Acun Ilıcalı yeni Survivor'da şöhretlerle halkı karşı karşıya getiriyormuş. Issız adada halktan yedi kişiye karşı mücadele verecek yedi ünlü sonunda belirlenmiş. Liste şöyle: Özge Ulusoy, Nihat Doğan, Ebru Destan, Derya Büyükuncu, Zeynep Tunuslu, Asena ve Pascal Nouma...
Evet efendim, söz konusu şöhretler karması bir süre evvel dans yarışmasında boy gösteren Nouma ve milli yüzücümüz Derya kardeşimizi içermese şaşardım. Nitekim Derya kardeşimize bizim vergilerden ayrılan pay artık yeterli gelmiyor, bir tombala kazasıyla futboldan kopan Nouma'yla birlikte Dominik Cumhuriyeti'ne bağlı ıssız adada raks etmeye ve ikramiyeyi kapmaya gidiyor! Böyle süper bir kardeşimiz.
Aslında tabii şöhretler karmasında beni en sevindiren isim, çağdaş filozofumuz Nihat Doğan oldu. Issız adada felsefeye yeni katkılar yapacağına kuşku yok...
Hanımlar da gözbebeğimiz, onları da seviyoruz. Daha evvel buzda dans olayına giren Asena, oryantal dünyasına veda etmiş olacak ki...
Neyse, tatsız günler yaşıyoruz, o konuya hiç girmeyelim... Bir amazon gibi mücadele edeceğine eminim. Lakin, mesela Ebru Destan ne yapacak ıssız adada, işte o konuda fikrim yok...
UYUYAN AYIYI DÜRTEBİLEN BİR HALKIZ
Öte yandan beni esas kaygılandıran, halkımızın durumu. Şöyle izah edeyim kıymetli okur, bakınız; önceki
hafta Mersin'in Tarsus ilçesindeki hayvanat bahçesinde, bir değerli vatandaşımız ayının bulunduğu kafese elini uzatıp uyuyan ayıyı dürttü. Bir parmağından oldu ama halkımızın nasıl bir halk olduğunu da bir kez daha hepimize gösterdi. Biz, uyuyan ayıyı dürtebilen bir halkız! Tüm kafeslerde 'Hayvanlara el uzatmayınız' diye levhalar yer alsa da, halkımız bunu hep yapıyor. Nitekim aynı ayı daha evvel de bir kişinin kafesten içeri soktuğu elini ısırarak koparmış. Durum bu!
Sonra efendim, samimi kanaatim odur ki, geçenlerde kar yağdığında, yolların tuzlu olduğunu anlaması için halkımıza yolları tatma çağrısı yapan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Bey'in çağrısına uyarak yolları tatmıştır. Hadi itiraf edeyim, ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin nasıl çalıştığını anlamak için bir miktar asfalt yaladım. Tam kıvamındaydı, memnuniyet duydum.
Yani demem o ki, bizim şöhretler karması halkımızla başa çıkamaz. Sanıyorum Acun Bey aynı formatlarla geçmiş reytingleri yakalayamayacağını düşünerek bu şöhret olayına girdi ama yine geçmiş tecrübelerimiz, 'Ünlüler Çiftliği' gibi işlerin pek tutmadığını gösteriyor. Yine de kendi bileceği iş...
Bir de Nihat Doğan konusunda, daha doğrusu onun yapabilecekleri konusunda ciddi kaygılarım var. Şimdi malumunuz, "Benim koyunum bile Avrupa'nın koyunundan farklı bakıyor," diyerek bir koyunumuzu anlından öptü bu kıymetli sanatçımız. Elin ıssız adasında ne yapar, tahmin etmek bile istemiyorum. Yani iguanalar, maymunlar falan akıllı olsun, Nihat Doğan geliyor!
MAHLUKATLAR BİLE BİR TUHAF
Bu arada, Güney ve Orta Amerika'da görülen muz örümceğinin ya da hayvanlar âlemindeki adıyla 'Phoneutria Nigriventer'in tek bir ısırığının dört saat süren ereksiyon gibi yan etkileri olduğu ortaya çıkmış. Uzmanlar, örümceğin bu özelliğinin, ereksiyon bozukluklarıyla ilgili tıbbi müdahalelerde çığır açabileceğini düşünüyormuş.
Lakin bu ısırığın başka yan etkileri de varmış. Uzun ereksiyonlar kas kontrolünün kaybı, şiddetli acı ve zorlukla nefes alma sonucunu doğuruyormuş. Eğer panzehir verilmezse kişi, oksijen yetersizliğinden ölebiliyormuş. Ne diyeyim, Dominik Cumhuriyeti de böyle acayip bir yer işte, mahlukatı bile bir tuhaf...