Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BURHANETTİN DURAN

Bin Selman ve Lapid ziyaretlerinin ardından...

Geçtiğimiz iki gün Ankara iki önemli ziyarete ev sahipliği yaptı. Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı ağırladı. Dün ise yakında başbakanlığı üstlenerek İsrail'i erken seçime götürecek Dışişleri Bakanı Lapid, Türk mevkidaşı Çavuşoğlu'nun misafiriydi. Bu iki resmi ziyaret normalleşme politikamızda somut sonuçların alındığını ve Türkiye'nin bölgesel güç denkleminde dengeleyici rolünün güçlendiğini göstermek açısından değerliydi. Öncelikle normalleşmeden beklentilerin rasyonel düzlemde ele alınması için bu sürecin bir tarafın arzusuyla değil her iki tarafın karşılıklı iradesiyle şekillendiği gözden kaçmamalı. Normalleşen taraflar yeni ilişkiyi üçüncü tarafların aleyhine olmayacak şekilde formüle etmeye çalışıyor. Yine her normalleşme süreci kendi dinamiklerine göre yürüyor ve diğer aktörlerin hesaplarını da etkiliyor.

***

Riyad ve Ankara, bölgede ilişkilerini en hızlı toparlayabilecek iki başkent. 2018 Kaşıkçı cinayeti sonrası bozulan ve geçen nisan ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cidde ziyareti ile toparlanan ilişkiler Veliaht Selman'ın ziyaretiyle yepyeni bir ivme kazanabilir. Yayımlanan ortak bildiri buna işaret ediyor. İki ülke arasında ticaret, turizm, inşaat ve enerjiden savunma sanayisi ile yeni teknolojilere kadar ulaşan geniş bir işbirliği hedefleniyor. Bildiride Suudi Arabistan'ın 2030 vizyonuna, Suudi-Türk Koordinasyon Konseyi'nin çalışmalarını etkinleştirmeye ve Türkiye- KİK Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinin önemine atıf yapılması, ikili işbirliğinin bölgesel ve küresel gelişmeler gözetilerek uzun vadeli bir perspektife oturtulmaya çalışıldığının göstergesi. Selman'ın Ankara ziyaretinin Başkan Biden'ın önümüzdeki ay İsrail ile başlayacak Batı Şeria ve Cidde ile devam edecek Ortadoğu turu öncesi olması anlamlıydı. Biden yönetiminin Suudi Arabistan'a "parya" muamelesi yapması, Yemen iç savaşında Riyad'a desteği kesmesi ve nükleer müzakere ile İran'a açtığı alan Suud yönetimini rahatsız ediyordu. Ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası artan petrol fiyatları Biden'ı Suud yönetimi ile ilişkilerde normalleşmeye zorladı. Biden, kasım ara seçimlerinde partisinin acı bir yenilgi almasını önlemek için Riyad'ın petrol üretimini artırmasını istiyor. Yine bu ziyarette Biden'ın Arap liderler ile İsrail arasındaki yakınlaşmayı teşvik etmesi ve İran konusunda Körfez'deki müttefiklerini teskin etmesi bekleniyor. İşte bu ortamda Ankara ile de yeni bir dönemi başlatan Riyad, bölgede daha aktif olma fırsatı yakalıyor. Bu arada, İran'ın vekilleri ve nükleer programının silah üretecek aşamaya gelmesi bölgenin endişesi. Bu durum Suudi Arabistan başta olmak üzere bölge ülkelerinin nükleer güce dönüşme isteğini güçlendiriyor.

***

İran'ın artan bölgesel nüfuzundan rahatsız olan başkentlerinin başında Tel Aviv geliyor. Lapid'in Ankara ziyareti Tahran ile Tel Aviv arasında bir tür savaş dönemine denk geldi. İsrail'in, İran'ın nükleer tesislerine, askeri yerleşimlerine ve nükleer programındaki bilim adamlarına saldırı düzenlediği günlerdeyiz. Tel Aviv, İran SİHA'larına karşı aralarında Mısır, Ürdün, BAE ve Suudi Arabistan'ın olduğu "Ortadoğu Hava Savunma İttifakı" oluşturmaktan bahsediyor. Yine bu ziyaret öncesi Türkiye'de İran casusluk ağı ortaya çıkarıldı. Erken seçime giden İsrail ile Türkiye arasındaki normalleşmede bir adım daha atılıyor ve ikili ilişkiler büyükelçilik seviyesine çıkarılıyor. Eski Başbakan Netanyahu'nun gölgesinin hissedildiği bir ortamda Türkiye-İsrail normalleşmesinin kırılgan olmaması için dikkatle yürütüldüğü aşikâr.

***

Ankara'nın İsrail ve Körfez ülkeleri ile normalleşmesi üçüncü tarafların (İran gibi) aleyhine değil. Türkiye, bölgede ideolojik ya da mezhepsel bölünmeye dayalı bir bloklaşma istemiyor. Herhangi bir bölgesel gücün diğerlerine tehdit haline gelmesini arzulamıyor. Ve Trump dönemine benzer yeni bir bölgesel dizayn çabasının çatışma ve ihtilaf alanlarını genişleteceğini görüyor. Ankara, bölgede güvenlik ve istikrar sağlayan bir denge unsuru olmayı arzu ediyor. MİT'in farklı ülkelerin casusluk ağlarını ortaya çıkaran son operasyonları sadece Tahran'a güçlü bir mesaj göndermekle kalmıyor. İlgili diğer başkentlere de Türkiye'yi hiçbir şekilde operasyon alanı olarak göremeyeceklerini ilan ediyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA