Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Edepsiz ama iyi okuyor(!)

Uzun yıllar sonra ilk kez bir açık hava konserinden bu kadar mutlu ayrıldım. Eve gidip yastığa başımı koyana kadar Türk sanat müziğinin unutulmaz eserleri kafamda dönüp durdu.
Sevgili Bülent Ersoy, tatil için bulunduğum Altınoluk'a kadar gelmiş, gitmemek olur mu? Toplanıp gittik tabii... Konser biraz geç başladı. Ama sebebini öğrenince kızamadım, tam tersine Diva'nın sanatına duyduğum saygı arttı. O inanılmaz sıcakta, göz makyajını, turuncu aksesuvarlarına uydurabilmek için saatlerce makyaj koltuğunda oturmuş, onun için gecikmiş. Sadece ses sanatkarlığıyla değil, sıra dışı stiliyle de her daim 'devrimci' bir sahne kişiliğine sahip olan Bülent Ersoy'un çağın gerekliliği olan 'görselliğe' ve seyircisinin göz zevkine verdiği öneme bir kez daha şapka çıkarttım.
Repertuvar ise tek kelime ile kusursuzdu. İçinde ne fantezi, ne arabesk tonlar vardı. 'Duru' Türk sanat müziği eserleri ile herkes mest oldu. Şarkıların tamamına eşlik ettiğimi fark edince; yaşlandığıma mı üzülsem, yoksa artık görsel mecralarda kendine yer bulmakta güçlük çeken Türk sanat musikisine yeniden kavuştuğuma mı sevinsem bilemedim. Eşlik etmek deyince, sevgili hemşerilerimin hakkını da teslim edeyim: Altınoluk Amfi Tiyatro'ya gelen sanatçılar çok şanslı. Çünkü karşılarında ülkenin en kaliteli ve coşkulu korosunu buluyorlar. Türkiye'deki emekli müzik öğretmenlerinin büyük bölümünün bu beldeyi mesken tutmasından mıdır, yoksa her gün gırtlaklarından aşağı en kaliteli süzme zeytinyağı döküldüğünden midir bilmem ama arkamda bu koro ile ben bile sahne alırım vallahi...
Bülent Ersoy'un konserine gidenler sadece şarkı dinlemiyorlar, değme stand-up gösterilerine taş çıkartacak mizah yüklü bir sahne şovuna da kahkahalarla tanıklık ediyorlar. Sevgili Huysuz Virjin'e taş çıkartan takılmalardan ben ve eşim de nasibimizi aldık tabii ki. Ersoy, tam 2.5 saat boyunca benimle flört edip eşime "Gelinim, kulise sen gelme, Yüksel'i gönder. Onunla azıcık işim var" bile dedi. Hatta sahneden bana açık teklifte bile bulundu: "Ne yapacaksın yazarlık filan yapıp; gel benimle hayatını yaşa!.." Yaşşa be Diva! Asıl sen yaşa... İşin şaka ve fantezi kısmı bir yana, Bülent Ersoy'un sahne hakimiyeti ve izleyici ile kurduğu samimi diyalog gerçekten de ders niteliğinde. Hani şu Altınoluk konserinin tamamı kaydedilip konservatuvarlarda sahne sanatları dersi olarak müfredata dahil edilebilir, o kadar yani... Yahu bir insan en zor notalara basıp en kritik nameleri çıkartırken, aynı anda hapşıran bir seyirciye "Çok yaşa" der mi? Adın Bülent Ersoy olunca diyorsun işte...
Bu arada futbol piyasası transfer açısından kurak bir sezon yaşarken, asıl transfer bombasını Bülent Ersoy patlatmış da kimsenin haberi olmamış. 'Popstar' birincisi Edirneli Salih'i alıp vokalisti yapmış. Salih'in kısa performansı ve Roman dansları ile, Bülent Ersoy konserlerinin dinamizmi bir kat daha artmış. Bu ikiliyi yaz turneleri sırasında bir yerlerde yakalayıp mutlaka izlemelisiniz. (19 Ağustos'ta Çeşme Açıkhava'da, 29 Ağustos'ta ise Bodrum Antik Tiyatro'da olacaklar)
Yazının başlığına gelince... Onun da açıklaması bizim 'Ne Demiş?' kutucuğunda...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA