Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Elti her yerde dert!

En büyük elti kazığı ne olabilir? İstanbullu Gelin’de İpek kaynanaya gammazlar, Kate Middleton her doğumda İngiltere tahtına mesafeyi baştan belirler. Eltilik kolay yürümez, karşılaştırma hiç bitmez...

İnsan insanın kurdudur. Kadın kadının kurdudur. Elti eltinin kurdudur diyebilir miyiz alanı daraltarak? Rahatlıkla! Elti gemisin yürümeyeceği garantilenmiş bir kere Türkiye aile sularında!
Bacanaklar gül gibi geçinir mesela; adeta gizli bir ittifak vardır aralarında. Tavla oynar, mangal yapar, birbirlerini korur kollarlar. İki kız kardeşin kocaları nadiren birbirine girer.
Ama eltilerarası ilişkiler elektriklidir. Birader eşlerinin yıldızı bol küser, az barışır. Kaynana illa birini daha çok tutar, kayırır. Ev düzenleri, çocukları, börekleri, akla gelen tüm hasletleri kıyaslanır.
En kötü elti kazığı ne olabilir? İstanbullu Gelin'e bakarsak, İpek gibi fesat biriyle sonu yok. Gammazlama, ayak kaydırma, her nevi dolap gırla...
Kendisi öyle kötücül bir tip olmasa da, istemeden atılabilecek elti kazıkları da var ama: Bakın Kate Middleton'a... Bir çocuk daha doğurarak, müstakbel eltisi Meghan Markle'ın tahta dair hayallerini şak diye bir basamak indirdi işte! Sistemin cilvesi...
İki numaralı vâris Prens William'ın üçüncü çocuğu, İngiltere tahtının beş numaralı vârisi oldu. Harry de altıncı sıraya düştü. Kalıtsal monarşi denen bu babadan oğula geçiş doğal bir gençlik aşısı gibi oluyor. Kate'le William'ın yaptıkları/yapacakları her çocuk Harry'nin önüne geçiyor. Meghan'ı da Kate'le hiç aşık atamaz hale getiriyor.
Bizde olsa, halk mağduru sever! Bakalım orda nasıl olacak... 19 Mayıs'taki düğünden sonra eltiler arası münasebet ve de halkla ilişkiler nasıl şekillenecek...

HAKİKİ ELTİLER ANLATIYOR
Dikmen Yakalı Çamoğlu lisans ve yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi'nde tamamladıktan sonra doktorasını İngiltere'de, Birmingham Üniversitesi'nde yapmış. Doktora tezi Türk ailesinde gelin-kayınvalide, eltiler ve gelin-görümceler arasındaki ilişkiler üzerine. Doçentlik derecesiyse iletişim çalışmaları alanında.
Kaynana Ne Yaptı, Gelin Ne Dedi adlı kitabı (İletişim Yayınları) ailedeki kadınlar ve ilişkilerini deşiyor. O kadar lezzetli biçimde yapıyor ki bunu, birçok iddialı romandan daha su gibi akıyor, insanı çocukluğundan beri biriktirmiş olduğu hikâye, nasihat, dedikodu ve önyargıyla tekrar yüzleştiriyor.
Yaptığı görüşmelerde dile gelen kadınlar ve yorumlar enfes: Genç kızlığındaki bir tatilde güzellik kraliçesi seçilmiş olan Firdevs Hanım eltisini "Hiç güzel değildi ama iyi bir ev kadınıydı. Namuslu, dürüst, hamarat..." diye anıyor, "Ama ben güzeldim." Kâfi yani! Ah bu gücünü güzelliğinden alan kadınlar!
"Karşılaştırma, aslında kıskançlıkla el eledir; güzellik de yaşla" diyor Dikmen Yakalı Çamoğlu.
Görüştüklerinden Edibe Hanım, eltilerinin kendisini hep kıskandığını söylüyor. Neden? "Çok gençtim. Her giydiğim yakışırdı. Ben çocuk doğurduğum zaman onlar karttı; yaşlanmışlardı. Bir daha çocuk dünyaya getirecek durumda değillerdi." Eline fırsat geçince o da esirgemiyor maşallah lafını!

EDEBİ ELTİNİN EBEDİ KİNİ...
Edebiyat dünyası da boş değil eltilere... Ercümend Ekrem Talu'nun Sabir Efendi'nin Gelini romanında Huriye'nin, eltisiyle derdi ve rekabeti de güzellik üzerinden. Sırdaşına soruyor: "Belkıs'dan güzel miyim Sofi?"
Cevap tam kankito makamından: "Belkıs hanum?.. Bah! Nerede güzel, epsi boya.. Bonmarsede kuklalarki var, nah, onlar gibi.. Ma, sen mensur! Marak yapma."
Huriye, Belkıs'ın kendisinden çok daha cazibeli olduğunun gayet bilincinde, hasetinde, sinirinde ama tabii... Onu bahçede uyurken nasıl seyrettiğini şöyle anlatıyor Talu:
"Evin yukarı katında bir pancur aralandı. Huriye hanımın mütecessis nazarları salıncağın içinde uyuyan eltisini gördü. Belkıs bu vaziyetinde o kadar güzeldi ki onu temaşadan kendini alamadı. Fakat onu zaten bu güzelliği, bu zarafeti için çekemiyordu. Yine bu dakikada gönlünde haset ve kin fırtınaları koptu."
Asıl kıyamet, devreye bir erkek, hele ki Huriye'nin kocası girince kopuyor. "Canım hanımcığım, böyle bu kadar fazla düzgün sürünecek yerde Belkıs hanıma bir baksan? Ne kadar sade ve zarif giyiniyor..."
Bir: Düzgün denen, bir nevi fondöten. İki ve eyvah: Bu cümleyi anca eceline susamış bir eş kurabilir!
Nitekim fondöten kovasına düşmüş Huriye, kocasının bu karşılaştırmasına toslayınca Belkıs'a karşı iyice bileniyor. Ezeli düşman ilan ediyor eltisini ve romandaki çatışma da oradan besleniyor. William da Harry de böyle şuursuz değildir herhalde!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA