Son dört günde Hakkari, Elazığ, Gaziantep, Kastamonu ve Çanakkale'de toplam altı asker yaşamını yitirdi.
Bu altı asker ne mayına bastı, ne de teröristlerin baskınına uğradı!
30 Aralık'ta, Hakkari'de iki asker yanlışlıkla birbirlerini vurmuşlar!
31 Aralık'ta Kastamonu'da bir asker, nöbet tutan arkadaşının tüfeğini alıp intihar etmiş.
Yine aynı gün Elazığ'da bir asker, nöbet kulübesinde kurşun yarası sonucu ölü bulunmuş, ailesine "İntihar etti" demişler.
Gaziantep ve Gelibolu'daki diğer iki ölüm için de "İntihar" denmiş...

20 YILDA 1342 ÖLÜM
Jandarma Genel Komutanlığı'nın resmi raporuna yansıyan şüpheli asker ölümleri ile İnsan Hakları Derneği tarafından açıklanan rapor birbirleriyle örtüşüyor.
Raporlara göre; 1991 ile 2001 yılları arasında 815 asker, şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. 2001-2010 yılları arasında ise 527 asker şüpheli olarak öldü. Bu sayılar, son 20 yılda, 1342 askerin şüpheli bir şekilde öldüğünü gösteriyor.
Peki, şüpheli ölümler için ailelere ne deniyor?
Kaza kurşunu, trafik kazası, intihar, elektrik ya da yıldırım çarptı...
Şaka gibi değil mi?
Bir araştırma yapılsa, belki de yıldırım çarpması yüzünden en çok asker bizde ölüyordur!

TARİKAT MI VAR?
Bu askerler niye intihar ediyor? TSK'da (Türk Silahlı Kuvvetleri) gizli tarikat mı var da çocukları intihara sürüklüyor. Ya da TSK'da Ergenekon'a karşı satanist bir örgütlenme mi var?
Evet, askeriyenin şartları zor ama bu kadar çok şüpheli ölüm ve intihar niye kimseyi rahatsız etmiyor?
Bu ölümler başka bir ülkede yaşansa, yer yerinden oynardı!
Hatırlayın; 24 Nisan'da Ermeni vatandaşımız er Sevak Şahin Balıkçı karnına isabet eden kurşunla hayatını kaybetmişti. Sevak'ın babası Garabet Balıkçı, "Keşke oğlum düşmanla savaşarak, kurşun sıkarak ölseydi de şehit olsaydı" diyordu.
Savaşa girsek kim bilir ne olacak?
Sevak'ın annesi "Benim oğlum melekti, kimseye zararı yoktu" diyordu.
Evet, sevgili asker amcalar, son dört günde altı, son 20 yılda 1342 evladımız şüpheli öldü. Evlatlarımızın kime zararı vardı da şüpheli öldüler!