Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Uluslararası ilişkilerde medyanın rolü nedir?

Medya, günümüz dünyasında sadece bilgi aktarımı ve iletişim aracı olmanın ötesine geçti, uluslararası ilişkilerde de artık önemli bir rol oynuyor. Haberlerin sunuluş şekli, kullanılan dil ve görseller, ülkelerin imajlarını ve halkların birbirine bakış açılarını doğrudan etkiliyor. Medyanın dostluk köprüsü oluşturma potansiyeli oldukça yüksek. Örneğin, ortak bir insani kriz durumunda, medya yardımlaşma ve dayanışma duygularını teşvik ederek ülkeler arası yakınlaşmaya katkıda bulunabilir. Tüm bunları neden söylüyorum çünkü yanlış bilgi ve propaganda yayarak, ülkeler ve halklar arasında düşmanlık ve gerginlik de yaratılabilir.



Medyanın gücünün ne denli büyük olduğunu Tiran'da Türkiye-Arnavutluk Medya Buluşmaları'nda bir kez daha tartıştık. Bu bağlamda, Yunus Emre Enstitüsü'nün öncülük ettiği 'Medya Buluşmaları' medya profesyonellerini bir araya getirdi. Bu program, farklı kültürler arasındaki anlayışı artırmayı, medya alanındaki deneyimleri paylaşmayı ve uluslararası işbirliğini güçlendirmeyi amaçlıyor. Yunus Emre Enstitüsü'nün girişimleri değerli çünkü medyanın sadece haberleşme aracı olmanın ötesinde, kültürel etkileşimini güçlendiriyor ve diplomatik ilişkileri destekliyorlar.
Başkent Tiran'da gerçekleştirilen programa, T.C. Tiran Büyükelçisi Tayyar Kağan Atay, Yunus Emre Enstitüsü Kültürel Diplomasi Akademisi Koordinatörü Dr. Melih Barut, Arnavutluk Yunus Emre Enstitüsü Koordinatörü Ömer Osman Demirbaş, Türkiye'den gazeteciler ve Arnavutluk'tan ise saygın medya kuruluşlarının temsilcileri katıldı.



İlk oturumda; 'Arnavutluk ve Türkiye arası sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve askeri bağlar dikkate alındığında, medya kuruluşları ve medya profesyonelleri, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde ve olası krizlerin çözümlenmesinde nasıl daha aktif rol oynayabilir' konusu tartışıldı. Özellikle televizyonlarda ortak temalara vurgu yapan, kültürel benzerlikleri vurgulayan içerikler, izleyiciler arasında olumlu etkileşim yaratabilir. Bu tür projelerin, karşılıklı anlayışı artırarak diplomatik ilişkilere destek olacağı konuşuldu.
Bu arada Tiran Büyükelçisi Tayyar Kağan Atay'dan Türkiye ve Arnavutluk arasındaki diplomatik ilişkilerimizin 100. yılı olduğunu öğrendik. Öte yandan Tiran Yunus Emre Enstitüsü'nün, Arnavutluk genelinde yüzlerce insana Türkçe öğretmesi, bu sayede dilimizin giderek yayılması da mutluluk verici.

***

ARNAVUT CİĞERİ YALAN
Arnavutluk'a yaptığım seyahat sırasında, şaşırtıcı bir gerçekle karşılaştım: Arnavut ciğeri diye bir şey yokmuş! Bu bilgi, Arnavut mutfağı hakkında bilgi edinmek için gittiğim bir restoranda, garsondan geldi. Arnavut ciğerinin aslında Türkiye'ye özgü bir lezzet olduğunu ve Arnavutluk'ta böyle bir yemeğin bilinmediğini söyledi. Bazı kaynaklarda ise bu yemeğin Arnavut göçmenler tarafından Türkiye'ye getirildiği belirtiliyor. Arnavut ciğerinin Arnavutluk'la ilgisi olmasa da, bu lezzetli sokak lezzetinin Türk mutfağındaki yerini korumaya devam edeceğine inanıyorum.



ARNAVUT İNADI GERÇEK
'Arnavut inadı' uzun süredir duyduğumuz ve belki de kendimizin de kullandığı bir söylem. Peki bu inat ne kadar gerçek? Arnavutlar gerçekten inatçı mı?
Arnavutluk'ta yaptığım araştırmaya dayanarak, bunun efsaneden öte bir gerçek olduğunu söyleyebilirim. Arnavutlar, kararlılıkları ve bağımsız ruhlarıyla bilinirler. Bir şeye inanırlarsa veya bir hedefe koyulurlarsa, ellerinden geleni yaparlar. Bu, bazı durumlarda inatçılık olarak algılanabilir. Arnavut inadının arkasında yatan bir neden de bağımsızlık ruhu olabilir. Çünkü Arnavutlar, tarihi boyunca bağımsızlıklarını korumak için mücadele etmişler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA