Mustafa Kemal Paşa... Sivas'tan yola çıktı... Arkadaşlarıyla birlikte... 18 Aralık 1919...
Sivaslılar... "Yolda acıkırlar" diye azık verdiler... Şimdi yolluk diyoruz.
10 ekmek... 2.5 kilogram peynir... Haşlanmış 10 yumurta...

Kayseri... Mucur... Hacıbektaş... Kaman... Ve Beynam üzerinden... Mustafa Kemal Paşa, Ankara'da... 27 Aralık 1919.
Yolculuk... 9 gün sürdü.
Şimdi... Yüksek Hızlı tren var... Sivas-Ankara 2.5 saat.
Yarın, Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin yıldönümü.
Törenlerle kutlayacağız... Büyük Atatürk'ü rahmetle, minnetle, şükranla anacağız.
***
ÇEYİZ SANDIĞINDAKİ YASTIK
Gazi Mustafa Kemal Paşa... Bağımsızlık ve özgürlük meşalesinin yakıldığı Sivas'ta 108 gün kaldı.
Sivas Kongresi'nin toplandığı binada. Odasında demir karyola... Ve çalışma masası.
Yatağının başında... Sivaslı bir genç kızın çeyiz sandığından çıkardığı... Üzerinde eski harflerle bir beytin yazılı olduğu atlas yastık:
"Cihanın canına mağrur olup incitme insanı,
Süleyman-ı zaman olsan bırakırsın bu eyyamı."
Gazi'nin yanındakilerden Mazhar Müfit Bey, "Paşam" dedi:
"Bu dizeler hepimiz için bir uyarı olmalı."
Büyük Atatürk, hayatı boyunca bu dizeleri hiç unutmadı.
***
'ANADOLU... EN BÜYÜK HAZİNE'
Uzun yolculuk... Mustafa Kemal Paşa Kırşehir'de... 24 Aralık 1919. Gazi... Kırşehir'den mesaj verdi:
"Aziz ve mübarek vatanımızı kurtarmak için bütün aydınların, herkesin hazır olması lazımdır. İstanbul'a gitmeyeceğiz. Anadolu, en büyük hazinedir. Vatanın sinesinde kurtuluş çarelerini beraberce ölünceye kadar aramaya, sağlamaya çalışacağız."
***
BU TOPRAKLAR BÖYLE KAZANILDI
Mustafa Kemal Paşa... Bir hafta Ankara'da... Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde... Sonra cephede... Ordunun başında.
Kurtuluş Savaşı devam ediyor... Yunanistan Başbakanı, "Hedefimiz Ankara" diyor.

Yunanistan Savunma Bakanı Theotakis, tarih veriyor: "5 Eylül 1921'de Ankara'da kutlama yapacağız."
Asker sayısı... Araç... Top... Tüfek... Bizden kat kat fazla. Ama... Çılgın Türkler... Şanlı ordu... Düşman siperlerini yerle bir ediyorlar.
***
ÇÖP SEPETİNDEKİ RAPORLAR
İstanbul'daki İngiltere Büyükelçisi Ronald C.Lindsay, Londra'ya rapor gönderiyor.
"Şunu cesaretle söyleyebilirim ki, İstanbul'un yine Türkiye'nin başkenti olarak kalacağı kesindir."
Ve... Görüşlerini madde madde sıralıyor:
1. Türk direnişi sona erecektir.
2. Anadolu... Padişah tarafına geçecektir.
3. Mustafa Kemal... Ve arkadaşları... Dağa çekilecekler ve gerilla savaşına girişecekler... Ama zamanla yok olacaklar... Sönecekler... Bitecekler.
Mustafa Kemal Paşa... Mehmetçik... Türk halkının direnişi... 26 Ağustos... Büyük Taarruz... Başkomutanlık Meydan Muharebesi... Ve zafer.
İngiliz'in... Batı'nın... Son dişi kalmış canavarın hesapları... Kirlenmiş bir mendil gibi çöp sepetine atılıyor.
O tarihten bugüne... Batı aynı... Türkiye üzerine çeşit çeşit hesaplar yapıldı... Raporlar, senaryolar yazıldı.
Ama... Büyük Türkiye... Güçlü Türkiye... Hepsini çöp sepetine attı... Atmaya da devam ediyor.
Ve Türkiye... Kendi yolunda... Atatürk'ün yolunda... Büyümeye, güçlenmeye devam ediyor.
***
TIPIŞ TIPIŞ GELDİLER
Cumhuriyet... Atatürk Cumhurbaşkanı... Ankara Başkent. Batı ise... Türkiye'ye hâlâ mesafeli.
1925... Ankara'daki yabancı büyükelçilik sayısı... Sadece 4. İstanbul'daki büyükelçilik sayısı ise 18.
Batı... Düşünüyor ki: "Atatürk ölünce... Türkiye'nin başkenti Ankara'dan yine İstanbul'a taşınır."
Batı'nın arzusu... Hesabı... Çöp sepetine.
Sonunda... Görüyorlar ki: "Ankara, başkent olarak kalmaya devam edecek."
Ve... Yabancı büyükelçiler... Direnişten vazgeçiyorlar... Teker teker Ankara'ya gelmeye başlıyorlar... Hani ne derler? Tıpış tıpış.
***
TUTANAKLAR VE MAKBUZLAR
Kurtuluş Savaşı dönemi... Ne maliye var ne bütçe... Kasada sıfır para.
Ankaralılar... "Paşam" dediler: "Biz varız ya... Biz ne güne duruyoruz?"
Gazi'nin Ankara'ya gelişinden, Temmuz 1920'ye kadar... 6 aylık dönemde... Ankara halkının yardımı: 549 bin lira 820 kuruş.
Ankara'daki memur ve subayların yardımı... 32 bin lira 165 kuruş.
Ankara'nın ilçeleri... Köyleri... 330 bin lira 335 kuruş.
Ve... Yardımların hepsi... Kuruşu kuruşuna kayda geçirildi.
Gelen yardımların tutanakları... Harcanan her kuruşun makbuzu... Devlet arşivlerinde.
***
KEFEN PARASI
Mehmet Rifat Efendi... Ankara Müftüsü... Para biriktirmiş... Bin lira.
Kendisinin ve eşinin kefen parası... Cenaze ve defin masrafları için.
Bu parayı Atatürk'e getirdi... Makbuzla, Mazhar Müfit Bey'e (Kansu) teslim etti.
***
İLK BALKON KONUŞMASI
Ankara'nın girişinde... Keklik Pınarı'nda... Seymenler... Ankaralılar... Atatürk'ü, "Ölürüz de dönmeyiz senin yolundan Mustafa Kemal Paşa" diyerek karşıladılar... Günlerden cumartesi... Saat 14.00.

Atatürk... Valilik binasına gitti. Ve... "Türk tarihinin ilk balkon konuşmasını" yaptı:
"Ne şu ne de bu kuvvet bizi kurtarabilir... Bizi fedakâr ve cesur milletimiz kurtaracaktır."

Aradan bir asırdan fazla zaman geçti.
Yabancı destekli darbeler... Dış destekli terör... Amerika'nın, Avrupa'nın yazdığı reçeteler... Hangi birini sayalım?
Ama... Yaşanan sorunlar, fedakâr ve cesur milletimiz tarafından aşıldı... Bundan sonra da fedakâr ve cesur milletimiz tarafından aşılacak.
***
GAZİ MECLİS
Milletvekillerinin oturdukları sıralar... Ankara Öğretmen Okulu'ndan. Meclis'i aydınlatan gaz lambaları... Kahvelerden.

Kalorifer ne gezer... Sobalar kuruluyor. Başkanlık Divanı kürsüsü... Yapan bir marangoz... Para almıyor.
Öyle bir Meclis ki... Erken gelen oturacak yer bulabiliyor... Geciken ayakta kalıyor. Gazi Meclis... İstiklal Marşı'nın kabul edildiği Meclis.
***
ATATÜRK'ÜN YOLUNDA
Yarın... Seymenler... Atatürk'ün Ankara'ya geldiği yerde... Dikmen'de... Keklik Pınarı'nda toplanacaklar.
Ve... 116 yıl önceki gibi... Aynı heyecanla... Seslerini yükseltecekler: "Ölürüz de dönmeyiz senin yolundan Mustafa Kemal Paşa."
Türkiye... Darbelere... Muhtıralara... Hain darbe girişimine... Yabancıların bitmek bilmeyen senaryolarına rağmen... Atatürk'ün çizdiği yolda ilerlemeye devam ediyor.