"Speed Date" in organizatörleri, etkinliğin amacını katılımcılara bu şekilde açıklıyor.
Yani, anlayacağınız "Hızlı Randevu" toplantıları New York'ta beyaz atlı prensini ya da hayalindeki prensesi bulmak isteyenlerin sıkça kullandığı yöntemlerden biri.
Nasıl oluyor derseniz de, arkadaşımdan duyduğum şekilde anlatayım; Kız/erkek arkadaşım olsun diyenler, öncelikle "Speed Date" ile ilgili toplantıları yapan firmalara internetten başvuruyor. Bunun için 50-150 doları gözden çıkarmanız gerekiyor.
Başvurduğunuzda ne iş yaptığınızdan sabıka kaydınıza kadar her şey inceleniyor. Eğer kabul edilmişseniz size söylenen randevu gününü ve saatini beklemeye başlıyorsunuz.
Organizasyon farklı restoranlarda gerçekleşiyor.
Size iletilen tarihte ve saatte mekânın yerini tutuyorsunuz. Arkadaşımın dediğine Gore, çalışan insanları düşünerek hafta içi iş çıkış saatlerinden sonra bir araya geliniyormuş… Örneğin onun katıldığı organizasyonda 25-35 yaş arası toplam 10 kız ve 10 erkek varmış.
Restoranda buluşan katılımcıların her birine ayrı numaralar verildikten sonra kızları ayrı masalara, karşılarına da rastgele seçilen erkekler oturtulmuş.
Ardından toplantının direktörü elindeki çanı çalarak toplantıyı başlatmış. Zil çaldığı anda masada karşılıklı oturan ve o güne kadar birbirlerini hiç görmemiş insanlar karşılıklı sohbete başlamış.
Muhabbet başlamış başlamasına da, birbirlerine soru sormaya başlamalarıyla konuşmanın sona ermesi bir olmuş. Çünkü kendilerine verilen süre sadece 5 dakikaymış.
Toplantının kuralı bu.
5 dakika içinde hazırlanan sorular ile birbirlerini tanımaya çalışıyorlar.
Tabi birde "ilk görüşte aşk var mı" sorusunun cevabını bulmaya...
Süre doldukça toplanın direktörü elindeki zili çalıyor ve kızlar oturmaya devam ederken karşılarındaki erkekler sürekli değişiyor.
Bu arada konuştuğunuz insanlardan ilk görüşte elektrik alıp daha yakından tanımak istiyorsanız da elinizde numaraların yazılı olduğu kâğıda konuşmak istediklerinizi işaretliyorsunuz.
Toplam 50 dakika süren kısa süreli randevudan sonra direktör tüm kağıtları toplayıp, katılımcıları evlerine yolluyor. Organizasyondan habersiz olarak görüşülmesi ya da telefon alışverişi yapılması da yasak. Katılımcılara toplantının detayları ve sonuçları birkaç gün içinde bildiriliyor. Birbirlerini işaretleyenlerin izinleri alınarak iletişim bilgileri iki tarafa da veriliyor.
Arkadaşımın dediğine göre sorulara iyi hazırlanmak gerekiyor. 5 dakikayı doğru kullanmak adına öncelikle karşındakinin nereli olduğu, ne iş yaptığı, evliliğe hazır olup olmadığı, ne gibi özellikler taşıdığı gibi sorular en çok sorulanlar arasında bulunuyor.
Size tavsiyem; zamanınız yoksa yani koşturmacan nefes almaya bile zor yetişiyorsanız, 5 dakikanızı hayatınızın aşkını bulmaya ayırın derim. Sonra belli mi olur, belki o da orada sizin gelmenizi bekliyordur.
ayca.caliskan@usasabah.com