Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ÇAKAR

Bülent Arınç'ın sert tokadı

Kulüpler Birliği, Türk futbolunda yıllardır var. Ve aynı Kulüpler Birliği yıllardır hep omurgasızlık örnekleri verir. Mesela; Futbol Federasyonu Başkanlığı seçiminden 10 gün önce bir aday üzerinde uzlaşılır, hatta imza atılır. Ama seçimde Kulüpler Birliği ikiye, hatta üçe bölünür.
Daha 6 ay önce bu ülkenin futbol baronları sporda şike, şiddet, teşvikle ilgili yasayı çıkartmak için çalıştılar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi de, büyük destekle o tasarıyı kanunlaştırdı.
Üstelik bu tasarının hazırlanması için bir yılın üzerinde çalışıldı. Başta Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu yasanın çıkması için ısrarcı oldular. Hatta duyduğumuza göre futbolun içinden gelmiş olan Başbakan R.Tayyip Erdoğan, bazı kulüp başkanlarına (ki içlerinde Aziz Yıldırım da varmış) "Beyler, emin misiniz? Ben futbolu bilirim. Sizleri de bilirim.
Maddeler çok ağır. İsterseniz tekrar gözden geçirin. Hatta yürürlüğe yeni sezonda sokalım"
diye tavsiyede bulunmuş. Ama başkanlar ısrarcı olmuş. Aslında burada temel amaç Türk futbolunu temizlemek değil, bence yorumcu ve gazetecilere sansür uygulamaktı.
Kendi silahlarıyla vurulmuş olan bazı kulüp başkanları şimdi son derece sakil, eyyam dolu, adeta şikeyi serbestleştirecek bir tasarı üzerinde çalışmak üzere Levent Bıçakcı'yı görevlendirmişler. Levent Bıçakcı kim? UEFA Tahkim Kurulu üyesi... Adeta etiksizliğe bir UEFA görevlisini de alet etmek istiyorlar. Bu, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarını kurtarma tasarısıdır. Ama Bülent Arınç birçok şeyin önünü kesiverdi.
Kulüpler Birliği olarak siz kim oluyorsunuz da, şikeyi neredeyse serbest bırakacak bu kanun tasarısında başrol oynuyorsunuz?
Hukukçuların bir yılı aşkın mesaiyle hazırladığı mevcut kanun için "Aceleye geldi" diyorsunuz; kendi tasarınızı 10 günde hazırlıyıveriyorsunuz.

BİRLİK OMURGASIZ!
Bazı şeyleri de kabul etmek lazım. Bu ülkede adam öldürenler, 8-10 yılda serbest kalıyorsa, tabii ki şike yapanlar 15-20 yıl yatmamalı. Bunu kabul edebiliriz.
Ama şikenin tecili mümkün suçlara girmesine ya da başkanlar için arkadaşlarıyla Papermoon'da bir öğlen yemeği parasıyla geçiştirilebilecek bir konuma getirilmesine de karşıyız. Bir kez daha görüldü ki; Kulüpler Birliği Türk futbolu için en ilkesiz, en tehlikeli ve en omurgasız kurumlardan biridir. Ama Meclis'in böylesine yanar-döner yaklaşımlara izin vereceğini hiç düşünmüyoruz.
Gelelim Futbol Federasyonu'na... Beyler, futbolu siz mi yönetiyorsunuz, yoksa Kulüpler Birliği mi? Mesela ben Sayın Mehmet Ali Aydınlar'ın iki konudaki fikrini çok merak ediyorum. İlki; Sayın Aydınlar'a göre başkan ve idarecilerince şike yaptığı tespit edilen bir kulüp küme düşsün mü, düşmesin mi?
Diğeri de; şike yapanlar para cezasıyla kurtulabilsin ya da teşvik primi suç olmaktan çıksın mı? Bizler Sayın Aydınlar'ı Türk futbolunda en önemli insan olsun diye başkan seçtik. Ama o ortada yok. Onun fikirlerini öğrenemiyoruz.

SPOR YAZARLIĞI 3-5-2 DEĞİLDİR
Ve basınımızın bazı çok değerli mensupları suyun altına girmişler. Onların da yorumlarını merak ediyorum.
Mesela bazı gözde spor yazarları şunu diyebiliyorlar mı? "Kulüpler Birliği'nin hazırladığı bu tasarı Aziz Yıldırım'ı kurtarma tasarısıdır. Bu tasarı Türk futbolunda ahlaksızlığı, kara para trafiğini hızlandıracak bir tasarıdır." Ya da "Küme düşmenin kalkması başta Fenerbahçe'nin olmak üzere bazı takımları Süper Lig'de tutma kararıdır."
Spor yazarlığı ya da yorumculuğu yapmak sadece 3-5-2, antrenör hataları, ya da hakem kararlarını tartışmak değildir.
Bunları yapmak çok kolay. Ama Bülent Arınç'a destek olabilecek ve bunu açıkça söyleyebilecek kaç spor yazarı var?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA