Türkiye'nin en iyi haber sitesi

SAVAŞ AY

Babalar ve patronlar!..

Birkaç zaman önceydi. Ormanda gizlenirken bulunan pejmürde kılıklı, yaşlı adamın eski bir Japon askeri olduğu anlaşılmıştı. Her nasılsa savaşın (2. Dünya Savaşı) bittiğini öğrenemeyen yaşlı adam kendini hala cephede sanıyor (sayıyor) ve yine yok edecek ya da saklanacak düşmanları kolluyordu... Sanırım bir avuç kalabilmiş kadrolar, yani biz gibiler için durum biraz da o hesap. Çünkü çoktan tedavülden kalkmış bir gazetecilik ekolünün, Bab-ı Ali ekolünün; kimine göre kılıç artıkları, kimine göre de son mohikanları gibi çarpışıp duruyoruz.

Babalık zenaatı!..
Burada paylaşmak istediğim "Aah ah!.. Ne günlerdi o günler!" sızlanması değil. Sadece bir meslek sosyolojisinin racon cımbızlamaları. Örneğin bizim meslekte ve eski gelenekte "Patron", handiyse aile reisine tekabül ederdi. Müşfik ya da hırçın. Cömert ya da pinti. Şöyle ya da böyle... Ama ille de ailenin orta direği, yüklendiği anlama yaraşır ölçüde de "Baba." Allah bana 30 yıllık meslek yaşantım boyunca Bedii Faik Akın (Dünya), Şevket Rado (Hayat-Ses), Numan Esin (Vatan), Kemal Ilıcak (Tercüman- Bulvar), Kadri Kayabal (THA), Ercüment Karacan-Aydın Doğan (Milliyet), Dinç Bilgin (Sabah- atv), Erol Simavi-Erol Aksoy ( Tempo-Hürriyet), M.Emin Karamehmet (Akşam) ailelerinde çalışmayı nasip etti...

Sessiz sitemsiz
Buralarda işveren olarak sıraladığım isimler arasında bakış boşluğu yaşadığımız, el sıkışma ve "naber nasılsınız?" kısır laflamalarından gayrı ilinti kur(a)madığımız "baba"lar olmuştur, amenna. Ama yalnız benim değil, tüm çalışanlarının, sevgiyle temellenmiş bir saygıyla ve koşulsuzca inandığı, güvendiği, güç aldığı, hadi şunu da ekleyelim; zaman zaman da şımardığı "Baba" lar da olmuştu elbette... Artık bir nostalji parantezi içine yerleştirdiğimiz o eski sosyolojiye göre, gazetesinde "iyi babalık" eden basın patronu çok kişinin sanacağı gibi akçalı konularda elini bol tutan anlamına denk gelmez. "Ya nedir peki?" derseniz yanıtı "işi bilen kişi" olmaklığıdır. Mürekkep kokusuna bağımlı, rotatif homurtusuna sevdalı, mürettiphaneyi mabed sayan, haberi, fotoğrafı, diziyi, eki, sporu, magazini, falı, bulmacayı, promosyonu "olsa olsa" yöntemiyle değil, "böyle iyi olur, olursa" kıratında bilecek, icabında öğretecek adamdır baba basın patronu.

Kim kaldı ki?
Bu evsafta, bu dokuda, bu yapıda yanim bu babalıkta kaç patron kaldı? Kimdir bunlar, ne yaparlar? sorusunun cevabını bizim alemin insanları bugün kendi kendilerine bir düşünsünler hele. Ben yarın kötü kalemim ve yarım aklımla iki satır çiziktirip, birilerini birilerine, birilerininkinden değil, kendi gözümden ve bir başka şekilde anlatırım kısmetse. Hülasa efendimler, kendi çapında bir şenlik başlıyor, he he heee!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.