Kıymetli okurlar ve değerli yetkililer. Tarafıma, yaşayacağım bir köy, makul miktarda büyük ve küçükbaş hayvan, kendi ekipbiçebileceğim kadar toprak temin edilmesini istiyorum. Medeniyet beni öldürmek üzere! Evet efendim, hâlâ ne iş yaptığını ve medyada neden hakkında sürekli haber çıktığını anlayamadığım 'sosyetik' Eda Taşpınar'ın, "Sonuçta biz medeni insanlarız, Anadolu'da yaşamıyoruz," sözlerinden esinlendiğimi, hatta bu sözlerin bir süredir hayatın anlamına dair fikirlerimi değiştirdiğini itiraf etmeliyim. Medeniyetten uzaklaşma fikri de böyle gelişti zaten. İzah edeyim... Bir tek gazetenin sayfaları arasında dolaşırken bile, insanın medeniyetten kafası dönüyor. Malumunuz, hâkimler, savcılar, yüksek kurullar, feci tartışmalar, bürokrasinin karpuz gibi yarılması, cezaevlerinde cinayet komploları gibi haberler arasında, herkes "N'oluyoruz ya?!" diye büzüşüyor. Sonra 'komşusunun tavuğuna tecavüz eden adam' haberiyle, "Yok artık!" diye dehşete kapılıyor. Sonra, patatesten bir ön libero için çuvalla avro ödenmiş olduğu haberine bakıp, gururla, "Bu sene kesin şampiyonuz ooolum!" diye hava atıyor. Sonra, "Bak bu da yeni ikoncanımızmış, bu da onun sevgilisi olan eşekcanmış," diye dedikodu yapıyor... Bir insan, bu kadar seri bir şekilde, birbirinden apayrı ruh hallerine girerse ne olur? Medeniyet zehirlenmesine uğrar, sersemler. İkoncan'ın bir günlük 'beach' harcamasına denk olan maaşıyla bu futbol sezonunda nasıl kombine bilet alacağını hesaplamaya uğraşır. Halihazırda işi-gücü yoksa, yeni medeni ilişkiler icat etmeye başlar...
TOPLU DEHŞET YAŞIYORUZ
Evet, ikoncanlar ve eşekcanlar 'beach'lerde yayım yayım yayılmışken, kentlerdeki medeni hayat da devam ediyor, sıradan insanlar arasındaki medeni ilişkiler acayipleşiyor: Misal, haber şu: "Bursa'da birlikte yaşadığı sevgilisi 34 yaşındaki Medine K.'yı, 64 yaşındaki K.K. ile evlendirdikten sonra, bu kişinin otomobilini alan Zeki Kartal, 'araba kullanmayı öğretme' bahanesiyle yanına aldığı eski sevgilisini erkeklere pazarlarken yakalandı." Efendim, dürüstçe söyleyeyim, adı geçen haberdeki ilişkinin niteliğini tam olarak anlayabilmek için haberi defalarca okudum. Bu ne arkadaşım, bu ne? Ha, diyeceksiniz ki, "Münferit bir örnektir, cehaletten oluyor ya da Anadolulu bunlar!" Peki, uçakta gördüğü bir mankeni tavlamak için kokpite alıp, hava atmak maksadıyla uçağı hoplatmak ve zıplatmak ne oluyor? Koca pilot da mı Anadolu'da yaşıyor? Hayır, kıymetli okurlar, medeniyetin ucu eşeğin kulağına kaçmış ve biraz karamsar olacak ama, çekip çıkarmanın mümkünatı yok. Kentlerdeki medeni hayat, Fear Factor gibi bir şeye döndü, toplu dehşet yaşıyoruz. Ya, bu arada, bu Fear Factor yarışmasının tanıtımında, ürkütücü bir sesle aynen şu ifadelere yer veriliyor: "Yerlerde sürüneceksiniz! Çamurlara batıp çok kirleneceksiniz! Farelerle, böceklerle yaşayıp korkularınızla yüzleşeceksiniz!.." Geçen gün durup düşündüm de, "Tamam!" dedim, "İşte medeniyetin tarifi budur! Sürünmek, kirlenmek, korkmak..."
ÖZDİLLİ'YE TEBRİKLER
Bu kadar medeniyet bana fazla kıymetli okurlar. Avrupa'ya yerleşmeyi düşündüm, belki bizim medeniyetimizdedir sorun diye, orada da üç rahibenin saatte 193 kilometre hız yaparken trafik polisine yakalandığını öğrenince vazgeçtim. Sürat manyağı rahibelerin ezdiği bir adam olma riskini göze alamıyorum. Tabii bir de Berlusconi faktörü var ki, onun medeni ilişkileri insanı korkutuyor, Avrupa'ya çıktık mı başımıza bir iş gelir, diye... En iyisi, medeniyetten uzak yaşamak, bir 'köye dönüş' insanı olmak, koyun, keçi, inek ve hatta deve yetiştirmek. Bu arada, medeni hayatımızın öncülerinden, eski manken Gizem Özdilli'ye gidiyor tebriklerimiz bu hafta. Kendisi son doğum gününde pasta yerine deve kesmiş... Medeniyetin ucu eşeğin kulağından çıkıp devenin kulağına kaçarsa, çıkarma şansımız hiç kalmaz, onu da belirteyim isterim...