Ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın yaşadığı değişimi yakından görmek isteyenlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında toplanan Millî Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 22 Mayıs 2025 tarihli son kararlarına bakması yeterli.
Böylece milletiyle bütünleşmiş bir devletin nereden nereye geldiğini görecek, yenidünya ile yeni Ortadoğu'nun inşa sürecinde Türkiye'nin ne kadar etkin, belirleyici, özgüven sahibi ve vazgeçilmez bir oyun kurucu aktöre dönüştüğünü yakından tecrübe edeceklerdir.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Sayın Mehmet Sait Yaz'ın beraber katıldığımız bir televizyon programında eski MGK kararları ile son MGK kararları arasındaki farka dair dile getirdiği çarpıcı gerçek bence hayli önemli.
Eskiden MGK'nin ana gündemini bölücü terör, irtica, başörtüsü, laiklik, İmam Hatipler ve Kur'an kursları oluşturuyordu.
Bölücü terör dışarıda bırakılırsa neredeyse hemen her toplumsal talep veya siyasi kültürel hak arayışı 'iç tehdit unsuru ve milli güvenlik sorunu' diye nitelenerek yok sayılıyor ve bastırılıyordu.
***
Dış tehdit odağı olarak da Kıbrıs Rum Kesimi,
Yunanistan,
Ermenistan,
Suriye, Irak ve
İran gibi komşularımızın
toprak bütünlüğümüze, üniter yapımıza ve siyasi birliğimize yönelik istikrarsızlaştırıcı faaliyetleri sıralanıyordu. Bunlarla bir türlü baş edemiyorduk. Daha doğrusu baş etmemize
'küresel efendiler' izin vermiyordu.
Haliyle MGK'nın eski toplantılarından çıkan kararlar hükümetiyle, kurumlarıyla, milletiyle ve komşularıyla kavga halinde olan bir devletin tablosunu yansıtıyordu. Halkına sürekli parmak sallayan bir
vesayet rejimi görüntüsü hâkimdi. Dış tehditlere karşı ise fazla
manevra alanı bulamıyorduk.
Oysa bu tablo şimdi yüz seksen derece değişti.
Sekiz maddelik son MGK kararlarında
iç tehdit neredeyse sıfırlanmış durumda.
İlk iki maddede
terörsüz ve müreffeh Türkiye'nin müjdesi veriliyor.
Diğer altı maddede ise müşterek
coğrafyamız
Ortadoğu'dan Kafkasya'ya, Kuzey ve Doğu Afrika'dan
Ukrayna'ya, Gazze'den Suriye'ye, İsrail'den Yemen'e, Lübnan'dan Filistin'e ve Azerbaycan ile Ermenistan
arasındaki barış anlaşması taslağına
kadar uzanan birçok başlık sıralanmış.
***
Kendi sorunlarını çözen Türkiye aynı zamanda
dünyadaki ve bölgemizdeki krizlerde de kilit bir aktör olarak öne çıkıyor. Yabancı analistlerin çoğu da bu kanıda.
Hemen her gün
Batı medyasında Sayın Erdoğan'ın
dünyanın en etkili siyasi liderlerinden biri olduğuna
dair analizlerin çıkması da bu gerçeği
teyit ediyor zaten.
Gün yok ki Türkiye'nin
küresel dengeleri nasıl değiştirdiğini vurgulayan
bir değerlendirme okumayalım.
Dolayısıyla şu an Ankara, küresel ve bölgesel gidişata dair sağlam bilgilere ulaşmak isteyenlerin
ilk adreslerinden biri konumunda.
Nitekim
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet El Şara'nın dün Sayın
Erdoğan ile İstanbul'da bir araya geldiği
sürpriz görüşme dünya medyasında
yoğun ilgi uyandırdı.
Basına kapalı toplantının detaylarını öğrenmek için resmi yetkililere ulaşamayanlar Türk gazeteci ve uzmanlardan görüş almaya çalıştı.
Aynı şekilde
Dışişleri Bakanımız Sayın Fidan'ın yarın
Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüşmek üzere
Moskova'ya yapacağı ziyarete de Batı
daha şimdiden kilitlenmiş durumda.
Hâsılı kelam, nereden bakılırsa bakılsın
Türkiye her açıdan global bir aktöre ve trende dönüşmüş halde. MGK'nın sekiz maddelik bildirisi de bu gerçeği bütün çıplaklığıyla dünyaya ilan ediyor zaten.
İşte bu yüzden
MGK'nın son kararları, Yeni Türkiye'nin küresel
manifestosudur aynı zamanda.