Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Amma köpürttünüz haa...

Ortada fol yok yumurta yok, "bir kısım basın" günlerdir erken seçim diye yırtınıyor. Ne günleri, iki yıldır yırtınıyor.
Okuyucunun hiç umurunda değil ama olsun...

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Defalarca ve defalarca "erken seçim yok" denilmesine rağmen, bir yandan "öldük bittik mahvolduk" edebiyatına hız verirken bir yandan da erken seçim çığlıkları atıyorlar.
Bunu niçin yapıyorlar?
Birincisi, konu kıtlığından.
İkincisi, akılları gündelik politikadan başka şeye basmadığından.
Üçüncüsü, ısrarla sürdürdükleri "vahşi muhalefetten" yorulan ve ufak ufak kaçmaya başlayan "müşterilerini" diri tutmak ve de elde tutmak için.
Olmadı, yedekte "vatan millet Sakarya Dumlupınar" gibi destek konuları da her zaman hazır.
Başka bir sermayeleri de yok zaten.

***

Canan Kaftancıoğlu bir erken seçime hazır olmadıklarını açık seçik ifade etti.
Hemen arkasından bir başka "oğlu" damdan düşer gibi, hem de Tayyip Erdoğan'dan da değil Devlet Bahçeli'den erken seçim istedi.
Partinin İstanbul il başkanı akım dedi, genel başkanı başka şey....
Herhangi bir partide ufak çapta bir deprem olurdu.
CHP'de kimseden tık yok.
Kılıçdaroğlu, sertçe reddedileceğini bile bile bunu niçin yaptı?
Çeşitli yorumlar var.
Birincisi, Kemal Bey'in ufak ufak kafayı sıyırmakta olduğu, "demans" yani bunama sürecine girdiği şeklinde.
İkincisi, kendisi erken seçim ister ama iktidar ve ortağı bundan kaçınır havası yaratmak için...
Üçüncüsü, reddetsinler de hazır olmadığı bir erken seçim "tehlikesi" ortadan kalksın diye!
Dördüncü ve zıt görüş de, İstanbul'daki İmamoğlu fiyaskosu seçmenin kafasına iyice dank etmeden konu kapansın diye.
Neresinden bakarsan bak abesle iştigaldir.
Muhalefetin, ister erken olsun ister zamanında, seçimi kazanamayacağı bellidir.
Gerek partilerin gerekse Erdoğan'ın oy oranlarında kayda değer bir değişim görünmemektedir.
"Bu sefer tamam" teranesi de muhalif basının on sekiz yıldır kaldırıp koyduğu temcit pilavının artık dibi tutmuş kazanıdır.
İktidar, daha üç yılı garanti durumdayken bunu "yakacak" kadar ahmak değildir.
Koronavirüs salgını geçmeden, bunun ekonomi üzerindeki kötü etkileri giderilmeden seçime gidecek kadar da basiretsiz değildir. Hani, Ecevit'in 2002 yılında telaffuz ettiği o Türkçe şaheserini hatırlayalım: "Kendi kendimize intihar ettik" demişti!
Öyle ya, örneğin Japonlar bir başkasının yardımıyla intihar ediyorlardı... "Seppuku" (harakiri) yapacak olan şahıs bıçağı karnına saplıyor, yardımcısı da (kayşakunin) kılıçla onun kellesini uçuruyordu...
Tayyip Erdoğan'ın kendine bıçak saplamasını, Devlet Bahçeli'nin de elinde kılıçla beklemesini umanlar daha çok beklerler...
Ama, adım gibi eminim, yarın bir serseri çıkar, "erken seçim kapıda" yazar.
Ticaretleri buradan.
Bu memlekette bunca zaman sonra "Meclis'te çoğunluğu kazanırsak iktidara geliriz" sananlar bile var.
Biri onlara sistemin değiştiğini söylemeli...
Diyoruz ve defalarca tekrar ediyoruz ama kalın kafaları almıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA