Efendim, aklım dimağım uçukladı. Bu nedir?! İnternete girmekten, hard diskime bir şey kaydetmekten, kısa mesaj yollamaktan korkar oldum. Yazı yazacağım, biri beni dava eder mi diye zihnimde tilki besliyorum. Hayır efendim yanıldınız, malum mevzu üzerine laf etmiyorum; o iş beni hem aşar, hem de zaten korkarım bu mevzulardan. Hatta reklamlarda gördüğüm internet ve SMS uzmanı gencin romanı Yazdım Roman Oldu'ya dava açılsa şaşırmayacağım. Nitekim rakip cep telefonu firmaları mahkemelik oluyor, birbirlerinin demokrasi ve özgürlük sınırlarına reklam yoluyla tecavüzde bulunulduğunu öne sürüyorlar. Bu kısa mesaj, internet işleri falan beni ürkütüyor. Havadan sanal nem kapıyorum. Bu durumdan rahatsızım...
Tam da bu sebeple, önüm kapanıyor. Twitter'da mesaj atmaya korktuğumdan, yeterli popülerliğe ulaşamıyorum ve para kaybediyorum.
Evet efendim, teknoloji âlemiyle yakından ilgili okur, geçtiğimiz hafta bir çılgınlık daha yaşandığını fark etmiştir. Herkes Twitter hesabının ne kadar ettiğini ve Türkiye sıralamasında kaçıncı olduğunu merak ediyordu. Derhal kendi değerimi hesaplamak için bilgisayarın başına geçtim. Twitter hesabıma 777 lira değer biçilmiş. Nakde çevirmek için 750 liradan satışa çıkardım. Lakin az sayıdaki takipçilerimden hiçbiri girişimci çıkmadı. Hesap elimde kaldı.
EN DEĞERLİ GÜLBEN ERGEN
Gözümü para bürüdüğü için, hiç başkalarının ne kadar ettiğine bakmak aklıma gelmemişti. Derken o korkunç soru aklıma düştü: Ucuza mı gidiyordum? Beynimi kemiren kurt beni piyasa araştırmasına itti ve dehşetle durumu fark ettim. O an itibarıyla Türkiye'de Twitter hesabı en fazla para eden kimse Gülben Ergen'di ki, 177 bin lirayı aşan bir paradan söz ediyoruz.
İkinci en kıymetli hesap Ece Erken'inkiydi ve 115 bin lirayı buluyordu. İlk ikiye bakın!
Benim hemen 750 liraya okutmaya çalıştığım hesap, mühim insanların elinde bir daire fiyatına ulaşmıştı! Eminim ben bu işleri araştırdığım esnada Melih Gökçek ve Ahmet Hakan değerlerini hesaplatmamıştı.
Yoksa onlarınki de ilk iki olabilirdi.
Kıymetli okur, daha popüler olmak, havadan para kazanmak ve başımı sokabileceğim bir daire almak istiyorum. Geliniz ve görünüz ki, popüler olmak kolay değil. Elinden internete giren o son teknoloji telefonlar düşmesin, Twitter'da durmadan yaz, sağa sola mesaj yetiştir... Daha fazla sanal münasebet, daha fazla risk! Kaldı ki, meşhur olduğunuzda sokakta tacize uğrama ihtimaliniz de artıyor. Evet, ben bile taciz edilebilirim. Çünkü artık vaziyet almış başını gitmiştir...
Hayır efendim, olay sadece bizim memlekette vuku bulmuyor, tüm dünya saçma bir hal aldı. Bir bilgisayar oyunu -hani adını verip sapıkları teşvik etmiş olmak da istemiyorum-, kadınları zorla alıkoyup kaçırmamızı, elimizden kurtulmak istediklerinde onları tokatlamamızı sağlayabiliyormuş. Bilmezdim bu oyunu. 1996'da çıkan sürümü 3,5 milyon kopya satmış. Korsanlarıyla birlikte 15 senede ne kardeşlerimiz rüyalardan rüyalara sürüklenmiştir!
Ondan sonra vatandaş önüne gelene saldırınca idam edelim mi, etmeyelim mi tartışması patlak veriyor. Bu işi anlamadım ben. İşin oyununu oynayan arkadaş, iş bu minvalde seyrettikçe serbest piyasanın bir nesnesi dahilinde değerlendiriliyor, lakin aynı arkadaş el alışkanlığıyla sağa sola temasta bulunmaya başlayınca kıyamet kopuyor!
Neyse efendim, paranoyalarımla sizi endişelendirmek istemem ama artık toplu taşıma araçlarına binmiyorum. En son belediye otobüsünde vatandaşlar arasındaki tartışma silahlı çatışmaya dönüştüğünden beri parayı taksiye veriyorum. Hayır, mevzu o değil, taksiciler de bir tuhaf bakıyormuş gibi geliyor, huylanıyorum...