Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

'Adli Tıp cinayeti'

Evvelce bu köşede tartışılmış haberin devamı da değerlendirme konusu. Haber yaparken küçüklerin haklarını gözetiyor muyuz? Hukukta yeni gelişmelerin sergilediği tutarsız kararların üzerine yeterince gidilmekte mi?

İlk haber, 3 Ağustos'ta bu köşede eleştiri konusu olmuştu. O gelişmenin takibi niteliğindeki 20 Ekim tarihli son haber de gelen tepki üzerine burada ele alınacak. Gazetede 20 Temmuz'da yayınlanan, Deli Diye Diye Delirttiler manşetiyle sunulan haberin özü şuydu: Bursa'da bir polis memuru ve eşi arasına husumet girmiş, eşin suçlaması üzerine polis memuru hakkında bir psikolog ve Adli Tıp tarafından akıl hastası teşhisi konmuştu. Malulen emekli edilen memura daha sonra yedi ayrı hastaneden "akli dengesi yerinde" raporu verilmişti.
Söz konusu polis, anasının vesayeti altındaki küçük kızının (habere yansıyan iddialara göre) telefonda kendisine "deli baba" demesi üzerine "cinnet geçirmiş" ve eski eşini sokakta öldürmüştü.
Bir aile trajedisine işaret eden haber, bu köşede "peşin hüküm veren" manşeti, taraflara dengeli söz hakkı vermemesi ve küçük kızın fotoğrafının yayınlanması dolayısıyla eleştirilmişti.
20 Ekim tarihli gazetede Adli Tıp Cinayeti sürmanşetiyle sunulan haber, cinayet davasında ortaya çıkan yeni bir gelişmeyi gündeme taşıyordu.
Buna göre polis memuru hakkında 2005'te "akli dengesi bozuk" diyen Adli Tıp'ın aynı kurulu, bu kez de "akli dengesi yerinde" raporu vermişti!
Gazete haberi ön sayfadan polis memurunun ve kızının fotoğraflarını yan yana basarak sunmaktaydı. İç sayfada geniş hacimli sunulan haberin üzerinde bu kez küçük kızın daha büyük bir fotoğrafı yer almıştı.
Maktul eski eşin avukatı Serkan Sılacı habere iki noktada eleştiri gönderdi.
Sılacı bu haberi "adil yargılamaya müdahale" olarak görmekte.
Bir başka dikkat çektiği noktayı ise şöyle izah etmekte:
"Haberinizde daha önceden olduğu gibi küçük çocuk Z.N.N.'nin fotoğrafı tanınmasını engelleyici ibareler konulmaksızın olduğu gibi yeniden yayınlanmıştır. 20 Temmuz tarihli haberin küçük Z. üzerinde (arkadaşlarının da etkisiyle) yarattığı baskı neticesinde okulu değiştirilmişti. Çünkü okul arkadaşları Zeynep'e "deli baban anneni öldürdü" şeklinde cümleler söylüyordu ve bunlar Zeynep'te büyük bir travma yaratmıştı. Şimdi, bugün tarihli haberiniz ile bu travma yeniden yaşanmıştır. Bu kez müvekkillerim Zeynep'i yeniden başka bir okula yazdırmayı düşünmektedirler, çünkü aynı cümleler okulda yeniden söylenmiştir. Zeynep'in psikolojisi tamamen kötüleşmiştir bu haberlerinizin arkadaş çevresinde yarattığı etkiler nedeniyle…"
Sılacı'nın eleştirisini, haberi hazırlayan Abdurrahman Şimşek ile de ele aldım.
Okur Temsilcisi olarak yorumu üç noktada toparlamam mümkün.
Son haber Adli Tıp 4. İhtisas Kurulu'nun cinayetle suçlanan aynı kişi üzerinde cinayet öncesi ve sonrasında verdiği birbirine taban tabana zıt iki kararını gündeme getirmektedir. Bunun yeni bir gelişme olduğu aşikardır, öte yandan kullanılan belge, dil ve kurgulama itibarıyla bu haberin "adil yargılamaya müdahale" olduğunu öne sürmek imkânsızdır.
Sılacı 7 yaşındaki kızın fotoğrafının her iki haberde de kendisinin okul veya semt ortamı içinde rahatça tanınmasına olanak verecek (dolayısıyla tacize ve traumaya maruz kalacak) şekilde yayınlanmasına itirazında haklıdır. Küçük yaştaki "mağdur"ların korunmasına ayrı, özel bir özen gösterilmesi gereği etik manzume içinde açıktır. Fotoğrafı, en azından, onun tanınmasına izin vermeyecek şekilde "taralı" ve olabildiğince küçük boyutta yayınlanmalıydı. Yayınlanmasaydı da haber etkisinden bir şey kaybetmeyecekti.
Haber, Adli Tıp Kurumu'nun söz konusu kurulundan gelen taban tabana zıt iki kararı gündeme taşırken, aslında bir skandalı da işaret etmektedir. Ancak bazı sorular askıda kalmaktadır: Bu kurul ne olmuş da beş yıl ara ile 180 derece dönebilmiştir? Bu kurul böyle başka kararlar da almış mıdır? Bu çelişkili tavrın benzerleri genel olarak Adli Tıp'ta yaşanmakta mıdır? Aslında haber bir anlamda burada başlamaktadır. Eğer akla gelen sorulara yanıt aranırsa, muhtemeldir ki, çok boyutlu bir skandal, yargının adil karar alma süreçlerini olumsuz etkileyen bir görev suiistimali ile karşı karşıya gelinecektir. Gazeteye gelen duyumlar da bu yöndeki kuşkuları besler niteliktedir, dolayısıyla buraya daha kalın bir mercek tutmakta yarar olabilir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA