"Denize girmek için neden bu kadar uzağa gidiyoruz?"
"Buradaki denize neden giremiyoruz?"
Bu bayram tatilinde 8-10 yaş arası çocuklar yukarıdaki sorulara cevap aradılar ve aldıkları cevaplarla tatmin olmadılar.
Çünkü yine arabalara doluşuldu, saatlerce kan ter içinde yol kat edildi, uzak sahillere inildi.
Tanıdıklarımdan duyuyorum, sosyal medyada görüyorum.
Çocuklar İstanbul'un denizine ne yaptığımıza akıl erdiremiyorlar.
Ya da İzmir gibi bir şehrin körfezinin leş gibi kokmasını nasıl anlayabilirler, söyler misiniz?
***
Nasıl yaşam alanlarımızı adım adım daraltıyoruz?***
Ömrümün serencamı bu bakımdan ibretliktir.***
Sonrası Ege...
Gün geldi, Aya Yorgi koyunda sekiz saat güneşlenen ama sadece ayaklarını denize sokan genç kadınlar klanı "tarih sahnesi"ne çıktı.
Artık denizi gerçekten sevenler nereye kaçacaklarını bilmiyorlardı.
Derken Ege'yle de bozuştum.
Çünkü anladım ki, ben dâhil Ege'ye yağdırdığımız övgüler, acımasız bir yağmacılığı saklamaktan öteye gitmiyordu.
Son beş yıldır İstanbul'un Karadeniz sahilinde sürekli boğulup ölme tehdidi altında denizi sevmeye çalışanlarla birlikte yüzüyorum, memnunum.
Meğer dalgalı falan ama basbayağı güzelmiş o sahiller.
İnşallah bozulmaz.
***
NOT DEFTERİ
Yetişkinliğimde bazı alışkanlıkları geride bırakmayı öğrendim, uzaklaşmanın, yavaşlamanın gerekliliğini anladım. (JHUMPRA LAHIRI / Olduğum Yer)