Sevgili yazar dostum Osman Şahin, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın girişimiyle üç yıldır verilen Mersin Kenti Onur Ödülü'nü aldı. Şahin, Mersinli; ama bu ödüller illa da hemşehrilere verilmiyor. İlk iki yılın ödül sahipleri Nezihe Meriç ve Tahsin Yücel'in gösterdiği gibi... Ben de törene katıldım. İstanbul'dan gelen Doğan Hızlan, Özdemir İnce, Semih Gümüş gibi yazarlarla birlikte... Aslında böyle bir ödüle belediye veya valiliğin daha çok katılması beklenir. Ama Mersin kendine özgü bir kent. Söz konusu Oda da, başkanı Şerafettin Aşut ve bizi özellikle ağırlayan Oda Meclisi başkanı Faik Burakgazi'nin sayesinde, kenti kültür yoluyla tanıtmaya özel bir önem veriyor. Darısı tüm kentlerimizdeki diğer Oda'ların başına... Çok güzel iki gün geçirdik, Mersin ve çevresini çok güzel gezdik. Ama o başka bir yazının konusu. Ben özellikle Osman Şahin'i anlatmak istiyorum. 1940 Arslanköy doğumlu Şahin, Toros dağlarının eteğinde yoksul bir köy çocuğu olarak yaşayıp, sonra bir Köy Enstitüsü'nde okur ve beden eğitimi hocası olur. Ama yazı merakı peşini bırakmaz. Sayısız hikâye kitabı, birkaç roman yayımlar, ödüller alır. Dahası, 1973'deki Kızgın Toprak'tan başlayarak 23 filme esin verir, dört senaryoyu da bizzat yazar. Bunların arasında Kibar Feyzo'dan Keriz'e, Tomruk'tan Derman'a, Ayna'dan Gülüşan'a, Firar'dan Kurbağalar'a, Adak'tan İpekçe'ye, Züğürt Ağa'dan Avcı'ya birçok unutulmaz film vardır. Şahin'i Kızgın Toprak'tan başlayarak hep izledim. O da bunu bunu unutmuyor: Daha ilk filmi için "Osman Şahin sinemada" başlığını atmanın onu nasıl yüreklendirdiğini anlatıyor. Sevgili dostumla iki gün geçirmek bana iyi geldi. Bu arada Mersinli İpek Ongun, Celâl Soycan, Hüseyin Ferhad, Nazmi Bayrı gibi değerli sanatçı dostlar da tanıdık. İlk fırsatta dönmek umuduyla...